Zehirlenen Tarım ve Çanakkale Tarımını Bekleyen Tehlike
Greenpeace, tüm dünya çapında faaliyet gösteren bir çevre örgütü. Neredeyse her ülkede bir irtibat noktası var. Her ülkenin irtibat noktaları da o ülkenin çevresel etkilerini göz önüne alarak çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Örneğin bizim ülkemizde gerçekten ölmek üzere olan balık neslinin korunması için yavru balık yakalanmasını engellemek üzere bir kampanya gerçekleştirdi. Bunun için araştırmalar yaptı ve bu araştırmayı da “Seninki kaç santim” gibi muzip ama etkili bir tanıtım kampanyası ile destekledi. Hatta bunun için Çanakkale’ye de geldi. Aynı şekilde nükleer santral ve Çan’daki termik santral nedeniyle Çanakkale’nin de yakından tanığı bir örgüt. Tamamen bağımsız olan bu örgütün Almanya’daki birimi, Almanya’daki tüketicinin mutfağına dünyanın her bir köşesinden gelen gıda ürünleri üzerinde yönelik bir araştırma yapmış. 2009-2010 yıllarını kapsayan bu araştırma, bir ulusal gazete aracılığı ile duyurulunca herkesin dikkatini çekti. Türkiye bu raporu konuşmaya başladı. Tarım Bakanı hemen açıklama yaptı ve rapor için (klasik siyasetçi refleksi olan) “gerçekdışı ve ithamlarla dolu” dedi. Bakanı takiben bazı meslek odaları ve çiftçi örgütleri de benzer açıklamalarda bulundu. Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus da bir açıklama yaptı. Ulus açıklamasında, “Türkiye’nin 2008-2009 yıllarında Avrupa ya da Rusya’ya sattığı ürünlerden geri dönenler oldu. 2011 yılında özellikle Avrupa ve Rusya’dan hiçbir ürünümüz geri dönmediğini” ifade etti. Zaten sorun da burada. Hepimiz 2009 yılında Rusya ve Avrupa’dan geri dönen tarımsal ürünleri hatta balları biliyor ve de hatırlıyoruz. O tarım ürünlerinin de geri döndükten sonra denetimsizce yurt içi pazarlara sürüldüğünü de hatırlıyoruz. Ama o tarihten sonra Tarım Bakanlığının çeşitli önlemler alarak, ilaç ve tohum şirketleri aracılığı ile teşvik edilen düzensiz tarım uygulamalarını kontrol altına almaya çalıştı. Bunun da iyi örnekleri hemen kendini gösterdi ve Ulus’un da belirttiği gibi, artık Avrupa ve uluslar arası standartlarda ilaç kullanarak üretim yapmaya başladık ki ihraç ürünlerden bir geri dönüş yaşanmamakta.
Endüstriyel tarım ile dünya üzerindeki nüfusun doyurulması için çeşitli kimyasal hatta genetik uygulamalar gerçekleştiriliyor. Dünya nüfusu 7 milyar ve tarım alanları bu insanların hepsini doyurmaya yetmez denilerek geliştirilen endüstriyel tarım sayesinde üretile gıda maddelerini yarısının çöpe gittiğini daha yeni Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü FAO açıkladı. Sadece Türkiye’de depolama nedeni ile saklanamayan ve pazara ulaştırılamayan tarımsal üretim tüm ülke üretiminin beşte biri. Yani üretilen her 100 kg domatesin 20 kilosu daha baştan çöpe gidiyor. Her sene ne kadar ekmeğin çöpe gittiği haberleri ile her zaman karşı karşıya kalıyoruz. Yani üretimin insanlara az geleceği yalanı neredeyse hepimiz esir almış durumda. Çiftçimiz daha çok para kazanmak için daha çok üretmek istiyor. Kayıplarını düştüğü zaman eline geçecek olan gelir ile refah bir yaşam sürdürmek istiyor. Bunu da fırsat bilen ilaç ve tohum üreticileri geleneksel yolları kapatarak endüstriyel tarım ürünlerini kendisine pazarlıyor. Yani bir kısır döngü kendi çevresinde devam ediyor. Oysaki sadece dağıtım kanallarının iyileştirilmesi ile toprağı daha az yoracak verimliliğini devam ettirecek üretim kapasitesi kadar üretim hepimize yetecek. Çiftçimiz de rahat olacak, tüketici de daha sağlıklı ürün tüketecek.
Çanakkale’nin bir tarım kenti olduğunu hepimiz biliyoruz. Artık marka olan domatesi, peyniri, şeftalisi, kirazı ve elması tüm Türkiye’de olduğu gibi, dünyada da biliniyor. Halen kirletilmemiş olan bu tarım alanının korunarak gelecek nesillere devredilmesi gerekmekte. Bunun için henüz endüstriyel tarım uygulamalarına geçilmemesi büyük bir şans. Çanakkale tarımı bu fırsatı iyi kullanmalı.
‘ÇANAKKALE İÇİNDE’ Notu: Bu yazı Oral Kaya’nın izniyle, http://oralkaya.blogspot.com adresli blogundan alınmıştır.
Oral Kaya Son Yazıları...
- 21/09/2020 Yeni bir süreçte yaşadığımız kentleri ve kendi geleceğimizi tekrar düşünmek ve yaratmak
- 15/05/2019 Bir Resmi Gazete Kararı ve Yok Edilen Enerji Kooperatifleri
- 29/11/2017 Neden Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri?
- 14/11/2017 COP23 Zirvesinde Ülkemizdeki Yerel Girişimleri Anlattık
- 28/06/2016 (Tüm Zorluklara Rağmen) Enerji Değişimi Yaşayan Ülkem
- 16/05/2016 Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri ile kırsaldan başlayan enerji devrimi
- 17/01/2016 Yenilenebilir Enerjide En Önde Yer Almak
- 31/12/2015 Sular Yükselince
- 19/11/2015 İklim Forumunda dert Dünyamızın geleceği idi
- 23/12/2014 Yenilenebilir Enerji Devrimi
Yorumlar...
Henüz yorum yok...