Yrd. Doç. Dr. Yersel: “Türkiye Dünyadaki İhtiyaca Bin Yıl Yetecek Bor Yataklarına Sahip”

31 Ocak 2013

Fatmanur Güder, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Maden Mühendisliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Erkan Yersel ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Aynı zamanda Bor Uzmanı olan Yersel, ÇOMÜ’de gelecek dönemde bor ile ilgili önemli çalışmalar gerçekleşeceğini dile getirerek şunları söyledi:

“Maden Mühendisliği bölümü olarak bor konusuna önem veriyoruz. Laboratuvarlarımızda bu konu üzerine yoğun çalışmalarımız olacak. Tesislerdeki sorunları laboratuvara taşıyıp burada elde edilen neticeleri de sanayiye aktararak değerlendirilmesini sağlayacağız. Çalışmalarımızın sanayiden kopuk olmasını istemiyoruz. Üniversite-Sanayii işbirliğinin gelişmesi konusunda da bu çalışmaların katkı sağlayacağı düşüncesindeyim”

Fatmanur GÜDER:  Hocam öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Yrd. Doç. Dr. Erkan YERSEL: 1988 yılında Dokuz Eylül Maden Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra iş arayışına girdim ama madenlerde iş aramadım. Asistan olmak istiyordum. Araştırma görevliliği sınavlarına girdim. Üç kez girdim, olmadı. Ama ben yine de pes etmedim. Yüksek lisansıma başlamıştım. O esnada mecburi hizmet karşılığı Etibank’tan burs aldım. Yüksek lisansımı da bitirir bitirmez mecburi hizmetimi tamamlamak üzere yeni kurulmakta olan Etibank Bor Araştırma Daire Başkanlığında göreve başladım. Bor madenleriyle tanışmam öyle oldu. Aşağı yukarı dört sene burada çalıştım. O zamanlar yeni evliydim. Geçim sıkıntısı vardı. Özel sektöre geçtim. Silkcoat Doğal Kaplamaları Şirketi’nde dokuz sene çalıştım. Selüloz esaslı duvar kaplamaları üretiyorduk.  Onun dışında mineral sıvı üretimi oluyordu. Talepler gelince boya üretimine döndük. Çok çeşitli şeyler yaptık. Daha sonra para kazanınca ‘ben de iş yapabilirim’ dedim. Sermayem var. Silkcoat Boya’dan kendi isteğimle ayrıldım ve ‘sizin bayiiniz olmak istiyorum’ dedim. İzmir’de bir yer tutup Silkcoat Boya’nın mümessili oldum. Aşağı yukarı sekiz sene de kendi işimi yaptım.

“En iyi meşguliyet çalışmaktır”

Bu arada aslen Mardinliyim. Öğretmen çocuğuyum. Annem ve babam öğretmen. Annemin aynı zamanda şairlik yönü de var. 75 yaşında üç tane kitap çıkardı. İnsanların ölünceye kadar verimli olması gerektiğini bize gösterdi. Çünkü en iyi meşguliyet çalışmaktır. İlaç sizi iyileştirmeyebiliyor ama bir şeyle meşgul olduğunuzda, o sizi mutlu ettiği zaman iyileşiyorsunuz.

FG: Akademisyenliğe geçişiniz nasıl oldu hocam?

YERSEL: Doktoramı yarım bırakmıştım. Üniversite’ye dönmek istiyordum. 2008 yılı sonunda af çıktı. Dokuz Eylül Üniversitesi’ne gidip kaydımı yaptım. Yayınlarıma zaten devam ediyordum. Aksaray’a niyet etmişken karşımda Çanakkale’yi buldum. Buranın ihtiyacı vardı. Sınavlara girdim ve buraya geldim.

“Çanakkale saat kulesiyle, kordonuyla küçük İzmir gibi…”

FG: Çanakkale’ye geldiğiniz için memnun musunuz?

YERSEL: Ben İzmir’e üniversite okumak için gittim. Orada 16 sene, sonrasında İstanbul’da 8 sene yaşadım. Çanakkale tam ortada kalıyor. İstanbul ile İzmir arasında olması bizim için ayrı bir heyecan oldu. İstediğimiz zaman atlayıp gidiyoruz. Ben burayı küçük İzmir gibi görüyorum. Saat kulesiyle, kordonuyla… İzmir’in yanında İstanbul’a benzer tarafları da var. İklim olarak da güzel. Burada mutluyum. Bu memleket yaşam açısından da rahat. Belki biraz pahalı bir şehir ama bunu telafi ediyor. Zannedersem buraya gelen öğrenciler de mutlular. Çanakkale deyince kimsenin kafasında negatif bir şey oluşmuyor.  Kampüsümüz ise hem şehre yakınlığı hem denize nazır olması açısından çok hoşuma gitti. Konum itibariyle çok güzel bir noktada. Yemeğimi hep denize karşı yiyorum.

“Türkiye dünyadaki ihtiyaca bin yıl cevap verebilecek düzeyde bor yataklarına sahip”

FG: Türkiye’deki bor madenlerinin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

YERSEL: 1950’lerden sonra Türkiye’de ilk Eskişehir’de maden bulunuyor. Bulunduğunda dünyada bor ticaretini yönlendiren US Borax diye bir şirket var. Bilirkişi olarak bu kuruma gidiliyor. Ama onlar karşı çıkıyorlar. Çok küçük yataklar olduğunu, vs. söylüyorlar ve engel oluyorlar. Çünkü dünyada kendisine rakip istemiyorlar. Fakat bizim yataklarımız zengin yataklar. Türkiye rezerv bakımından çok zengin. Dünyada bor rezervine sahip diğer ülkelerle kıyas yapıldığı zaman %72 oranında. Dünyadaki ihtiyaca bin yıl cevap verecek kapasitede maden yatakları bunlar.

FG: Bu bor madenleri nerelerde ve nasıl çıkarılıyor?

YERSEL: En yakın bor madeni Balıkesir’de. Bigadiç’te çok büyük bir bor madeni yatağı mevcut. Halen işletiliyor. Orada yeraltı ocakları da var ama genelde yer üstü ocaklarından çıkarılıyor.  Buna açık ocak diyoruz. Burada ham olarak üretilen cevheri yan taşlarından vs. temizlemek için cevher zenginleştirme, cevher hazırlama tesislerinde kırma, eleme, yıkama yapılıyor. Yıkama sonucu çıkan çamurlu sular çevreye zarar vermemek için göletlerde biriktiriliyor. Konsantre ve artık olarak iki gruba ayrılıyor. Konsantresi zaten para eden kısım. Bu değerlendiriliyor. İhracat yapılıyor.

“Artık işlenmiş ürün de ihraç edilebiliyor”

FG: Türkiye’de bor ham olarak mı ihraç ediliyor yoksa işleniyor mu?

YERSEL: Benim çalıştığım dönemde Etibank Bigadiç tesisinde konsantratör tesisi vardı. Cevher sadece ocaklarından çıkarılır, yıkanır, sonrasında ham olarak ihraç edilirdi. Yani konsantre dediğimiz hali satılırdı. Ama günümüzde uç ürünlerin üretimine hükümet politikası olarak önem verildi ve tesisler kuruldu. Uç ürünleri de ihraç edebilir hale geldik. Çıkan konsantre dediğimiz ürün, bor uç ürünleri üretmek için kurulu tesislere sevk ediliyor. Yani konsantreden ziyade işlenmiş ürünleri de yurtdışına ihraç ediyoruz. Dolayısıyla katma değeri daha yüksek oluyor. Daha önce de bunları yapıyorduk tabii ama miktar olarak azdı.

FG: O ürünler neler peki? Bor hangi ürünlerde kullanılıyor?

YERSEL: Bor tuz halinde ve direkt bor ile üretilen bir madde yok. Çeşitli sektörlerde kullanıldığında üretilen malzemenin kalitesini geliştiriyor. Pozitif etki ediyor. 400- 500 sahada kullanılıyor. Örnek olarak cam sanayii diyebiliriz. Isıya dayanıklı cam üretiminde kullanılıyor. En basiti; evinizde kullandığınız borcamlar. Bunun yanında termal şoklara dirençli seramik üretiminde kullanılıyor. Çimento sanayisinde de çimentonun mukavemetini arttırmak için kullanılıyor. Bilhassa asfalt dökülen yollarda yazın ısınınca yumuşama olabiliyor. Yollar bor katkılı çimentoyla yapıldığı zaman direnci artıyor. Böylece yollarda tahribat oluşmuyor.  Ziraatten de örnek verebiliriz. Bazı toprakların bor ihtiyacı var. Bor yetersizliğinden mahsul iyi yetişmiyor. Bu ürünlerin gübrelerine takviye olarak bor ürünü de verdiğiniz takdirde mahsulde %20’ye yakın artış oluyor. Bu, çeşitli araştırmacılar tarafından yapılmış ve bu neticeler alınmış. Bu konuyla ilgili tabii daha çok çalışmaların yapılması gerekiyor.

FG: Peki şu an Türkiye bor konusunda başarılı mı?

YERSEL: Üretimde şu an biz birinciyiz. Fakat uç ürün bor üretimi konusunda Amerika bizden önde. Amerika bizden sonra en fazla bora sahip ülke (%21 oranında). Uç üründe bizden önde olmasının sebebi orada AR-GE çalışmalarının daha yoğun olması. Daha fazla kaynak ayırabiliyorlar. Türkiye’de %1 kaynak ayırıyorsanız Amerika %10 ayırıyor. Amerika’dan başka Rusya, Çin, Şili de bor yataklarına sahip.

Türkiye aslında yetişmiş teknik eleman, araştırma kurumları ve üniversiteleri açısından zengin. Bu konuyla sırf ETİBANK uğraşmıyor. TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü de uğraşıyor.  En zengin yataklar da bizde ama baktığınızda çok büyük rakamlar dönmüyor. Bor açısından satışlara baktığınızda 800 milyar TL gibi rakamlar görüyorsunuz. Önemli olan çok bor kaynağımızın olması değil, önemli olan ne kadar çıkartabiliyoruz, kullanım alanını ne kadar genişletebiliyoruz… Bunlar önemli.

“30-40 sene içinde bor ile üretimi gerçekleştirilen hidrojen enerjisi alternatif enerji olacak”

FG: Petrole alternatif olarak bordan faydalanılabileceği söyleniyor…

YERSEL: Evet, çünkü bor petrole alternatif olan hidrojen enerjisinde kullanılıyor. Şu an Türkiye’nin meselesi 2040’ların meselesi. Petrol, doğalgaz kaynakları azalıyor. Bunların 30-40 sene içinde tükeneceği söyleniyor. Alternatif enerji olarak hidrojen enerjisini görüyorlar. Bunda da bor kullanılıyor. Bor hidrür dediğimiz ürün ile birlikte hidrojen enerjisi üretimi tehlikesiz oluyor. Yangın çıkartmıyorsunuz. Bordan faydalanarak hidrojen enerjisini üretirken depolayıcı görevi görüyor.

Bugün hidrojen enerjisi ekonomik değil. Petrolün, doğalgazın üç katı fiyatında. Günümüzde onu stoklamak da çok zor. Hem buna uygun motor sistemi yok. Araçların sistemi benzine, dizele göre ayarlı. Arabaya hidrojen gazını yüklemek de kolay değil. Ama teknolojilerin buna hazır olması gerekiyor. Oto sanayii direniyor, petrol sanayii direniyor. Çünkü karşısında temiz bir enerji var. Bozcaada’da ve İstanbul Eyüp’te hidrojen enerjisi tesisleri var, deneme aşamasındalar. TÜBİTAK MAM (Marmara Araştırma Merkezi) bu konuda çalışmalar yapıyor. İzlanda ise bu konuda en önde. 2030’larda hidrojeni kullanıma alacak.

 “İstanbul hariç Marmara Bölgesi’nde tek maden mühendisliği bölümü ÇOMÜ’de”

FG: Peki hocam ÇOMÜ’ye gelirsek; burada Maden Mühendisliği bölümü yeni kuruldu…

YERSEL: Evet, bölümümüz 2012’de yeni açıldı. İstanbul hariç Marmara Bölgesi’nde tek maden mühendisliği bölümüyüz. Bu dönem öğrenci alacağız.  Kadromuz her geçen gün büyüyor. Mühendislik Fakültesi’nin akademik kadrosu ise 90-100 civarında. Bizim mesleğimiz multidisipliner bir meslektir. Jeoloji, Jeofizik, Çevre, Bilgisayar Mühendisliği ve diğer dallardan da faydalanabiliyoruz. Örneğin; geometri bölümünden harita bilgisi, topografya ölçme bilgisi gibi katkılar alabiliyoruz. Bu sebeplerle lisans ve yüksek lisansta iyi kalitede öğrenci yetiştireceğimize inanıyorum. Şu aşamada bunu görüyoruz.

“Laboratuvarlarımızda sorunlar üzerine çalışacağız”

FG: Bor konusunda çalışmalarınız olacak mı? Planlarınız var mı?

YERSEL: Kesinlikle. Maden Mühendisliği Bölümü olarak bor konusuna önem veriyoruz. Laboratuvarlarımızda bu konu üzerine yoğun çalışmalarımız olacak. Bir de bu tesislere yakın olmamızdan dolayı bu tesislere ziyaretlerimiz olacak. Oradaki sorunları buraya taşıyıp laboratuvarda küçük ölçekte çalışıp burada elde edilen neticeleri de sanayiye aktararak bunların değerlendirilmesini sağlayacağız. Ticari olarak da bunun yapılması gerekiyor. Bu birimin burada aktif olarak çalışmasına da öncülük edeceğiz. Önümüzdeki yıllarda hedeflerimiz arasında en önemli olanı budur.

Buna ilave olarak tesislerin tasarımında simülasyonun katkılarını da bor tesislerine aktarmaya çalışacağız. Önce lisans ve yüksek lisans öğrencilerimizle beraber kendimiz projeler üzerinde çalışacağız. Çalışmalarımızın sanayiden kopuk olmasını istemiyoruz. Sanayi üniversite işbirliğinin gelişmesi konusunda da bu çalışmaların katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. Buna önem vereceğiz. Çünkü Türkiye’de bor çok önemli bir miktarda. Bu değerlendirilmeli. Yeni keşifler de oluyor. Belki de ileride bor önemini yitirebilir. Farklı ekonomik ürünler de çıkabilir. Bugün kıymetli olan bir şey on-yirmi sene sonra kıymetten düşebiliyor. Gelişmeler çok hızlı. Biz ne kadar hızlı bor rezervimizi üretip dünya pazarına sunarsak o kadar faydalı olacaktır.

 “ÇOMÜ’nün internet sayfası gibi bir sayfa birçok üniversitede yoktur”

FG: Hocam zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Çok faydalı bilgiler edindik. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

YERSEL: Tabii. Bu röportajı üniversite adına yapıyorsunuz. ÇOMÜ sayfasında yayınlanıyor. Böyle bir faaliyetin olması çok güzel. Size çok teşekkür ediyorum. ÇOMÜ sayfası birçok üniversitede yoktur. Her hocanın izlenimleri buraya aksediliyor. Bir nevi özgür bir ortam yaratılıyor. Bizim herkesi gidip dinlememiz mümkün değil. Herkes burada fikrini açıkça söylüyor ve buradan takip ediliyor. Ben hepsini takip ediyorum. Hatta radyoyu (Kampüs FM) da fırsat buldukça dinliyorum. Rektör Hocamızın, dekanlarımızın, diğer hocalarımızın çok güzel konuşmaları oluyor. Herkesten bir şeyler kazanıyor, bir şeyler öğreniyoruz. Bu sebeple sizlere çok teşekkür ediyorum.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir