Prof. Dr. Sefa Dereköy: Vertigoya Dikkat!
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ)’nden Eylem Tuna, Vertigo hastalığı ile ilgili olarak ÇOMÜ Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı ve Cerrahi Tıp Bölümleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sefa Dereköy ile bir röportaj gerçekleştirdi. Dereköy, Vertigo’ya dikkat uyarısında bulunarak konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler verdi.
– Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1963 doğumluyum. İlk, orta ve yüksek eğitimimi Ankara ve İstanbul’da tamamladım. 1987 yılında Ankara GATA’dan mezun oldum. 1993 yılında da kulak burun boğaz uzmanı oldum. Samsun, Sarıkamış ve Niğde’de asker ve devlet hastanelerinde çalıştıktan sonra 1998’de Sağlık Bakanlığı tarafından ABD Boston Harvard Tıp Fakültesi’ne görevlendirildim. 1999’da Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı’na kurucu öğretim üyesi olarak atandım. Anabilim Dalı Başkanlığı, Dekan Yrd., Enstitü Müdürlüğü, Öğretim Elemanları Derneği Başkanlığı gibi görevler yaptım. 2008 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi KBB AD Kurucu Başkanı olarak atandım. Sağlık Yüksekokulu Müdürlüğü ve Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin Kurucu Başhekimliğini yürüttüm. Şimdi Tıp Fakültesi’nde yine aynı Anabilim Dalında ve Cerrahi Tıp Bölümleri Bölüm Başkanı olarak görev yapıyorum.
“VERTİGO BİR SEMPTOM, BİR BELİRTİDİR”
– Hocam çağın en önemli hastalıklarından Vertigo’yu bize anlatabilir misiniz?
Vertigo kısa tanımıyla baş dönmesidir. Ancak bu Vertigo dediğimizde bizim anladığımız etrafın tamamen insan etrafında dönmesi ya da insanın o çevre etrafında dönmesi yani rotatuar dediğimiz bir şekildeki baş dönmesidir. Ama baş dönmelerinde bir dengesizlik hissi de olabilir. Vertigo bir semptomdur, bir belirtidir. Biz vertigomuz var dediğimizde başımız dönüyor anlamına gelir ama dengesizlik hisside aynı hastalıkların belirtisi olabilir. Biz daha sonra vertigoya ne sebep oluyor bunu araştırırız.
– Vertigo olup olmadığımızı nasıl anlayacağız? Belirtileri nelerdir?
Baş dönmesi dediğimiz de denge sistemi giriyor. Peki denge sistemini vücutta neler oluşturuyor. Başta beyin, beyincik, kalp, iskelet ve kas sistemi bölgelerinden gelen uyarılar bir boyun bölgesi dengeyi yönetiyor. Tansiyon düzeni ve nihayet iç kulak dengeden sorumlu. Dolayısıyla bir baş dönmesi ile karşılaştığımız zaman bütün bu sistemleri gözden geçirmek lazım. Başım dönüyor o halde kulak hastasıyım demek oldukça zor. Bütün bu sistemler gözden geçirildikten sonra eğer bir hastalık çıkmazsa KBB’de neler olabilire bakıyoruz ve tanıya doğru gidişte gereğini yapıyoruz.
– Vertigo’yu nasıl tedavi ediyoruz?
Teşhis neyse tedavisi de o. Bize hasta geliyor. Biz nasıl tanıya gidiyoruz derken aslında bir kapalı kutu. Bu dışarıdan bir boyun kitlesi gibi değil, bir cilt hastalığı gibi değil, gözükmüyor. Hasta subjektif olarak başım dönüyor diyor. Yukarda saydığım organlardan psikiyatrik duruma kadar bir çok hastalık baş dönmesi belirtisi verebiliyor. Kulak burun boğaz polikliniklerimizde hastamıza bir anket veriyoruz. Aksi halde en az yaklaşık 15 dakika konuşmak gerekiyor. Aşağı yukarı hastayla sadece konuşarak ya da bu anketin doldurulmasıyla iyi bir iletişim sağlayarak yüzde 50’ye kadar teşhis gerçekleşebiliyor. Çünkü baş dönmesinin yanında kulak da uğultu, kulakta işitme kaybı da varsa fizik muayenede bazı bulgular ortaya çıkıyorsa biz tanıya doğru gidiyoruz. Ama baş dönmesi olan bir hasta da iki önemli husus bizi dikkatli olmaya yönlendirir: Bunlardan bir tanesi hayatı tehdit eden bir beyin hastalığı mı? İçerde bir tümör mü vardır? Beyinde bir damarsal vasküler bir hastalık mı vardır? Hep bunu düşünürüz. Örneğiniz bizim sık karşılaştığımız sabah veya akşam yataktan kaldırmayacak ani bir baş dönmesi (vestibüler nörinit hastalığı) beyincikte bir kanama ile beyinde bir hastalıkla karışabilmektedir.
O açıdan böyle ağır bir tabloda çok hızlı bir şekilde acil servislere yönlenip acaba bu hayatı tehdit eden bir hastalık mıdır? Yoksa kulak hastalığımıdır ona uygun bir biçimde çözüm bulmak gerekiyor. İkincisi hastada tiroit bozukluğu, kansızlık olabiliyor. Hastada psikiyatrik bir temayül oluyor. Sistem hastalığı var mı diye araştırıyoruz. Daha sonra kulağa yöneliyoruz. Bizi en fazla bu zora sokar onun için sistemi çok iyi bilmek gerekiyor. Kan tetkiklerini yapar, sistemi çok iyi araştırırız. Başka bir hastalık var mı diye. Örneğin alınan ilaçlar son derece önemli. Hastanın daha önce kullanmış olduğu ilaçlar onu böyle bir konuma getirmiş olabilir diye. Bu şekilde teşhise doğru gideriz.
“HER BAŞ DÖNMESİ VERTİGO DEĞİLDİR!”
– Her baş dönmesi vertigo mudur?
Biraz önce dediğim gibi her baş dönmesi vertigo değildir. Kulak Burun boğaz’ın baş dönmesinde periyotlar arasında hasta son derece iyidir. Örneğin bu gün bir baş dönmesi yaşadık. Bu baş dönmesi dakikalar ya da saatler sürdü ya da 1-2 gün kadar sürer. Sonra hasta kendini toplar ve son derece iyi hisseder kendini. Ama bir beyin hastalığı ise bir sistem hastalığı ise bu sürekli baş dönmesi vardır bir insanda. Bizim baş dönmelerinin çoğunluğunda bulantı ve kusma eşlik eder. Hasta hiçbir şekilde gözünü açamaz, genellikle yatağa bağlı ve izole olmak ister. Kulakta bir çınlama ve kulak dolgunluğu vardır. Bir işitme kaybı vardır. Bunlar kulak burun boğaz anabilim dalında ki baş dönmesini diğer baş dönmelerinden ayırır.
– Vertigo olduğumuzu anlamanın pratik bir yolu var mıdır?
Hiç böyle bir şey yok. En sağlıklı olan şey başınız dönüyorsa en yakın sağlık kurumuna giderek doktora görünmenizdir. Gerçek bir baş dönmesi ise bir beyin hastalığı da olabilir veya tedavi gerektiren bir hastalık altından çıkabilir. Zaten tablo o kadar kötüdür ki. Hasta yiyemez, içemez kalkamaz tıbbi yardıma ihtiyacı olur. Biz de mutlaka hastanede müşahede altına alırız. Yani kişinin kendi kendine teşhis koyması yanlış olur. Örneğin çok şiddetli bir tablo yaşamıyoruzdur ama yürürken, günlük hayatta bir dengesizlik hissi vardır. Başımız dönmez ama sağa doğru bir çekme vardır. Sanki bir yerden itiliyorum, bir şey beni itiyor yürüyüşüm bozuluyor bu tür şeyler daha tehlikelidir. Bunun için derhal bir hekime başvurmak doğru olacaktır. Öncelikli olarak KBB Anabilim Dalı’na gitmekte fayda var. KBB bu bağlamda yönlendirici olacaktır.
“TANSİYON PROBLEMLERİ, KALP HASTALIKLARI, KANSIZLIK GİBİ HASTALIKLAR VERTİGOYA NEDEN OLABİLİR”
– Kalp ritim bozuklukları vertigoyu etkileyen hastalıklar mı?
Bu soru için öncelikle teşekkür ediyorum çünkü çok önemli. Bütün tansiyon problemleri, kalp hastalıkları, kansızlık ta dahil çünkü dolaşım sitemi vücutta bu tür problemlere yol açabilir. Bizim denge sistemimize de kanla beslenen bir sistem. Eğer merkezde bir sorun varsa hemen yansır. Doğrudur kalp hastalıkları bu bağlamda vertigoya da neden olabilir.
– Vertigonun kadınlarda daha fazla görülmesinin nedeni nedir?
Bu şekilde bir yargımız yok. Ama Meniere gibi bazı iç kulak hastalıklarında kadınlarda daha ön plana çıkabiliyor.
– KBB’de en sık karşılaşılan hastalıklardan biri mi vertigo? KBB vertigo ile ilgili neler yapıyor?
Baş dönmesi ile ilgili yüzde 30 KBB’yi meşgul ediyor. Bir hasta başım dönüyor dediği zaman bu kapalı bir kutudur. Belli hastalıkların yukarıda detaylı olarak açıkladığımız belirli özelliklerini yakaladığımız zaman teşhisten tedaviye doğru gidiyoruz.
– ÇOMÜ KBB’yi tanıtabilir misiniz?
KBB anabilim Dalımızda iki öğretim üyesi olarak çalışmaktayız. Anabilim Dalımızı Şubat 2008’de bendeniz kurdum. Nisan 2008’de Yrd. Doç. Dr. Oğuz Güçlü arkadaşım bana katıldı. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki, ilk andan itibaren üçüncü basamak sağlık hizmetini Çanakkale’de verdik. Rektörlük ve Dekanlığımızın izniyle Çanakkale Devlet Hastanesinde bir çok hastaya ameliyat yaptık ve şifa verdik. Ülkemizin bir çok yöresinden hastalara hizmet ettik. Şu anda tıpta uzmanlık eğitimi verdiğimiz 5 asistanımız var. Fakültemizin cerrahi tıp bilimleri alanında ilk uzmanını KBB olarak mezun ettik ve arkadaşımız uzman KBB doktoru ya da operatör doktor olarak mecburi hizmete, Ermenek ilçemize gitti. Arkadaşımız toplamda 11 yıllık eğitim sonrası bir ilçede devlet ve millet için sağlık hizmeti vermek üzere görevlendirildi. Orada bir düzen kuracak. Mecburi hizmetini 1.5 yıl kadar sonra tamamlayacak ve tekrar bir düzen kurmak için çabası olacak. Bunları hekimliği daha iyi tanıyalım diye söylüyorum. Öğrencilerimizle ilgili vazifelerimiz var. Anabilim dalımızda 3. ve 5. sınıflara derslerimiz oluyor. Hastanemizde yaklaşık 10 yatak kapasitemiz var. Poliklinikte günlük olarak yaklaşık 100’e yakın hasta bakıyoruz.
Genel olarak branşımızın ismi Avrupa’da ve ABD’de Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi diye geçiyor. Hemen kafa tabanı dediğimiz beyin zarından aşağıda akciğeri kaplayan plevraya kadar olan bütün bölüm KBB olarak adlandırılabilir. Burada kulak adına birçok hastalıkla ilgili yine burun, boğaz ve bunların özellikle çocuk yaş grubu hastalıklarına yönelik çalışıyoruz. Özellikle kanser noktasında ve önem arz eden kulak noktasında çok ciddi tedavilerimiz var. Bütün bölgeye bu anlamda hizmet ediyoruz. 2. basamak ve 1. basamakla da çok iyi bir koordinasyonumuz var. Onlarla beraber bu hastalıkları teşhis ederek tedavi ediyoruz ve tedavi ettikten sonra toplantılarda bir araya gelerek bu olguları tartışıyoruz. KBB alanında ne tür hastalıklarda neler yaptığımızı paylaşıyoruz. Böylece bölgede KBB ile ilgili hastalıkların tanı ve tedavisine yönelik iyi bir koordinasyon sağlamış durumdayız.
“SİGARA VE ALKOL KULLANIMININ YANI SIRA BİLİNÇSİZ KULLANILAN TARIM İLAÇLARI KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR”
– KBB’de bu bölgeye ait en sık karşılaştığınız hastalıklar nelerdir?
Çanakkale ve bölgesinde baş- boyun kanserlerinin oldukça yoğun olduğunu görüyoruz. Bizim yaptığımız bir çalışmada kanser olgularının yaklaşık yarısını gırtlak kanseri kapsıyor. Başta gırtlak kanseri olmak üzere, üst yemek borusu kanseri, tiroit kanseri, tükürük bezi kanseri, boğaz kanserleri. Burun kanserleri genellikle az rastlanır ama bu bölgemizde karşılaşabiliyoruz. Bunun nedeni olarak bölgedeki aşırı sigara tüketimini görüyoruz. Sigaranın alkolle beraber kullanılması da kanser riskini artırıyor. Bilinçsiz kullanılan tarım ilaçlarını kanser olma yüzdelerini artırdığını düşünüyoruz. Bölgedeki bilinçsiz tarım ilaçları da etkenler içinde yer alıyor. İkinci olarak orta kulağın uzun süreli iltihabı. Çok sayıda ağır tablolarla karşılaşıyoruz. Baş dönmesinde hangi tür hastalıkları sıklıkla görüyoruz derseniz pozisyonel vertigo dediğimiz bir baş dönmesi var. Bu özellikle hanımlarda sıklıkla rastladığımız bir hastalıktır. Örneğin kişi mutfakta bir şeye uzanırken, başımı koydum sağa dönecektim o an hayatım yıkıldı der. Saniyelik bir baş dönmesi, dengesizlik hissi. Fakat kısa sürüyor. Hep aynı pozisyondur. Ya sağa dönerken, ya sola dönerkendir. Bunlar bizim önemli bir hastalığımızın göstergesi oluyor. İç kulakta denge sistemini oluşturan belli kristallerimiz var. O yapılardaki kristallerin yer değiştirmesiyle ortaya çıkar. Halk artık bunu biraz biliyor. Bunun teşhisinde hastanın öyküsünü aldıktan sonra hastaya yaptığımız manevralarla teşhisi koyuyoruz. Bu hastalık düzeltici bir manevranın uygulanmasıyla tedavi olabiliyor. Bunu birkaç kerede yapabiliyoruz.
Diğer bir hastalık ise Meniere hastalığı. Bunu hastalar fark ediyor; çünkü yılda 10-11 kez karşılaşabiliyorlar. Neredeyse ayda bir gelen bir nöbet vardır. Çok sıkı bir baş dönmesi, kulak dolgunluğu ve kulakta çınlama vardır. Hasta 1-2 gün yatacak hale gelir. Bulantı kusma tablosu vardır. Sonra düzelir. Yıllar geçtikçe bu nöbetler sıklaşabilir işitme kaybına neden olur. Hastaların teşhisi de takiple doğru sonuca varıyor. O yüzden baş dönmesi hastalıklarında takip önemli bir yer tutuyor. Baş dönmesi ile ilgili üçüncü sıklıkta bir vaka ise yataktan kalktığımızda bir daha ayağa kalkamayacak kadar hatta gözümüzü açamadığımız ve bizi hareketsizliğe iten bir baş dönmesidir. Vestibüler nörinit denilen ve bulantı kusmanın eşlik ettiği çok ağır bir tablodur. Tek taraflı total denge sisteminin iflası anlamına elen bir hastalıktır. Burada ayırmak gereken şey bu bir beyin hastalığı mı, değil mi? Acile uğramakta ve bir film çektirmekte fayda vardır. Daha sonra beyin hastalığı ise ona uygun bir tedavi, değilse de kısa süreli bir hastane ev ev bakımı tedavisi ile hastalarımız ayağa kalkarlar.
– Baş dönmesi ile ilgili hastalıklarda tedavi sadece ilaçla mı yapılıyor?
Bu soru içinde teşekkür ediyorum. Aslında koruyucu sağlık hizmeti bizim birinci vazifemiz. Bunun önemini kişisel bazda olsun, aile bazında olsun, devlet politikası olarak ta önemsemeliyiz. Koruyucu sağlık hizmeti çok önemli. Bir insan hayatında bilinçsiz ilaç kullanımı, bilinçsiz kötü alışkanlıklar, bilinçsiz diyet programları varsa insanı bu hastalıklara götürüyor. İnsan hasta olduktan sonra gerçekten tedavi olması zor. Onun için biz baş dönmeleri hastalıklarında örneğin Meniere ise mesela bir kahveyi, çayı, sigarayı alkolü, çikolatayı dahi kesebiliyoruz. Mutlaka iyi bir uyku diyoruz. Mutlaka düzenli iyi bir uyku, yorgunluktan, stresten uzak bir hayat diyoruz. Bu öneriler gerçekten çok önemli. Daha sonra ise tedavi yöntemlerini uyguluyoruz. İlaçlı tedavilerde de başarılı olamıyorsak bu tür denge bozukluklarında ameliyata kadar gidebiliyoruz.
[comu.edu.tr]
Yorumlar...
Henüz yorum yok...