Troyalı Poliksena’nın Hikayesi, Yeniköylü Kadınlarla Buluştu
09 Mart 2020
Çanakkale Troia Vakfı ve Yeniköy Muhtarlığı ortaklığıyla, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde Yeniköy’de bir etkinlik düzenlendi.
Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Yeniköy’de, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde düzenlenen etkinlik kapsamında Arkeolog Fecri Polat’ın yaptığı konuşmanın ardından Poliksena Belgeseli gösterimi yapıldı. Çanakkale Troia Vakfı ve Yeniköy Muhtarlığının birlikte düzenlediği etkinliğe Yeniköylü kadınların ilgi gösterirken etkinlik sonrası Yeniköy Muhtarı Seyit Kaytan tarafından kadınlara çiçek dağıtıldı. Belgeselin gösteriminden sonra sosyal medyada “Belgesel tam gününde gerçek sahipleri ile buluştu” şeklinde paylaşımlar yapıldığı görüldü.
Yapımcılığını Ömer Asan, yönetmenliğini İbrahim Dizman ve İsmail Şen’in yaptığı ve Merve Tanrıkulu’nun seslendirdiği ağıtla katkıda bulunduğu Poliksena / Kızöldün belgeselinde Troya Kralı Priamos’un küçük kızı Poliksena’nın Troya Savaşı sonrası Yeniköy’de bulunan Akhilleus’un mezarı başında kurban edilmesi ve Biga’da bulunan, şimdi Troya Müzesi’nde yer alan Poliksena Lahti farklı bir bakış açısıyla anlatılıyor.
Poliksena’nın Hikayesi:
Troya kahramanı Hektor’un ölümünden sonra Akha orduları Troyalıları surlara kadar kovalar. Akhilleus Troya surlarına yaklaşır ve o sırada kalabalığın arasında saklanan Paris, zehirli okuyla Akhilleus’u topuğundan vurur ve Akhilleus ölür. Akhilleus’un cesedi yakılır ve arkadaşı Patroklos’un külleriyle aynı tümülüse gömülür.
Bu tümülüsün yeri Homeros’un Odysseia Destanı’nda şöyle anlatılır:
“İşte böyle ağladık on yedi gün, on yedi gece,
ölümlü insanlar ve ölümsüz tanrılar ağladık sana.
Verdik seni ateşe on sekizinci günü,
kurban ettik çevrende semiz koyunlar, paytak yürüyen inekler.
Yakıldın tanrısal giysiler, kokulu yağlar, tatlı ballar içinde,
yanan ateş yığının çevresinde dört döndüler
birçok silahlı Akha yiğitleri, yaya ve arabalarla,
yükseldi gürültüler gökyüzüne kadar.
Seni yakıp kül ettikten sonra Hephaistos’un alevi,
şafak sökerken topladık, Akhilleus, senin ak kemiklerini,
yıkadık onları duru şarapla ve kokulu yağlarla,
Dionysos’un armağanı altın bir sağrak verdi anan,
çok ünlü Hephaistos yapmış kendi eliyle o sağrağı.
Onun içinde, ünü parlak Akhilleus, senin ak kemiklerin.
Menoitios’un oğlu Patroklos’unkilerle birlikte.
Ayrı bir kaba da Antilokhos’un külleri kondu,
oydu Patroklos’tan sonra senin en saydığın arkadaşın.
Sonra, biz kargıcı Akhaların kutsal ordusu,
kocaman ve kusursuz bir höyük yığdık bunların üstüne,
Hellespontos’a uzanan yaygın ovanın bir ucunda,
denizden geçen insanlar uzaktan görsünler diye onu,
bugün yaşayanlar, gelecekte yaşayacaklar görsünler diye.”
– (A. Erhat, A. Kadir, Odysseia XXIV – 63-84)
Akhilleus’un mezar yeriyle ilgili bilgi veren Arkeolog Fecri Polat destana göre en uygun mezar tepesinin Yeniköy’de olduğunu ifade ederek şu bilgilendirmede bulundu:
“Bu şekilde devam eden anlatımda mezar tepesinin geniş ovanın bir ucunda olduğu vurgusu yapılmaktadır. Bu anlatıma uyacak birçok mezar tepesi olsa da, bu mezarı ayrı kılan şey anlatıma göre mezarın Troya Limanı olarak bildiğimiz ve aynı zamanda Akhaların çıkarma yaptıkları ve üs olarak kullandıkları limanın yanı başında olmasıdır. Ayrıca savaş bittikten sonra Troya Kralı Priamos’un en küçük kızı olan Polyksena’nın Akhilleus’un mezarı başında kurban edilmesi sahnesi de yine Akhilleus’un mezarını işaret etmektedir.
Homeros sonrasındaki Akhilleus’la ilgili tüm mitolojik öykülerde aşağı yukarı aynı tanımlamalar kullanılmaktadır. Akhilleus çeşme başında görüp âşık olduğu Polyksena ile evlenemeden ölmüştür.
Troya alındıktan sonra Akhalar geri dönecekleri sırada Akhilleus’un ruhu mezarından çıkar ve onları çağırarak mezarı başında Polyksena’yı kurban etmedikleri takdirde denizlerin kendilerine yol vermeyeceğini söyler. Bunun üzerine Polyksena, Akhilleus’un mezarı başında kurban edilir. Burada mezarın başında belirip Akhalara çağıran ve kurban isteyen Akhilleus için Akha limanına en yakın ve gemileri görebilecek uygun mezar tepesi burasıdır ve bu mezar tepesi Yeniköy’ün hemen yanı başında bu hikayeyle yaşamaya devam etmektedir.”
Yorumlar...
Henüz yorum yok...