Troia Müzesi’nde Süreç; Zor ve Çetrefilli
Troia Müzesi’nin oluş fikrinin 90’lı yılların başına dayandığını biliyoruz. Hazineleri geri isteyen yerel kamuoyuna sorarlar, hemşerim hazineleri koyacağın müze var mı? diye…
Fakat arşivimizi karıştırdıkça 20 yıla dayanan bu sürecin zor ve çetrefilli, ağır aksak ilerlediğini gördük.
Söylemlerin ve özlemlerin somutlandığı tarih 1997 yılıdır. Troia Kazı Başkanı ve Ekibi, Kültür Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı ve Kültür Bakanı İstemihan Talay bu somut karar sürecinin baş aktörleri olarak anılıyor. Müzenin yapılma kararı alınıyor, çerçevesi çiziliyor, yerel / ulusal / uluslararası kamuoyu ile paylaşılıyor ve arazisi kamulaştırılıyor.
1997 tarihi birçok bileşenin ortaya çıktığı bir tarihtir aynı zamanda… 1996 yılında milli park ilan edilip, uluslararası kültür mirası listesine girme başvurularının kabul edildiği kritik bir tarihtir. Belki de Troia’nın yerel, ulusal ve uluslararası kamuoyunda en fazla tartışıldığı, gündeme geldiği bir dönemdir 1997 yılı…
1998 ve 1999 yıllarında Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın yanı sıra, Çanakkale milletvekili ve Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer ile yine dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in aktif katkıları görülür. Uluslararası ilişkileri ise dönemin kazı sponsoru olan Mercedes – Benz Türk A.Ş. üstlenir. Fakat 1999 yılında gerçekleşen Marmara Depremi, bu projeyi de öteler.
Depremin etkisi 2001 yılında aşılmaya çalışılır. Mart 2001 yılında Stuttgart’da, (akabinde Braunschweig ve Bonn’da) açılan Troia sergisi müzeyi yeniden gündeme taşır. Yeni aktörler dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Kültür Bakanlığı müsteşarı Fikret Üçcan’dır. Troia Kazı Başkanı Prof. Manfred Korfmann her zamanki koordinasyon ve motivasyon misyonunu aktif bir şekilde sürdürür. Sürece bakanlık mimarları ve uzmanlarının yanı sıra, Mimarlar Odası da dahil edilir.
Süreç 2002 tarihinde de pekiştirilir. Bakanlık bütçesi, uzmanların teknik çözümlemeleri, program vb. dahil tüm süreç belirlenir. Fakat, 3.Kasım.2002 tarihinde Türkiye’de yapılan genel seçimlerde ciddi bir değişiklik olur ve AKP tek başına ve güçlü bir şekilde iktidara gelir.
AKP iktidarının iyi olan yanı, dönemin kültür Bakanı Erkan Mumcu’nun bir önceki hükümet programının devamı olan Troia müzesini bilmesi ve kabul etmesidir. Dolayısıyla ciddi bir hükümet değişikliği Troia müzesine engel oluşturmaz. Ayrıca, AKP iktidarının genç Çanakkale milletvekili olan Mehmet Daniş’de projeyi sahiplenir.
2003 – 2004 ve 2005 yılları garip bir şekilde Troia müzesinin dillere sakız olduğu, ama ciddi, önemli ve somut adımların atılmadığı, önemli gelişmenin olmadığı yıllardır. Tartışmalar daha çok proje elde etme yöntemi üzerine yoğunlaşır. Batı hayranlığı, bakanlığı Avrupalı star mimarlara yöneltir. Yarışma olsun, tek kademeli olsun, çift kademeli olsun yönünde bir sürü tartışma yapılır.
Kültür Bakanı Atilla Koç dönemine denk gelen 2006 yılında, bir başka yöntem kamuoyuna sunulur. Çanakkale Seramik, yani Kalebodur’un müzeye sponsor olacağı dillere dolanır. Mesele deşildiğinde, oluşan yeni durumun bildiğimiz bir sponsorluğu aşan bir istek içerdiği görülür. Projenin süreci ve içeriğini de belirleme istekleri öne çıkar. Proje elde etme yöntemi kısır bir iç tasarıma indirgenir. Birkaç ?star? mimara işin projesi ihale edilmek istenir.
2007 yılında yapılan seçimler sonrası Kültür Bakanı olan Ertuğrul Günay döneminin ilk zamanlarında da Kalebodur’un müze meselesi gündemde kalır. Ancak Kalebodur bir süre sonra projeden çekilir. Kriz ve ekonomik gerekçeler öne sürülür.
2008 yılı Troia müzesi için somut adımların atıldığı bir yıldır. Kültür Bakanlığı müze konusunda net bir karar verir, projeyi kendisi yaptıracaktır, bunun için bütçeden ayrılan payı Çanakkale Valiliği’ne devreder ve bir komisyon oluşturur. Oluşturulan komisyon 2009 yılı boyunca Troia Müzesi projesinin şekli, yöntemi, süreci ve içeriği konularında görüşler ortaya çıkartır. 2010 yılı başında bu görüşler Kültür Bakanlığı’na bildirilir.
Bakanlık bu görüş ve öneriler çerçevesinde ulusal (uluslararası değil) ve tek kademeli mimari proje yarışması yapılması kararını verir, jüri, danışma kurulu ve diğer görevli kesimleri atayarak somut olarak yarışma süreci başlatılır.
Troia Müzesi yarışması 2011 Ocak ayında tüm Türkiyeli mimarların katılımına açık bir şekilde duyurulur. Mayıs ortasında (16 Mayıs) mimari projeler (132 adet) teslim edilir. Mayıs sonunda jüri ödül alan mimari projeleri belirler ve Ankara’daki 6 Haziran 2011 tarihli kolokyumda sonuçlar duyurulur ve sergilenerek tartışmaya açılır.
Belirtmekte yarar vardır, ödül alan 9 adet mimari proje Çanakkale’ye getirtilerek 2 Temmuz 2011 tarihinde açılan bir sergi ile ilgilenenlerin görmesi ve fikir sahibi olması sağlandı.
Bundan sonrası mı? Öncelikli mimari proje ayrıntılı olarak fikir projesinden uygulama projesine dönüştürülecek. Diğer ilave projeleri ve metraj-keşif vb. hazırlanıp inşaat sürecine hazırlanacak. Akabinde de inşaat başlanıp, bitirilecek. Ne zaman mı biter ve açılır?… 2015 diyorlar.
Ama, önce 2001’de hedeflenen sonra 2007’de kesin gözüyle bakılan ve ne yazık ki 2011’de görebildiğimiz mimari proje süreci, meselenin nasıl yürüdüğünü ve yürütüldüğünü gösteriyor. Buna da şükür…
Bir işin proje süreci ve maliyeti binanın %10’u civarındadır. 20 yılda projesi olan Troia müzesinin inşaatı ne zaman biter, bilemeyiz…
Bu yazı bir iş yapma edasıyla, öğünerek ortalıkta dolaşan karar vericilere atfedilir. Kendisi çok önemli olan Troia Müzesi’nin projesini bu kadar sürede ve de zar zor yapmak öğünülesi bir durum mudur? Zaten siyasette böyle bir şeydir?
Mimar İsmail Erten Son Yazıları...
- 25/12/2019 Cumhuriyetin İktidarı ve Yıkımlar
- 17/12/2019 Geleneksel Çarşıda Değişim…
- 10/12/2019 Otopark, Trafik ve Politika, Planlama…
- 22/11/2019 Görmeyen Tuttuğunu Öpüyor… Schliemann Hırsız Mı?
- 13/11/2019 Kamusal Yaşam Alanlarında Eşitlikçi, Kişisel Yaşam Alanlarında Özgürlükçü…
- 01/11/2019 Kentin Kuzeyi…
- 23/10/2019 Behramkale – Assos Koruma Planı…
- 08/10/2019 “Mimarlık… herkes için konut” “Architecture… housing for all”
- 13/09/2019 Siyasi Rol Çalma…
- 09/09/2019 İnşaatın Kendisi Zaten Kriz…
Yorumlar...
Henüz yorum yok...