“Sizlere Çevreci Değil, ‘türedi çevreci’ Denir”
İda Dayanışma Derneği, Biga Yarımadası’nda yeni yapılacak termik santralleri istemediklerini açıklayan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’na (ÇTSO), tepki gösterdi ve ÇTSO’nun açıklamalarına ‘türedi çevreci’ ifadeleri ile karşılık verdi.
ÇTSO Başkan Yardımcısı Sadık Aydoğan’ın yönetim kurulu üyeleri ile birlikte geçen gün düzenlediği basın toplantısında, 10’un üzerinde termik santral yapılması planlanan Biga Yarımadası’nda kontrolsüz ve zehir saçan sanayiye karşı olduklarını belirten açıklamasına İda Dayanışma Derneği’nden tepki geldi. Çanakkale’deki çevre koruma mücadelesinin, uzun yıllardır Çanakkale Çevre Platformu çatısı altında, onlarca sivil toplum kuruluşunun desteği, yine yüzlerce gönüllü kişinin çabaları ve yöre halkının büyük direnişi ile sürdürüldüğünü anlatan İda Dayanışma Derneği Başkanı İlhan Pirinçciler, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Kim Bu Türedi Çevreciler?
Çanakkale’deki çevre koruma mücadelesi, uzun yıllardır Çanakkale Çevre Platformu çatısı altında, onlarca STK’nın desteği, yine yüzlerce gönüllü kişinin çabaları ve yöre halkının büyük direnişi ile sürdürülmektedir.
Çanakkale ve yurdun farklı kesimlerinde sürdürülen doğru, samimi ve haklı ekosistem mücadelesi ve çevre koruma çabalarını incelediğimizde şöyle bir gerçekle yüzleşiriz;
Yıllar önce Bergama’lı köylülerin altın madenciliğine karşı verdikleri çevre mücadeleleri de örnek alınarak, Aliağa’da, Yırca’da, Sinop Gerze’de, Toroslar’da, Tunceli’de, Karadeniz vadilerinde, Turgutlu’da, Artvin Cerattepe’de ve daha birçok yerde sürdürülen çevreci hareketler, her zaman sermaye sahiplerine ve sanayicilere karşı mücadelelerini sürdürmüştür. Örneğin Sinop Gerze’de kurulması düşünülen kömürlü termik santrala karşı, Yaykıl köylülerinin büyük direnişi ile kazanılan zafer, Anadolu Grubu sahibi Tuncay Özilhan’a karşı kazanılmıştır.
Bunun yanında çevreciler çoğu yerde egemenler ve patronlar tarafından karalayıcı propagandalar ile yok edilmeye çalışılmış, aynı zamanda idarenin kolluk güçleri ile de mücadele etmek durumunda kalmışlardır. Çoğu zaman güvenilen ve kazanılan hukuk süreçleri de işletilmemiş, hukukun arkasından dolanılarak yasak ve kaçak işletmeler faaliyetlerine devam etmişlerdir.
Son günlerde Çanakkale’de sanayici ve patronlar içinden, daha önce “çevreci” hareketlerin karşısında yer alan, en azından yanında yer almayan kesimlerden türedi çevreciler çıktığını görüyoruz. Çanakkale’de Aydoğanlar mı “çevreci”, Semizoğulları mı “çevreci”, daha geçenlerde kapasite arttırıp açılış töreni yapan iki adet termik santrali olan, her türlü hurdadan demir çelik üreten İÇDAŞ mı çevreci? Sormazlar mı insana, bir yandan çevreyi kirletici sanayilere sahip ve destek olacaksınız, diğer yandan da “çevreci” olacaksınız! İki termik santraliniz olacak, devamlı kapasite arttıracaksınız, çöplüğünüzde başka termik santral yapılmasını istemeyeceksiniz! Bir başka deyişle, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormazlar mı?
Sırtını ve özkaynaklarını, Biga topraklarına ve Biga halkına dayayarak sermayesine sermaye katan, temiz sanayi faaliyeti sürdüren ama şimdilerde nedense “çantacı” lık diye tabir edilen yöntemle kömürlü termik santral işine soyunan Doğtaş mı “çevreci”?
Çanakkale Çan halkına Dünyanın en temiz santrali diye sunulan, Kazdağlarının bağrına ilk hançeri saplayan Çan Termik Santralini kurduranlar mı “çevreci”?
Çanakkale’nin ÇTSO Başkanı Bülent Engin “Çanakkale’nin mübarek toprakları yabancılara satılamaz, bu mübarek topraklarda yetiştirdiğimiz ziraat ürünleri satılarak gelir elde edilmeli” dedi diye “çevreci” mi sayılacak?
“Çanakkale’de kömürlü termik santraller Lâpseki’den bu tarafa geçmeyecek” diyerek, bugüne kadar Çanakkale’de söylenmiş en büyük “çevreci” lafı etmiş (!) milletin vekili Bülent Turan mı “çevreci”?
Kazdağı ve yöresinde birçok termik santral ve onlarca vahşi madencilik ruhsatı kendi iktidarları zamanında verilmiş, ironik bir şekilde tarımı kalkındırmak için kurulmuş bir bakanlıkta, şimdilerde Tarım Bakan Yardımcısı olan Mehmet Daniş mi “çevreci”?
Kim inanır ağalar, beyler, kim inanır? Bir yandan kirli sanayileriniz ile kârınıza kâr katmak, sermayenizi arttırmak adına, Çanakkale’nin kıyı ekosistemi başta olmak üzere, havasını, yer altı ve yerüstü sularını, tarım topraklarını, ovalarını ağır metaller, küller ve asit yağmurları ile zehirleyeceksiniz, diğer yandan biz de “çevreci”yiz diyeceksiniz. Size “kimse inanmadığı gibi, ayrıca sizlere “çevreci” değil türedi çevreci denir.
Sayın patronlar, sermaye sahipleri, gerçek çevrecilik yurtsever insanların, akıl ve bilimin yol göstericiliğinde, vicdanları, ahlakları ile gerçekleştirdikleri gönüllü insani bir görevdir…”
Yorumlar...
Henüz yorum yok...