Pazar Ekmeği / Köy Ekmeği
Yenice’ye ilk defa 1969 yılının eylül ayında ortaokula kayıt olmak için geldim.
Köyden ilk çıkışımdı.
Yenice, bana çok büyük geldi.
Kaybolurum, diye çok korkmuştum.
Yenice içinde, hala en işlek olan ana caddenin tam ortasında yer alan çiçekliklerdeki ?”beyaz güllerin” kokusunu hiç unutmadım.
Caddenin kenarlarında boş arsalar çoktu.
Her arsanın içinde de kocaman kocaman meşe ağaçları.
O meşe ağaçlarından, artık birkaç tane kaldı. Gölgelerine oturan yok. Yazın güneşten korunsun diye, taksileri park ediyorlar altlarına.
Okula kayıt olmak için gelen arkadaşlar, öğle vakti, bir meşenin dibinde toplandık.
O gün yediğimiz yemekte; “Pazar ekmeği, üzüm, helva” vardı.
Bir gazete kağıdı üzerine koyduğumuz yiyeceklerle tıkınırken, en çok ilgimizi çeken kabuğu altın sarısı kızarmış, içi pamuk gibi yumuşak olan ekmeklerdi.
Biz durmadan ekmek yiyorduk. Parça parça, koparıp koparıp, hızlı hızlı yiyorduk. Hem de yavan. Üzüme, helvaya bakan yok.
Üzüm, köyde her evin önündeki asmada var.
Helvayı da her tütün satışında leğenle alıyorlar. Evde ekmek var diye, bize “Pazar ekmeği” getiren mi var.
İlle de o “Pazar ekmekleri.”
Dışı sapsarı kızarmış, içleri bembeyaz.
Ninem de; hep pazara gidenlerden, yumuşak “Pazar ekmeği” ve lokum isterdi.
“A guzum, azımda daş gibi ekmi yicek gada diş mi va?” diye söylenirdi.
**
Çocukluğumuzda birisi, çocuğunu avutmak istediğinde;
-Ben oluma, Yenci pazara gidince, Pazar ekmi getircim, ‘simit’ getircim. Diye severdi.
Çocuk, “Pazar ekmeği” sözünü duyunca birden ağlamayı keserdi.
**
Ekmek; biz Türkler için bir nimettir. İnancımızla, Türklüğümüz harmanlandığı günden bu güne, ekmek daha da değer kazanmıştır.
Ekmek, nimettir. Baş üstünde tutulur. Yerlere atılmaz. Kırıntısı bile basılmaz. İsraf edilmez. (Gerçi, günümüzde “israf” sözcüğünün anlamı unutulmuş gibi.)
Türkler, (Asya’daki Türk Devletleri) hala en has misafirlerini karşılama sırasında ekmek ikram ederler.
**
Köylerde ekmek, mahalle fırınlarında veya her evin kendi fırınında yapılır. Ekmek pişirmek, bir kadının tam gününü alır. Ekmek yapımı sırasında o güne has yapılan “yağlı pide, halka ekmek” ayrı bir zevkle yenir.
Şimdi ki zamanda, mahalle fırınında pişirilen ekmeklerin kokusu dokuz mahalleye dağılmasa da, yine de köylerde pişirilen ekmekler çok güzedir.
**
Ekmeğin tarladan fırına kadar olan macerası, gerçekten çok zaman ve emek isteyen bir süreçtir.
Ekmek sofraya kolay gelmiyor.
Açlık çeken ülkeleri gördükten sonra, dünyadaki bir milyardan fazla aç insanı düşündükten sonra ekmeğin değeri daha da anlaşılıyor.
Ekmeğimize sahip çıkmamız gerekiyor.
Sofrada, yere düşen bir kırıntı bile çok değerli olmalı.
Bir kırıntı parçasının, onlarca buğday tanesinden yapıldığını unutmamak lazım.
**
Biz sofrada ekmek olmadan doymayız.
İllaki ekmek olacak.
Ekmeği koparıp, yemeğin suyuna banacaksın. Yiyeceksin.
Ancak karnımız o zaman doyar.
Köylerde çocuklar, her gün bir dilim ekmeğin üzerine sürülen salça/yağlı ekmek ve ellerine aldıkları bir parça peynirle beslenirler.
Eline ekmek alıp sokağa çıkan çocuklar, ekmek kapan kurnaz köpeklere dikkat etmek zorundalar. Ekmeği kaptıran çocuk, eve ağlayıp giderse, vallahi anası fırın küreği ile koşturur..
Çobanların torbalarında, olmazsa olmazlardan birisi ekmektir. “Ekmek” olsun gerisi kolay.
**
Bizim Çanakkale’nin hangi ilçesine giderseniz gidin, iyi ekmek yapıldığını görürsünüz. Ben öyle görüyorum.
Herkes yaşadığı yeri bilir.
Yenice’de Biga’da, Çan’da ekmek üreten bütün fırınların ekmeği çok kalitelidir. Yemeye doyamazsınız. Katık falan istemez.
Artık ekmek fırınlarının kalitesi çok arttı. Rekabet gücünüzü kalite ile ispat edemezseniz, pişirdiğiniz ekmekleri kimse almaz. Elinizdeki ekmekleri kendinizde yiyemezsiniz.
Yenicede bir elin parmaklarından az ekmek fırını var.
Fırınların hepsi güzel ekmek yapıyor.
Fırınlar günün koşulların göre, kendini yeniliyorlar.
Fırınlardan biri; pencerelerinden birisine, sürgülü bir kapak yapmış.
Fırının içine girmeden dışarıdan ekmeğinizi alıp parayı ödüyorsunuz. Ne güzel.
Fırının içine girseniz, ayakkabılarınızın çamuru, fırın içinde toz olup havaya karışacak, ekmeklerin üstüne konacak? Temizlik kuralları yerle bir olacak.
Bazı müşteriler bu işin önemini bilemediğinden, illaki içeri girecek. Ekmekleri parmakları ile bastıracak, mıncıklayacak. Evirip çevirip, ekmeğin şekline bakacak. Şurası biraz yanmış, pişmemiş? mış muş? Bahaneler uyduracak. Fırındaki kişi yanık ekmek satacak kadar geri zekâlı mı?
Fırının içine girip ekmek almak isteyen bazı kişiler, fırının camdan yapılmış kapısına çarpıp kafalarını ve kapıyı kırıyorlar.
Gel de gülme.
Ekmek almak için, ille de fırının içine girecekler.
Sen ekmeği iste satıcıdan. Al git, ye. Beğenmezsen gel, şikâyetini bildir.
Ekmek satan fırıncı, haramı helali iyi bilir. Kimsenin hakkını yemek istemez.
Ekmek nimettir, size daha iyi hizmet etmeye çalışır.
**
Köylerden, ilçe merkezlerine durmadan göçler oluyor.
Köyden gelenler eski alışkanlıklarından kolay kolay geçemiyorlar.
Köy ekmeği arıyorlar.
Artık fırınlar da köy türü ekmek üretmeye başladı.
Biz çocukluğumuzda, pazar ekmeğiyle kandırılırken, gel de şimdiki çocukları ekmekle kandır..
Köy çocukları pazara giden büyüklerine “Pazar ekmeği” ısmarlamıyor artık.
Artık fırınlar servis araçları ile köylere ekmek servisi yapıyorlar. Köy çocukları pazar ekmeği yemekten bıktılar.
Devir değişti.
**
Bir şarkı da;
?Ben ekmeğimi kazandım yedim.
Kana kana içtim suyumu. Diye haykırır Cem Karaca.
Ekmek;
Bazı başarıların başlangıç bildirgesidir.
Yenice şivesi ile yazalım bazı cümleleri.
“Benim oğlum, çalıştı, okulunu bitirdi. Ekmeğini kazandı.”
“Sen bi ekmek sahibi ol buban seni everi.”
“Ekmi olmıyan birine gız verilemi.”
“Bi ekmek parası bile gazanamadın bu güne gadar.”
“Senin eve bi ekmek götürdüğünü kim gördü, haylaz.”
“Ule senin evinde yicek ekmin yok, gonuşup durma.”
“Ekmek kadar, taş düşsün başına.”
“Ekmeksiz evde oturmam ben.”
“Senin adam olman için kırk fırın ekmek yemen lazım.”
**
Hasan Ali Yücel, ne güzel söylemiş.
Güzel kokulu ekmek,
Olmaz seni sevmemek
Sensin her yemeğe baş,
Her yemeğe arkadaş.
Yüreğiniz ekmek sıcaklığında,
Günleriniz ekmek tadında olsun.
Şuayip Odabaşı Son Yazıları...
- 08/01/2014 Bir Ankara / İki Gün / İki Lira
- 18/08/2013 Şakir Askan / Seni Sevmeyen Ölsün
- 18/07/2013 Birliği Bozan Birlik Kavgaları
- 05/07/2013 Zülfü Livaneli / Kepez Kayısı Şenliği
- 01/07/2013 Ucuz Hayatlar
- 24/06/2013 Ölüler Kenti Ozanı’na Mektuplar*
- 11/06/2013 Yenice’de Her Gün Doğa Yürüyüşü
- 27/05/2013 Kepez Güreşlerinin Sonrası
- 15/05/2013 Haydi Kepez’e Güreşlere Gelin
- 30/04/2013 Tostçular Çarşısı
Yorumlar...
Henüz yorum yok...