Hem Eğlendiler Hem Direndiler, Karadağ’da Altına Geçit Vermediler
Çan’ın Karadağ köylüleri, altın madenine geçit vermeyiz, toprağımızı deldirmeyiz dedi, aylarca direndi; endişeli ve kararlı bekleyişleri nihayet sona erdi. Köylerinde altın madeni aramak isteyen Esan Eczacıbaşı A.Ş’ye karşı açtıkları davaya, Çanakkale İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Maden sahasında gece gündüz nöbet tutan köylülerin sondaj yapmasına fırsat vermediği şirket; kararın ardından sondaj makinalarını toplayarak köyü terk etti.
Su havzalarını da içine alan yaklaşık 46 bin metrekarelik alanda 600’den fazla noktada sondaj yapmayı planlayan şirketin, toprakta tek bir delik dahi açamadan bölgeyi terk etmesi; Karadağ direnişinin, kadın dayanışmasının en büyük zaferi. Köylüler davulla zurnayla kutladılar haberi. Karadağ köylülerinin sondaj çalışmaları henüz başlamadan dava açması ve mahkemenin verdiği iptal kararının doğada herhangi bir tahribat meydana gelmeden önce çıkmasıysa hem bir ilk, hem de çevre mücadelesinde bundan sonra izlenebilecek yeni bir yol haritası niteliği taşıması açısından önemli.
Sondaj makinalarının köylerine kurulduğu günden bu yana örgütlenerek büyük bir dayanışma ve inançla direnen Karadağ’ı süreç boyunca yalnız bırakmayan Çanakkale Çevre Platformu adına konuyla ilgili basın açıklamasını; kendisi de Karadağlı olan Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Dr. Nihat Gülhan yaptı, kazanılan zaferin önemini vurguladı:
“Çanakkale sınırları içinde bulunan 8 adet altın-gümüş-bakır işletmesi ile ilgili açılan 10 ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) iptal davasından 9’u için Çanakkale İdare Mahkemesi iptal kararı vermiş olup yeni açılan 10. davanın yargılama süreci devam etmektedir. 11. dava, ESAN Eczacıbaşı A.Ş.’ye karşı Karadağ köylüleri tarafından açılmış, Çanakkale İdare Mahkemesi dava ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Karadağ’da bir ilk yaşanmış; sondajlar başlamadan durdurulmuş, köy delik deşik edilmekten kurtarılmıştır. Sondajlar sırasında meydana gelen telafisi imkansız zararlar yaşanmadan verilen yürütmeyi durdurma kararı çok önemlidir.”
Çanakkale Çevre Platformu ve İl Genel Meclisi üyesi Hicri Nalbant; “Bugüne kadar müdahale ettiğimiz durumlarda sondaj çalışmaları başlamış olduğundan mecburen ÇED iptal davası açıyorduk. Karadağlılarla birlikte her şey değişti. Sondaj aşamasında da dava açılabiliyormuş demek ki. Biz de bundan sonra buradan çıkan kararı örnek alıp gelecek yeni şirketlere karşı bütün davalarımızı bu şekilde açacağız. Türkiye’nin bir çok yerinde bu karar örnek alınıp davalar ona göre açılacaktır diye düşünüyorum.” dedi.
Karadağ köylüleri sondajlar başlamadan önce açtıkları, yürütmeyi durdurma kararı almayı başararak herkese örnek oldukları davaları kadar; altın madenine karşı direnirken takındıkları tavırlarıyla da hafızalarda yer etti. Kazanacaklarına dair inanç ve umutlarını hiç yitirmeyen köylüler eylemleriyle de hep ses getirdi. Onları tanıdığımız ve mücadelelerini öğrendiğimiz ilk eylemlerinde Karadağ’ı temsilen bir tabut taşıyan köylüler; sondaj alanında köyün cenaze namazını kılmış, sonra da davul zurna eşliğinde oynayarak, aralarına beddualar ekledikleri manilerle şirketi protesto etmişti.
Bir diğer büyük eylem Çanakkale’deydi. Ellerinde köylerinden getirdikleri eğrelti otları ve pankartlarla ağustos sıcağında kordon boyunca davul zurnayla yürüyen köylüler; yüksek perdeden sloganlar atarak şirketin köylerini terk etmesini istemişti. Kadınların çoğunlukta ve en önde olduğu yürüyüşte haykırmaktan kısılsa da sesleri, coşku hiç dinmemişti.
Köylüler sadece eylemlerle de yetinmedi. Olur da köylerinden maden şirketindekilere yardım edecek birileri çıkarsa, onlarla bütün alışverişin kesileceği ilan edildi. İş makinelerinin başında gece gündüz nöbet tutan köylülerin gözüne günlerce uyku girmedi. İki genç birbirini sevdi, köylüler ‘Direniş Düğünümüz’dür dedi, tüm dostlar davet edildi. Düğün herkese moral verdi. Köylülerin Karadağ’daki yüz yıllık geçmişlerinde saklı olan gelenekler bu düğünde canlandı. Sandıklar açıldı; eski fotoğraflar, çeyizler çıktı, anılar paylaşıldı. Köyün bağları yenilenip kuvvetlendikçe; birliğin ve direnişin gücü de arttı.
Karadağ direnişinde kadınlar hep ön saflardaydı. Çanakkale Çevre Platformu’nun köylülere altın madenciliğinin ve sondaj çalışmalarının çevreye verdiği zararları, hukuki mücadelede onları bekleyen aşamaları anlatmak üzere düzenlediği bilgilendirme toplantısına katılan yaklaşık 600 köylünün yarısından fazlası kadındı. Koşar adım vardıkları köy meydanı alkış ve sloganlarıyla yankılandı. Toplantıya gelirken beyaz başörtülerini seçmelerinin de vardı bir sebebi; köyün en eski adetlerinden biri olan beyaz başörtüsü artık birlik ve beraberliklerinin, direnişlerinin simgesi…
Karadağlıların en sık kullandıkları, köyün dört bir yanına yazdıkları direniş sloganı “Altıncı şirket Karadağ’ı terk et” Çanakkale İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararıyla vuku bulunca yapılan basın açıklamasının öznesi; aylarca birlikte direnen Karadağ köylüleri, özellikle de kadınlarıydı. Hicri Nalbant Karadağ’dan sonra komşu köy Kocayayla’da yapılan bilgilendirme toplantısında da kadınların çoğunlukta olduğunu hatırlatarak; “Kadınların katılımının yüksek olmasından belliydi Karadağlıların bu davayı kazanacakları. Bu kararın oluşmasında en büyük pay sahibi başından beri kararlı ve dik duruş sergileyen Karadağ köylüleridir. Özellikle de Karadağlı kadınlardır, onlarla ne kadar övünsek az.” dedi.
Karadağ köyü muhtarı Ramazan Dizman da direniş boyunca köylülerle birlikte en öndeydi. Direnişle birlikte oluşan ‘Diren Karadağ’ grubunun sözcüsü, direnişin öncülerinden köyün nam-ı diğer ‘dedesi’ Mustafa Önder, köylülerin eğlene direne elde ettiği zaferin haklı sevincini paylaştı; “Hem eğlendik, hem üzüldük, hem de direndik. Zor günler geçirdik. Karadağlılar bir daha böyle bir zulme geçit vermeyecek. Bundan böyle hiç bir şirket bu dağa gelip maden arayamaz.” dedi.
“Diren Karadağ” ünlemi direnişle adeta bütünleşti. Çanakkale’deki etkinliklere, festivallere ve diğer çevre mücadelesi eylemlerine bu pankartla katılan köylüler, altın madenine direndiklerini her fırsatta dile getirdi, destek istedi. Kah köy evlerinin duvarlarına asıldı; kah bir kuklanın avucunda, hatta mizah dergisi Leman’da Güneri İçoğlu’nun “Gönül Adamı” sayfasında karşımıza çıktı. Diren Karadağ sosyal medya grubunda köyde yaşananlar an be an paylaşıldı.
Yazın her fırsatta köy meydanında toplanan, eylemlere hep birlikte katılan köylüler kış vaktinde evlerine çekilip kapılarını kapatmamalıydı. Köy merkezinde boş bir dükkan kiralandı; “Karadağ Etkinlik Merkezi” oldu adı. Köylüler artık burada bir araya geliyor, film izliyor; direniş ve dayanışmanın devamı için neler yapabileceğini konuşuyor. Etkinlik Merkezi’nin duvarlarında; köye ait eski fotoğraflar ve eşyaların yanı sıra, Karadağlıların direnişinden objektife yansıyanlar sergileniyor.
Çocuklar da Karadağ Etkinlik Merkezinin müdavimlerinden. Karadağ Çocuk Grubunu kurdular hemen. Satranç öğreniyor, drama çalışıyor, kitap okuyor, resim yapıp şiir yazıyor; Mustafa dedelerinin anlattığı masalları dinliyorlar birlikte.
Rivayet edilir ki; 100 yıl önce Bulgaristan’dan göçerken dedeleri, geride bıraktıkları topraklarından aşina oldukları eğrelti otunu Karadağ eteklerinde gördüklerinde ‘Biz eğrelti otumuz olmadan yaşayamayız.’ diyerek bu eski Rum köyünü seçti. Köyleri Karadağlılara dedelerinin emaneti. Kararlılıkları, inatçılıkları, eğlenceli tarafları, manileri, kadim geçmişleri gibi. Altın madencileri köylerine sondaj makinalarını kurana kadar kendi halinde bir yaşam süren Karadağ’da yazdan bu yana çok şey değişti. Altın aramak için havalarını ve yemyeşil doğayı kirleterek topraklarını ve su havzalarını delmek isteyen şirkete fırsat vermeyerek sondaj çalışmaları başlamadan açtıkları davaya yürütmeyi durdurma kararını alarak herkese örnek olan köylüler; çevre mücadelesinin bundan sonraki seyrini de değiştirdi. Karadağ direndi, şirket köyü terk etti. Çünkü Karadağ’ın eğrelti otu, altından değerli…
Bir not: Yazıda kullandığım fotoğraflar için Sevgili Arkeolog Fotoğrafçı ? Akademisyen Aykan Özener’e ve Diren Karadağ grubunun sözcüsü Mustafa Önder’e çok teşekkürler. Bir kocaman teşekkür de, direnişin başından bu yana heyecanlarını paylaşan, dostumuz olan, direnerek kazanan Karadağ köylülerine : )
‘ÇANAKKALE İÇİNDE’ Notu: Bu içerik Güneş Dermenci’nin izniyle, gunesinenerjisi.wordpress.com adresli blogundan alınmıştır.
Yorumlar...
Henüz yorum yok...