Dünyadaki İlk ve Tek Cittaslow Adası, Gökçeada
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ)’nden Öznur B. Doğangün, ÇOMÜ Turizm ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü ve Cittaslow Türkiye Bilim Kurulu Koordinatörü Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven ile bir röportaj gerçekleştirdi. Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven, Cittaslow hareketini ve bu hareketin Gökçeada’ya kazandırdıklarını anlattı:
Slow Food enteresan gelir genç akademisyene, araştırır, inceler ve oturur kitabını yazar bu hareketin.
Yazdığı kitap tesadüfen Slow Food’u yaratan Carlo Petrini’nin eline geçer.
Carlo, Türk öğrencilerine kitabı verir ‘Bir gün sonra çevirisini istiyorum’ der.
Kitap bir gün içinde çevrilir. Carlo kitabı okur, hiç zaman kaybetmeden uçağa atlayıp Çanakkale’ye gelir ve bir kış günü dayanır genç akademisyenin kapısına.
“Merhaba Ben Carlo Petrini, anlat bana Slow Food’dan ne anlıyorsun?”
Bir gece ansızın kapısı çalınan Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven şu anda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Turizm ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü.
Tesadüfler sonucu hayatına giren Slow Food ve Citta Slow hareketi, Gökçeada’yı Dünya’daki tek Citta Slow adası yaparken kendisi de bu hareketin Cittaslow Türkiye Bilim Kurulu Koordinatörü olmuş.
Gökçeada Türk ve yabancı turistlerin her geçen gün daha da çok dikkatini çekerken, Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay ve yerel yönetim de ÇOMÜ’lü öğretim üyeleriyle birlikte adaya sürdürülebilir kaliteyi sağlama yönünde önemli çalışmalara imza atıyor.
Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven ile Cittaslow hareketini ve bu hareketin Gökçeada’ya kazandırdıklarını, proje hazırlıklarını basına ve adalılara tanıttığı toplantının hemen sonrasında konuştuk.Öznur Doğangün: Hocam, Citta Slow nedir?
Rıdvan Yurtseven: Cittaslow; İtalyanca citta (kent) ve İngilizce slow (yavaş) sözcüklerinden oluşuyor. Cittaslow; Slow Food felsefesini, küçük kentlerin tasarım ve planlamasında kullanmayı amaçlayan uluslararası bir ağ. Kendi halkının ve ziyaretçilerin yaşam kalitesini artırmak için orijinal fikir, deneyim ve bilgiyi uluslararası cittaslow ağları üzerinden paylaşarak çalışmayı amaçlıyor. Mesela hedeflerinden bir tanesi Fast Food restoran zincirleriyle beraber yaşamımıza giren hızlı yaşam anlayışının genişlemesi karşısında bir sınır yaratmak. Yaşam kalitesinin önemini vurgulamak için; teknolojiyi kullanarak yaşamın kaliteli olmasını sağlamak, yerele özgü değerlerle sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak, yerel ekonomik yaşama katkı yaparak gelir adaletini sağlamak, doğal çevreyi ve tarihi değerleri korumak gibi hedefleri var.Öznur Doğangün: Çok mu yaygın?
Rıdvan Yurtseven: Başta Avrupa olmak üzere diğer kıtalardaki ülkelerde de yaygın. Cittaslowların yaklaşık yarısı İtalya’da yer alıyor. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, İngiltere, Norveç, Polonya, Türkiye ve Yeni Zelanda’da ise sayıları her geçen gün artıyor.Öznur Doğangün: Ne zaman başlamış bu hareket?
Rıdvan Yurtseven: 1999 yılında Slow Food Hareketi’nin kurucusu Carlo Petrini ve dört kurucu kent; Chianti, Orvieto, Bra ve Positano belediye başkanlarının Cittaslow Sözleşmesi’ni imzalamasıyla doğmuş.Öznur Doğangün: Siz nasıl dahil oldunuz Citta Slow’a ?
Rıdvan Yurtseven: Ben 2005 yılından itibaren Cittaslow felsefesinin de temelini oluşturan Slow Food Hareketi’nin içinde yer aldım. Slow Food Hareketi, paylaşılan deneyimlere dayalı bir kalite kavramı önermekte. Bu üç boyuta dayalı bir kavram. İyi, temiz ve adil boyutlarını içeriyor. İyi; gıdanın gerçek bir tat, aroma ve görünüşe sahip olması boyutunu içerir. Temiz; ekolojik sisteme zarar vermeyen üretim yöntemlerinin kullanılması, biyolojik çeşitliliğe saygı duymak ve gıdanın insan sağlığı için güvenli olmasını sağlamaktır. Adil; gıdaların etiksel olarak sürdürülebilir olmasını, çalışanları sömürmeyen üretim yöntemlerinin kullanılmasını ve iyi ürünlerin dışlanmamasını gerektirmektedir. Bu boyut aynı zamanda, tüketiciler ve üreticiler için adil fiyat uygulamalarının sağlanması anlamına gelmektedir.Bu hareketi benimsedikten sonra 2006 yılında Slow Food ve Gökçeada adlı bir kitap hazırladım ve kitabım yayınlandı. Kitap, Slow Food Hareketi’nin kurucusu Carlo Petrini’nin dikkatini çekmiş. Aynı yıl bir kış günü Gökçeada’ya geldi. Misafirimiz oldu. Bizlerle Slow Food Felsefisi’ni konuştu. Slow Food Türkiye, Petrini’nin o yıl gerçekleştirdiği Türkiye gezisiyle doğdu. 2006 yılında Slow Food Gökçeada Conviviumu’nu kurdum. Convivium Liderliğini halen sürdürüyorum. Aynı yıl akademisyen olarak çalıştığım Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin, Uluslararası Slow Food’un Terra Madre (Toprak Ana) ağına girmesini sağladım. Terra Madre ağına üye akademisyenlerinden biri olarak çalışmalar yürütüyorum.
Öznur Doğangün: Cittaslow hareketinde hangi görevleri üstleniyorsunuz?
Rıdvan Yurtseven: Şu anda Slow Food Gökçeada Convivium Liderliği, Terra Madre Akademisyenler üyeliği, Cittaslow Gökçeada Temsilciliği, International Cittaslow delegeliği ve Cittaslow Türkiye Bilim Kurulu Koordinatörlüğü görevlerini yürütmekteyim.Öznur Doğangün: Türkiye’de ne durumda Citta Slow?
Rıdvan Yurtseven: Bugün dünya turizminde hızla gelişen bir eğilim var: Yavaş turizm ve seyahat. Bu konuda ABD, İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz ve Türkiye oldukça aktif. Bu turizme katılanlar, yavaş turist olarak adlandırılıyor. Türkiye’de yaptığımız bir araştırmada, Türk yavaş turistlerin yavaş turizm destinasyonlarını ve faaliyetlerini bilinçli olarak seçtiklerini belirledik. Bunların profilleri de, söylediğim diğer ülkelerin yavaş turistleriyle uyumlu. Öğretim üyesi olarak çalışmaktan gurur duyduğum Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin bence önemli olan bir özelliğini de burada belirtmek isterim: Turizm Doktora Programı’nda, Yavaş Turizm ve Seyahat dersi olan Türkiye’nin tek üniversitesi. Bu özellik International Cittaslow tarafından önemseniyor.Öznur Doğangün: Dünya’da kaç şehirde var?
Rıdvan Yurtseven: Dünyanın 27 ülkesinde 176 adet Cittaslow bulunmakta.Öznur Doğangün: Türkiye’de kaç şehir dahil bu harekete?
Rıdvan Yurtseven: Türkiye’de 9 Cittaslow var. Bunlardan ilki, Cittaslow Türkiye’nin de başkenti olan Seferihisar. Bunun dışında Akyaka, Gökçeada, Perşembe, Taraklı, Vize, Yalvaç, Yenipazar ve Halfeti, Cittaslow Türkiye’yi oluşturuyor. Ancak; oldukça yoğun bir başvuru var.Öznur Doğangün: Gökçeada nasıl dahil oldu Cittaslow’a?
Rıdvan Yurtseven: Yürüttüğümüz Avrupa Birliği projeleri ve İtalya’daki Slow Food toplantılarında İtalyan Cittaslowlarını tanıma olanağım oldu. Bu beni etkiledi. İnandığım ilke ve felsefeler İtalyan’ın küçük kentlerinde hayata geçiriliyordu. Cittaslowlardaki insanlar mutluydu. Yaşamları iyi, temiz ve adildi. Chianti ve Orvieto bunun en güzel örnekleri. Chianti’de, Cittaslow’un fikir babası Paolo Saturini’yi tanıma olanağım oldu. Gökçeada Cittaslow olmalı diye düşündüm. Konuyu Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay’a açtım. O da İtalya’daki cittaslowları biliyordu. Bu fikri destekledi. Başvuru dosyamızı hazırladık ve Cittaslow Türkiye Başkanı Tunç Soyer’in de desteğiyle 2011 yılında Gökçeada Cittaslow ünvanını aldı.Öznur Doğangün: Gökçeada Cittaslow’a hangi kriterleri geçerek kabul edildi?
Rıdvan Yurtseven: Bir kentin cittaslow olması; çevre politikası, altyapı politikası, kent ağı teknoloji kalitesi, yerel üretim, konukseverlik ve farkındalık temel başlıklarını içeren 59 kriterin değerlendirilmesi sonucunda belirleniyor. Bunun yanı sıra kentin özgünlüğü de önemli.Gökçeada; organik tarım merkezi olması, çok kültürlü yapısı, bozulmamış doğası ve eko-gastronomik özellikleri nedeniyle dünyanın ilk Cittaslow Adası oldu.
Öznur Doğangün: Dünya ile kıyaslandığında Türkiye’de Citta Slow hareketini nasıl değerlendirebiliriz? Başarılı mıyız?
Rıdvan Yurtseven: Cittaslow küçük kentler için bir kalkınma modeli. Bu kalkınma modeli, kentin ve yerel toplumun kişiliğini de bozmuyor. Türkiye’deki cittaslow uygulamaları ise olumlu yönde gidiyor. Cittaslow Türkiye 2014 yılında Eko-gastronomi Kongresi’ni gerçekleştirecek. Bunu Yavaş Turizm Kongresi izleyecek. International Cittaslow’un web sayfasını ziyaret eden ülkeler listesinde her yıl Türkiye ilk üç sıradan birinde yer almakta ki bu önemli bir gösterge.Öznur Doğangün: Sizce Türkiye’de yaygınlaşabilecek mi bu hareket?
Rıdvan Yurtseven: Cittaslow’un bir marka olarak algılanması doğru değil. Sürdürülebilirliğin üç temel aktörü var. Yerel toplum, ziyaretçiler ve yöneticiler. Bu üç aktörün birlikte Cittaslow ilkeleri ve felsefesine inanması gerek. Yerel toplumun yaşadıkları kentin bir Cittaslow olduğunu fark etmesi, sürdürülebilirlik, aktörlerinin iyi, temiz ve adil olması gerek. Bu durum uzun yılları ve çabaları gerektiriyor.Öznur Doğangün: Adaya kazandırdıkları nelerdir?
Rıdvan Yurtseven: Cittaslow, Gökçeada için bir farkındalık yarattı. Bu ivmenin doğru ve katılımcı stratejilerle hızlandırılması gerek. Türkiye’nin küçük bir kenti ve adası uluslararası bir yavaş destinasyon olma yolunda.Öznur Doğangün: Dezavantajları var mı Citta Slow’un?
Rıdvan Yurtseven: Gökçeada’nın yeni sloganı: “Yavaşlayın Gökçeada’dasınız!” olarak belirlendi. Yavaşlık farklı algılanıyor. Bu kavram ve özellikleri gençleri uzaklaştırabiliyor. Buradaki yavaşlık; kolay, basit ve mutlu yaşamak anlamındadır. Yavaş, fakat seri olmak. Modern bir yaşam biçimi belirlerken, geçmişin iyi bilgilerini gözden geçirmek. Daha yavaş, daha sakin olmak. Bunun anlamı daha insansı ve ekolojik dengeyi önemseyen bir kent olmak. Cittaslowlar kesinlikle değişebilen, hedefleriyle uyumlu, insan odaklı, vatandaşa duyarlı, saygılı ve konuksever kentlerdir.Öznur Doğangün: Bundan sonra hangi aşamaları yaşayacak Gökçeada?
Rıdvan Yurtseven: Adada organik tarım, eko-gastronomi ve bu ikisine dayalı turizm faaliyetleri öncelik taşıyor. Adadaki girişimcileri Cittaslow ilkelerine uygun olarak bu faaliyetlere yönlendirmeyi planlıyoruz. Adayı dünyaca bilinen bir yavaş turizm merkezi yapmak en önemli hedef.Bu yıl Yavaş Pazar gününde Cittaslow Evi’ni ve Terra Madre Günü’nde Slow Food Gökçeada Merkezi’ni açacağız. Slow Food Merkezi’nde ada halkı ve adaya gelen turistler Cittaslow ilkeleri konusunda bilgilendirilecekler. Burada en önemli hedeflerimizden birini de Cittaslow Gökçeada Yavaş Okulu oluşturuyor. Bu okulun ve Gökçeada Earth Market’in açılışını 2014 yılında gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Her yıl düzenlenen Gökçeada Tarımla Yaşam Festivali, değişik bir yapı kazanacak.
Öznur Doğangün: Ada halkı destek veriyor mu?
Rıdvan Yurtseven: Ada halkının bir Cittaslow kentinde yaşadığının farkında olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu da uzun bir eğitim sürecini gerektiriyor. Bu amaçla, ÇOMÜ Gökçeada Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun yürütücüsü ve Gökçeada Belediyesi’nin iştirakçisi olduğu “Cittaslow Gökçeada ve Eko-Gastronomi Kültürünün Ulusal-Uluslararası Alanda Tanıtılması” adlı projemizi Güney Marmara Kalkınma Ajansı’na sunduk.Ajans tarafından desteklenmeye uygun görülen projemizin en önemli faaliyeti; ada pazarcılarının ve turizm çalışanlarının Cittaslow, Slow Food ve Earth Market konularında eğitilmesidir. Cittaslow Gökçeada’ya yerel toplumun ilgisi her geçen gün artacaktır.
“Yaşamın ritmini zorlamak yararsızdır. Yaşam sanatı; ona nasıl zaman ayıracağımızı öğrenmektir. Unutmayın! Hızlı yaşamak, hiç yaşamamaktır.”
[comu.edu.tr]
Yorumlar...
Henüz yorum yok...