Çok Gıcık Hareketler Bunlar!
Oturuyorum, Yenice Öğretmenevi’nin balkonunda.
Tam karşımda, yol üstünde iki genç kız.
Ellerinde, koni şeklinde birer dondurma.
Ayağında şalvar olan kız, dondurmanın ambalajını söktü, hemen ayağının dibine bıraktı.
Sarışın kotlu kız, dondurmasını yiyecek hale getirdi. Elinde ambalaj, etrafına bakınmaya başladı. Gördü, aradığını. Gitti, elindeki dondurma ambalajını çöpe attı.
Birisi yere.
Birisi çöpe.
İki arkadaş.
İki ayrı davranış ya da alışkanlık.
Öğrendim kim olduklarını.
Elindeki çöpü yere atmayan kız, bir melez.
Anası Alman, babası Türk.
Almanya’da büyümüş.
Yanındaki; çöpü ayağının dibine bırakan kız, amcasının kızı.
Anası Türk, babası Türk.
Türkiye’de büyümüş.
Bir Türk.
Bir Alman.
Şu, Almanya’da büyüyen kıza gıcık oldum abi!
Şuna bak! Bize çöp atmasını öğretecek.
Yaşadığınız yerlerde, apartmanların merdivenlerine bir bakın.
Evlere girmek için, ortak kullanılan merdivenlerde her çeşit artık malzemeyi bulmak mümkün.
Merdiven basamaklarında, sigara izmaritleri. Her çeşit atık malzeme. Kokulu, kokusuz.
Çikolata, bisküvi, boş sigara paketleri? İçecek poşetleri? Daha neler neler?
Ve de daha önemlisi.
Ayakkabı markaları. Yerlere yapışık.
Ayağının çamuru ile merdiven basamaklarına, mühür basan komşular. Ayakkabılarını, merdiven köşelerine sürterek temizleyenler.
Her taraf çamur.
*
Eee ne varmış bunda! Ortak temizlik gideri diye, para veriyoruz yöneticiye. Temizletsin. Temizlikçi bulamazsa, kendisi temizlesin.
Olur! Babanızın uşağı var ya!
Adam kahvede, oturmuş bir masaya posur posur sigara içiyor.
Kül tablası, masada süs için duruyor. Sigara küllerini, ayağının dibine döküyor.
Sigara izmaritini, diğer masanın altına atıyor.
Birisi, bir poşet çekirdeği durmadan çıtlatıyor. Ayaklarının dibi, çöplükten beter.
Kahveci, masada dolu olan kül tablasını alıyor. Götürüp sobanın altına döküyor.
Kahvenin orta yeri, izmarit ve kül yığını.
Olsun! Olacak tabi ki. Kahveci ben miyim?
Çay içiyoruz, para veriyoruz.
Temizlesin kahveci.
Eli armut mu topluyor?
Delikanlının havası yerinde.
Baba parası ile saltanat sürdürüyor.
Görgüsüz babanın, şımarık oğlu.
Arabasını çekmiş, en güzel yere.
Birkaç saatten beri, aynı yerde otlandığı belli.
Otomobilin küllüğü, ön kapının altına boşaltılmış. Yediği içtiği malzemelerin, artığı da aynı yerde.
Marmara Parkı, M. Toprak Parkı, İdris Dayı Çeşmesi ve etrafı, Yenice ile Davutköy Göleti piknik yerleri yaşanmaz halde!
Temizlesin belediye çöpçüleri. Ne işleri var? Boşuna mı veriyoruz, çöp vergisini?
He Valla, temizlesinler! Bana ne!
Geceleyin giderken yolun ortasında bir siyah poşet.
İçi bira şişesi dolu. İçilmiş, atılmış.
Kimisi de çarpmış şişeyi yolun ortasına. Cam parçaları ustura gibi.
“Bir araç şişeye basar, lastiği patlar, kaza olur.” diye düşünen yok.
Yolları kenarları da boş şişe ve kutu dolu..
Yeni bir iş kolu doğdu ülkemizde, bu işsizlikte.
Yol kenarlarından, “şişe ve kutu” toplamak.
En ilginci, içki içilmesine karşı olan “Hacı” dayılar da şehir içinde, bu sektörde çalışıyorlar.
Gece yarısı veya sabahları erkenden, şişe toplama mesaisinde bizim “hacılar”.
Şişe satıp, evine ekmek parası götüren, “hacılar” sarhoşlara dua ediyor mu?
Vallahi orasını bilmiyorum.
Yenice ve çevresi bir doğa harikası.
Hep birlikte, talan etmeye uğraşıyoruz çevremizi.
Çevre konularında çırpınıyorum
Elimden bir şey gelmiyor.
Bütün öğretmenlik hayatım boyunca bu işlerle uğraştım.
Öğrencilerime elindeki çöpleri doğru yere atmalarını öğretemedim, Benimsetemedim, Davranışa dönüştüremedim…
Ben; bu işte tek başıma olunca, bu işler böyle oluyor. Daha doğrusu hiç olmuyor.
Çoğunluk; öğretmenler, analar, babalar? Bu işi yanlış yapıyorsa, çoğunluğun yaptığı yanlış olsa da,“doğru” olarak algılanıyor.
Hayat böyle devam ediyor.
Ben ve benim gibiler azınlıkta kalıyor.
Bir yanımız, “topal” Bir gözümüz “kör”.
Bu işler, çok “gıcık” işler, hepimiz biliyoruz.
Kelaynak Kuşu gibi azınlıkta olunca, “yanlışı yapanlar” değil, bizler “doğru yapanlar” “gıcık” oluyoruz.
Kahvede sigara içenler bana, “gıcık”.
Çekirdek kabuklarını yere atanlar, “gıcık”.
Doğru içmeyenler, “gıcık”
Doğru okumayan imam, “gıcık”
Yere çöp atan öğrenci, “gıcık”.
Çocuğuna öğüt verdiğim anne/baba, “gıcık”.
Ben bütün olumsuz davranışlara, “gıcık” oluyorum.
Bu yanlışları, doğru algılayanların hepsi bana,“gıcık”
Ne “gıcık” bir adammışım ben yahu!
Vallahi, “Çok gıcık hareketler bunlar”.
Şuayip Odabaşı Son Yazıları...
- 08/01/2014 Bir Ankara / İki Gün / İki Lira
- 18/08/2013 Şakir Askan / Seni Sevmeyen Ölsün
- 18/07/2013 Birliği Bozan Birlik Kavgaları
- 05/07/2013 Zülfü Livaneli / Kepez Kayısı Şenliği
- 01/07/2013 Ucuz Hayatlar
- 24/06/2013 Ölüler Kenti Ozanı’na Mektuplar*
- 11/06/2013 Yenice’de Her Gün Doğa Yürüyüşü
- 27/05/2013 Kepez Güreşlerinin Sonrası
- 15/05/2013 Haydi Kepez’e Güreşlere Gelin
- 30/04/2013 Tostçular Çarşısı
Yorumlar...
Henüz yorum yok...