“Çevre Sorunları, En Ciddi ve Önemli İnsanlık Sorunudur”

05 Haziran 2014

Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Yürütme Kurulu Başkanı Av. Ali Aydın Çalıdağ, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Çalıdağ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

20. ve 21. Yüzyılın hızlı teknolojik gelişmesine, küreselleşmeye, yoğun nüfus artışına, kentleşmenin ve sanayileşmenin doğa üzerinde kurduğu baskıya, üretim ilişkilerindeki çarpıklığa, üretim araçlarının kullanılış biçimine, iç ve dış göçe, yoksulluk, barınma ve açlığa bağlı olarak ortaya çıkan çevre sorunları, sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde de hepimizi ve herkesi ilgilendiren en ciddi ve önemli insanlık sorunudur.
Bu insanlık sorunu Çanakkale ve çevresini de büyük oranda etkilemekte olup, metalik madencilik ve termik santral faaliyetleri şehrimiz için başlıca tehditler olarak ortaya çıkmakla beraber son 2 ay içerisinde yaşanan doğal afetler tehdidin bunlarla sınırlı olmadığını göstermiştir.
1982 Anayasasının Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması başlıklı 56. Maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” denilmek suretiyle çevre hakkı düzenlenmiştir.
Devlet doğayı mevcut haliyle korumak ve oluşan olumsuzlukları düzeltmek görevini yerine getirirken, insana ait yaşam alanlarının planlanmasında da doğanın düzenini bozmamaya, çevreyi olumsuz yönde etkileyecek yapılaşmadan, düzenlemelerden uzak durmaya özen göstermek, bu alanlarda yaşayacak insanlarda merkezi devleti, yerel idareleri, kamu kurum ve kuruluşlarını olumsuz davranışta bulunmaya teşvik edici tavırlardan uzak durma konusunda dikkatli davranmak zorundadırlar.
Mesela, Gökçeada İlçemizde yaşanan sel felaketinde, dere yatağına yapılan bilime ve doğaya aykırı müdahalenin, çarpık yapılaşmanın, plansız kentleşmenin etkisi yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu yönüyle bakıldığında çevre kavramının insanın kendi eliyle yarattığı yaşam alanlarını da kapsadığı açıktır. İnsanoğlunun aşırı kazanma hırsının doğal çevreyi, HES ler, Termik santraller, madencilik faaliyetleri, nükleer santraller vb. marifetiyle tahrip ettiği gibi, yaşam alanlarını planlarken rant uğruna bilimsellikten uzaklaşarak doğaya aykırı bir yapılaşma içine girmesiyle de oluşturulan yaşam alanlarının sağlıklı, güvenli bir çevrede yaşama hakkını ihlal ettiği sonucuna bizi ulaştırmaktadır.
Dünya atalarımızın bize mirası değil, gelecek nesillerin bize emanetidir. Bugünü ve geleceği korumak zorunda olan bizler, kendi hırslarımıza engel olduğumuz gibi bizleri yönetenlerin, çevreyi tahrip sonucunu doğuracak hırslarına engel olmalı, emaneti koruyarak ve hatta daha da güzelleştirerek geleceğimiz olan çocuklarımıza torunlarımızın emaneti olarak teslim etmeliyiz.
Gelecek nesiller bizleri yaşadığımız dönemin zorlukları ile değil, onlara sağlıklı ve yaşanır bir çevre bırakıp bırakmadığımızla değerlendirecekler.
Bu vesile ile gezi direnişinde kaybettiğimiz fidanları saygıyla anıyoruz.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir