Çanakkale’de “Kazdağları’nda Altına Hayır” Mitingi Düzenlendi
Çanakkale Çevre Platformu il merkezi başta olmak üzere, Bayramiç ve Çan ilçeleri ile Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde, eşzamanlı olarak “Kazdağları’nda Altına Hayır” mitingi düzenledi.
Çanakkale’de Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşen mitinge, CHP’li Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çevre Platformu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini de aralarında yer aldığı yaklaşık 300 kişi katıldı. Saat 12.30’daki miting, eş zamanlı olarak Bayramiç ve Çan ilçeleri ile Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde yapıldı. Çevreciler, Kazdağları’nda maden arama çalışmalarını protesto etti. Kalabalık ‘Altıncı Filo Kazdağı’ndan Defol’, ‘Yaşam Hakkımız Gasp Edilemez’, ‘Maden Yasası, Talan Yasası’, ‘Kazdağları Hayattır, Hayat Satılamaz’ Şeklinde slogan attı.
Kazdağları’nda maden arayan işletmelere karşı tepkisini ortaya koyan Çanakkale Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Filiz Tekin yaptığı konuşmada, Kazdağları’na sahip çıkmanın, yaşama haklarına, yaşam alanlarına, aynı zamanda ülkeye sahip çıkmak olduğunu belirterek, “Toprağımız, suyumuz, havamız, ormanlarımız, yasa tanımazların, işbirlikçilerin, taşeronların rant aracı değildir, kirletilemez. Ruhsat bedelleri karşılığı onur kırıcı bir şekilde ipotek altına alınamaz” dedi.
Tekin, Kazdağı ve yöresinin neredeyse tamamında, çok uluslu altın tekelleri ve yerli taşeronlarının altın aramaları için sondaj çalışmalarını bitirmek üzere olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle su kaynaklarının bulunduğu bölgelerde Kazdağları delik deşik edilmiştir. Çünkü madencilere hem sondaj aşamasında hem de işletim aşamasında milyonlarca ton su gerekmektedir. Ağı Dağı ve Kirazlı yöresindeki zengin ve güçlü su kaynakları, Bayramiç Barajından (sulama göleti) Ezine Ovası’na ve oradan Menderes Çayı’na kadar, Çan’da Aksu Dere, Kara Dere, Kocaçay ve Biga’da Kocabaş Çayına, oradan Marmara Denizi’ne kadar, özellikle Çanakkale’nin içme-kullanma ve tüm tarımsal faaliyetlerinde kullanılan suların toplandığı Atikhisar Barajı ve Havzası’na akan bütün sular tehdit altındadır. Daha şimdiden Biga Elmalı, Lapseki Kuşçayırı, Çan Etili Söğütalan köylerindeki içme ve kullanma suları, dereler, Gökçeada Marmaros şelalesi bulanık ve çamurlu akmaya başlamıştır. Yörede yaşayan çok sayıda insan yok sayılmış ve ekosisteme zarar verilmiştir. Biga Yarımadası’nı, Kazdağları’nı ve tüm değerlerini, ekosistemi tehdit eden sadece altın ve gümüş madeni işletmeciliği değildir. Yörede şimdiden kurulu bulunan ve kurulacak olan toplam 8 bin megavat kurulu güce ulaşacak olan ithal linyit ile çalışan termik santraller de, top yekün mücadele edilmesi gereken çevre zararlılarıdır. Anayasanın 56. Maddesinde belirtildiği gibi,herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Kazdağları’ndan su içen, hava soluyan, beslenen herkesin bu dağlara borcu vardır. Şimdi bu borcu ödeme zamanıdır. Çok ağır bedeller ödeyerek yurt edindiğimiz bu ülkede; Toprağımız, suyumuz, havamız, ormanlarımız, yasa tanımazların, işbirlikçilerin, taşeronların rant aracı değildir, kirletilemez. Ruhsat bedelleri karşılığı onur kırıcı bir şekilde ipotek altına alınamaz. Kazdağları’na sahip çıkmak, yaşama haklarımıza, yaşam alanlarımıza, aynı zamanda ülkemize sahip çıkmaktır. Yerküre üzerinde, ekolojik yıkıma yol açabilecek hiçbir faaliyete izin verilmemelidir. Büyüme ve kalkınma paradigmaları gözden geçirilmeli, uluslararası tekellerin çıkarını ifade eden sürdürülebilir kalkınma” değil yaşamın sürdürülmesi gözetilmelidir.”
[Kaynak: canakkaleninrehberi.com]
Yorumlar...
Henüz yorum yok...