Çanakkale ve Balıkesir’in 1/100 Binlik Planına Teknik Raporlu İtiraz!

30 Eylül 2014

Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından açıklanan yeni 1/100 binlik plana itiraz için detaylı bir teknik rapor hazırladı. İtiraz dilekçeleri bireysel olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Çanakkale İl Müdürlüğü’ne gönderilecek.

Bakanlıkça onaylanan 1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı; Balıkesir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde 02.09.2014 tarihinde, Çanakkale Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde ise 08.09.2014 tarihinde 30 (otuz) gün süre ile askıya çıkarıldı. Çanakkale’nin geleceğini tehdit ettiği öne sürülen 1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı için, Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi raporda detaylı bir inleme yaptı. Sonunda oluşan teknik rapor ise itiraz dilekçesine dönüştürüldü. Bireysel itirazların 1/100 binlik planda etkili olması bekleniyor.

TEKNİK RAPORDA NELER YER ALIYOR?
Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alanı sınırları kapsamında; Sınırlar, İdari ve bölgesel yapı, Fiziksel ve doğal yapı, Sit ve diğer koruma alanları, hassas alanlar, doğal karakteri korunacak alanlar, Ekonomik yapı,  Sektörel gelişmeler ve istihdam, Demografik ve toplumsal yapı, Kentsel ve kırsal yerleşme alanları ve arazi kullanımı, Altyapı sistemleri, Yeşil ve açık alan kullanımları, Ulaşım sistemleri, Afete maruz ve riskli alanlar, Askeri alanlar, askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri, Planlama alanına yönelik bölgesel ölçekli kamu projeleri ve yatırım kararları, Her tür ve ölçekteki plan, program ve stratejiler, Göller, barajlar, akarsular, taşkın alanları, yeraltı ve yüzeysel su kaynakları ve benzeri hidrolojik, hidrojeolojik alanlar ile  Çevre sorunları ve etkilenen alanlar hakkında kurum ve kuruluşlardan veriler elde edileceğini ve bu veriler kapsamında çeşitli analiz, etüt, araştırmaların yapılacağını belirten Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi, bölgede yapılan toplantılarda, plan hazırlama sürecinde kurum görüşlerinin sağlıklı bir şekilde alınmadığını belirtiyor. Plan açıklama raporunda kurum görüşlerine ilişkin herhangi bir açıklamanın olmadığını belirten teknik raporda ayrıca, “Tüm mekansal kararların belirlendiği bir plan için kurum görüşlerinin eksiksiz ve sağlıklı bir şekilde alınmamış olması, tüm bölge için çok ciddi riskleri de beraberinde getirecektir” ifadeleri yer almakta.

“NÜFUS KIRSAL YAPIDAN UZAKLAŞTIRILIYOR”
1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yer alan 2040 yılı Nüfus Kabulleri bölümünü inceleyen teknik raporda, Balıkesir ve Çanakkale illeri için kırsal yapının büyük ölçüde terk edilerek kentsel bir gelişmeyi öngördüğü vurgulanıyor. Rapor Nüfus Kabulü analizinde; “Planlama bölgesi nüfusu 25 yıllık bir projeksiyon içinde yaklaşık 3 kat attırılmıştır. Bu artışın büyük bölümü de kentsel nüfusta gerçekleşmiştir. Yani onaylanan plan, Balıkesir ve Çanakkale illeri için kırsal yapının büyük ölçüde terk edilerek kentsel bir gelişmeyi öngörmektedir. Önemli tarım ve orman alanlarının bulunduğu bir bölgede, kırsal yapıdan uzaklaşan bu plan kararı önemli soru işaretleri barındırmaktadır. Diğer yandan plan açıklama raporunda, yukarıdaki nüfus kabullerinin hangi yöntemlerle ve hangi gelişmeler ışığında yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Tüm plan kararlarını etkileyen bu kabullerin gerekli bilimsel ve teknik araştırmalar yapılmadan oluşturulması, tüm mekansal kararların da hatalı olmasına yol açacaktır” ifadelerine yer verdi.

“TARIMSAL ÜRETİMDEN VAZGEÇİLECEK, İNŞAATA DAYALI GELİŞİM OLACAK”
1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yer alan gelişme alanlarını inceleyen teknik raporda, “Gelişme alanlarının dağılımına bakıldığında; Balıkesir ve Çanakkale kent merkezlerinde büyük alanlar gelişme alanları olarak belirlenmekle birlikte; merkez yerleşmeler dışındaki gelişme alanlarının büyük oranda kıyı bölgelerinde olduğu görülmektedir. Kıyı bölgelerinde en çok dikkat çeken alanlar, Bozcaada’nın güneyi ile birlikte Çanakkale Boğazının kuzey bölgeleri ile Edremit Körfezinde belirlenen gelişme alanlarıdır. Özellikle Edremit bölgesinde yoğun olarak bulunan zeytinlik alanları ve tarım alanlarının bu şekilde konut alanlarına açılması, nüfusunda kırsal yapıdan kentsel yapıya dönüşeceği öngörüsü ile birlikte düşünüldüğünde; planın kurgusunun tarım alanlarından ve tarımsal üretimden vazgeçilerek, inşaat sektörüne dayalı bir gelişim kurguladığı açıkça görülmektedir. Ayrıca, planla belirlenen kentsel gelişme alanlarından, özellikle Edremit Körfezi ve Çanakkale İl merkezindeki öneri alanın Jeolojik Sakıncalı Alan olduğu tespit edilmiştir” denildi.

“GÖKÇEADA YOĞUN BİR YAPILAŞMA SÜRECİNE GİRECEK!”
Teknik raporda “Turizm Alanları Ve Karma Kullanım Alanları” başlığında, Gökçeada’nın yapılaşma tehdidi ile karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Raporun, 1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Plan incelmesi ise şöyle devam ediyor:

“Gelişme alanları ile birlikte turizm alanları ve karma kullanım alanları (konut ve turizm) da kıyı bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Bu alanların öne çıktığı bölgeler; Gökçeada’nın güneyi, Çanakkale’nin batı kıyıları ve Saros Körfezidir. Özelikle Gökçeada, henüz yapılaşmanın bulunmadığı güney kıyılarındaki çok büyük turizm alanları ile dikkat çekmektedir. Gelişme alanları ile birlikte düşünüldüğünde, tüm kıyıların oldukça yoğun bir yapılaşma sürecine gireceği açıkça görülmektedir.”

“ÜLKE GENELİNDE EŞİNE AZ RASTLANIR”

“Doğal açıdan hassas alanlar (Kaz Dağları), tarım alanları, orman alanları ve sit alanlarının oldukça yoğun olduğu bölge için çok önemli sanayi, enerji ve maden alanları kararları verilmiştir. Bu yaklaşım, plan açıklama raporunda da açıkça belirtilmiştir. Plan açıklama raporunun ilgili bölümünde; planlama bölgesi içinde turizm ile birlikte maden, enerji ve sanayi sektörlerinin dikkate değer, geliştirilmesi hassasiyet arz eden sektörler olduğu belirtilmiştir. Plan genelinde sanayi alanları belirlenmiş olmasının yanında; Bandırma ilçesi sınırlarında önerilen sanayi alanı özel olarak dikkat çekmektedir. Bandırma ilçesinin batısında, çevre yolu ile kıyı kesimi arasında yaklaşık 4800 hektarlık bir sanayi alanı önerilmiş olup, bu büyüklükte bir sanayi alanı ülke genelinde eşine az rastlanır bir durumdur. Bu büyüklükte bir sanayi alanı, sadece Bandırma ilçesini değil, tüm bölgeyi birçok açıdan değiştirebilecek niteliktedir. Başta bölgenin doğal alanları üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler olmak üzere, nüfus baskısı ve ulaşım bağlantıları ile birlikte tüm bölgenin çehresini değiştirecektir. Diğer yandan önerilen sanayi alanı, halihazırda tarımsal üretimin ve sulamanın yapıldığı bir bölgede olup; planın tarımsal üretimi tamamen gözden çıkardığının da en önemli göstergelerinden biridir. Ayrıca önerilen sanayi alanında nasıl bir üretim yapılacağı, ne üretileceği, hammadde ve Pazar bağlantılarının nasıl olacağı gibi soruların cevabının planda verilmemesi planın önemli eksiklerinden biri olarak sayılabilir.”

“ONLARCA TERMİK SANTRALİN ÖNÜ AÇILACAK”

“Mevcut durumda 2 adet termik santralin bulunduğu alanda, onlarca santral daha yapılmasının önünü açan bu karar; Kaz Dağları başta olmak üzere tüm bölgeyi olumsuz etkileyecek, tarım alanlarından yerleşme alanlarına kadar çok büyük çevre sorunlarına yol açacaktır. Diğer yandan, plan genelinde kömüre dayalı termik santrallerin bakanlıkça değerlendirileceği belirtilerek, aslında tüm alanda termik santrallerin yapılabileceği de karar altına alınmıştır. Bu durum planın kendi içinde çeliştiğini göstermekle birlikte, gelecek kararlarını oluşturan planların bu kadar hassas bir konuda böyle esnek kararlar vermesi, planlama ilkeleri, koruma ve kullanma dengesi ile de çelişmektedir.”

“DOĞAL ALANLAR MADENCİLER İÇİN ESNETİLDİ”

“Planın maden alanlarına ilişkin hükümleri oldukça esnek olarak kurgulanmıştır. Hiçbir doğal alan maden açısından sakıncalı ilan edilmeyerek, maden sanayi için yalnızca kurum görüşünü yeterli kılarak tüm planlama alanı madencilik için bir potansiyel olarak belirlenmiştir.”

“KÖPRÜ YAPILAŞMA BASKISI YARATACAK”

“Plana bakıldığında ulaşım açısından en önemli kararın Çanakkale boğaz geçiş köprüsü olduğunu söylemek mümkündür. Uzun yıllardır dönem dönem çeşitli kesimlerce dile getirilen boğaz köprüsü, bu plan ile ilk defa yasal statüye kavuşmuştur. Köprü bağlantısı, yapımı devam etmekte olan İstanbul-İzmir otoyoluna bağlanmakta, kuzeyden de İstanbul’a ulaşıp Marmara Denizinin çevresi bir otoyol ile çevrilmiş olacaktır. Diğer yandan bu büyüklükte bir yol ile birlikte, tüm yol güzergahı ve bağlantı yolları üzerinde ciddi bir yapılaşma baskısı meydana gelecek olup, örneğini İstanbul 2. Boğaz köprüsünde gördüğümüz gibi, gelecekte telafisi imkansız sonuçlar doğuracaktır.”

BOZCAADA VE GÖKÇEADA’NIN GELECEĞİ…

“Plan kapsamında Bozcaada ve Gökçeada için özel hükümler düzenlenmiş, bir anlamda bu iki ada ayrı olarak değerlendirilmiştir. Teknik raporda da bu kapsamda ayrı olarak incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Öncelikle bu iki ada için düzenlenen plan hükümlerine bakıldığında, adaları diğer alanlardan ayıran en önemli kararın adalarda hazırlanması zorunlu tutulan Kentsel Tasarım Rehberi olduğu görülmektedir. Tüm alt ölçekli planları ve uygulamaları yönlendirmek amacı ile hazırlanması zorunlu tutulan Kentsel Tasarım Rehberi ilk bakışta olumlu bir karar olarak gözükse de, kararın uygulanması aşamasında önemli sorunlar barındırmaktadır. Kentsel Tasarım Rehberi hususundaki en önemli sorun, böyle bir rehberin ülkemiz planlama sisteminde yer almamasıdır. Ne İmar Kanununda ne de Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde böyle bir rehber yer almamaktadır. Dolayısıyla bu rehber yasal sistemimiz içinde yer almamakta olup, rehberin hazırlanma şartları, onay merci ve uygulanmasına ilişkin çok ciddi yasal boşluklar bulunmaktadır. Bu karar dışında Bozcaada ve Gökçeada için plan hükümlerinde çok önemli bir husus bulunmamakta olup, plan üzerinde yapılan incelemede ise, plan genelindeki inşaat rantı odaklı yaklaşımın bu adalarda da kendisini hayli baskın olarak gösterdiği görülmektedir. Bozcaada’nın güney kıyıları gelişme konut alanı olarak imara açılmakta iken, tarım alanlarındaki yapılaşma şartları ile tüm tarım alanları bağ evi adı altında ikinci konut yapımına uygun hale getirilmekte olduğu görülmektedir. Bu durum tamamı sit alanı olan ve önemli ölçüde üzüm üretilen adanın tamamen tarımsal üretimden koparılıp turizm ve inşaat sektörüne ve yapılaşmaya teslim edilmesi anlamına gelmektedir. Gökçeada kıyıları ise turizm alanları olarak planlanmış ve neredeyse tamamında hiçbir yapılaşmanın bulunmadığı bu alan turizm amaçlı yapılaşmaya açılmıştır. Diğer yandan Gökçeada’da parsel ölçeğinde olsa dahi ulusal medyada da geniş olarak yer bulan ve mahkeme kararları ile yasallığı ortadan kalkan Bademli Köyündeki otel alanının çok küçük bir leke olarak plana işlenmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu durum bile tek başına planın nasıl rant odaklı olduğunu gözler önüne sermektedir. Son olarak bu iki adadaki inşaat ve yapılaşma temelli yaklaşımla beraber adaların içerisine 1. Derece yollar önerilmiştir. Tamamı sit alanları ile çevrili olan, önemli sosyal ve kültürel değerlere sahip bu iki adanın, gelişme alanları, turizm alanları ve 1. Derece yollar ile inşaat sektörüne teslim edilmesi kabul edilemez bir tutumdur. Bu şekilde gelişmelerin olması halinde adalar tüm tarımsal, sosyal ve kültürel özelliklerini yitirecek ve turizm açısından dahi olumsuz olarak etkileneceklerdir.”

“SONUÇ TARIMDAN UZAK BİR SANAYİ VE YAPILAŞMA SÜRECİ”

“Bandırma ilçesi ve batısının da içine alan kuzey kıyılarını sanayi ve enerji tesislerine teslim ettiği, başta Bozcaada ve Gökçeada olmak üzere tüm kıyıları konut ve turizm alanları adı altında imara açarak yapılaşmayı öngördüğü söylenebilir. Planda önerilen kentsel gelişme alanları, turizm, sanayi alanları, enerji üretim tesisleri, maden sahaları..vb yönelik önerilen alanların ve geliştirilen plan hükümleri; Planın ana amacı olan ve plan hükümleri/amaç bölümünde yer alan ‘Ekolojik dengeyi bozacak müdahalelerin engellenmesi, kültürel ve doğal değerlerin korunmasını sağlayacak biçimde sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal gelişmenin yönlendirilmesi’ ifadesi ile çelişmektedir.
Plan Açıklama Raporu 3.4.8. NÜFUS VE MEKÂNSAL KULLANIMLARA YÖNELİK HEDEFLER’de yer alan ‘Plan kapsamında 2040 yılı nüfus projeksiyonları doğrultusunda geliştirilmesi gereken yerleşimlerle ilgili mekânsal öngörülerde çeşitli mekânsal gelişmeyi belirleyici (doğal, yapay ve yasal eşikler) unsurlar dikkate alınarak gelişme kararları üretilecektir’ ifadesine aykırı olduğu görülmektedir.
Plan Açıklama Raporu 6.2. YÖNTEM bölümünde; ‘Sürdürülebilirlik esas alınarak genel planlama yaklaşımına uygun, Çevresel değerlere duyarlı, Uygulanabilirliği mümkün, sorgulanabilir, geliştirilebilir bir planlama yaklaşımı vb. unsurlar dikkate alınmıştır.’ denmekte olup söz konusu planın bu yaklaşım ve yönteme aykırı kararlar içerdiği görülmektedir ve alt ölçekli planlama süreçlerinde uygulanabilirliği kesinlikle tartışma konusu olacaktır”

İtiraz dilekçesine şuradan ulaşabilirsiniz: İtiraz Dilekçesi

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir