Çanakkale Ruhu, 101. Yılını Böyle Geride Bıraktı…
Çanakkale Deniz Zaferi Kutlamaları Cumhuriyet Meydanı’ndaki Törenle Başladı
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümünü törenleri Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenklerin konulmasıyla başladı. Törende, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Vali Hamza Erkal, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Serdar Ahmet Gündoğdu, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Barbaros Fırkateyni’nden 21 pare top atışının da yapıldığı tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla son buldu.
Şehitlerimizi Minnetle Andık…
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümünde 18 Mart Stadı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla ilk tören gerçekleştirildi.
Vali Hamza Erkal, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Serdar Ahmet Gündoğdu ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın, 1994 yılında Çanakkale şehrine verilen ve üzerinde ‘Çanakkale geçilmez’ yazan altın madalyayı Türk bayrağına takması ile başlayan tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti.
Çanakkale şiirinin okunması esnasında, sahada yap-boz şeklinde hazırlanan Türkiye haritası üzerinde “Biz birlikte Türkiye’yiz” yazısı yazıldı. Yap-bozun son parçası olan ‘Çanakkale’ bölümünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yerleştirdi.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü töreninde konuşan Vali Hamza Erkal, “18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü nedeniyle düzenlenen törenimizde sizleri ağırlamaktan onur duyuyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. Anaların, dönemeyecek evlatlarının ardından ağıtlar yaktığı, türkülerde askerlerin ölmeden mezara konduğu, tepelerinde “Dur Yolcu” yazısının okunduğu Çanakkale’ye hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başlayan Vali Hamza Erkal, “Bugün, bir devrin battığı topraklarda kazandığımız büyük zaferin yıldönümünü bizimle birlikte kutlamanız, bu tarifsiz havayı bizlerle solumanızdan onur duyuyoruz.
Bu topraklardan gençlerimize her daim bir çağrı vardır. Sessiz fakat güçlü ve derinlerden gelen bir davet vardır. Yüzbinlerce şehidin kanının döküldüğü bu topraklar ‘Vatan’ sözcüğünün eş anlamlısıdır. Özveri ve kardeşlik kelimesinin karşılığıdır. Herkes bilir ki bu mücadele, birlik ve dirliğin manasıdır. Çanakkale, Türkiye Cumhuriyetinin önsözünün yazıldığı yerdir. Burası önsöz, sonsöz ve en güzel sözdür.
Bütün mazlum ve mağdur coğrafyaları işgal edip nice katliamlara sebep olanlar 101 yıl önce Osmanlı’nın son bakiyesi bu aziz vatanın başına üşüşmüşlerdi. Var olma kaygısı kelimenin tek anlamıyla kaderimiz idi. Bu durum karşısında varı yoğu ne varsa hepsini ortaya koyan Anadolu bütün dünyaya ya var olacağını ispat edecek ya da yok olup gidecekti. Analar son canlarını; Sarıkamış’ta, Yemen’de, Trablusgarp’ta vatana kurban verdikleri canlarından geriye kalan son kuzularını da, kınalayıp Çanakkale’ye uğurladılar. Neredeyse her haneden en az bir kişi, vatanı kurtarmadan geri dönmemek üzere ant içerek Çanakkale’ye sel gibi akmaya başladılar. Çünkü gelinen bu noktada millet için Çanakkale demek üzerine iman ettiği, yemin ettiği, ahdettiği ne kadar kutsalı varsa o demekti. Bu millet için Çanakkale sıradan bir toprak parçası değildi artık. Uğrunda seve seve can verdiği imandı, yoluna başını koyduğu Kur’an’dı, onu sevmeyi iman kabul ettiği vatandı. Çanakkale; yaşama sebebi bellediği şerefi ve namusu, hiçbir zaman çiğnetmediği izzeti ve onuruydu.
Bedir’den Kosova’ya, Hendek’ten Niğbolu’ya; Yemen’den Viyana’ya, Orta Asya’dan Endülüs’e son neferinin başını vermeden yere düşürmediği sancağı, her seferinde alkanıyla boyadığı bayrağıydı. Çanakkale; yeryüzünün bütün mazlum coğrafyalarının, insanlığın emanetini üzerine almış bir ümmetin dünya düşse de asla düşmemesi gereken son kalesiydi. Bu şuur, bu iman, bu cehd ve gayretle yediden yetmiş yediye bir millet kıyama dikildi. Dünya tarihinin ender gördüğü savaşlardan biri olarak tarihe geçen Çanakkale savaşı bir kez daha imanın zaferi ile neticelendi.
Çünkü: “Ol vakitler gaziler az idi, öz idi, itikatları muhkem idi. Allah Teâlâ itikatları cihetinden onlara Nusret verdi.” Çanakkale’ye gelip boğaza bakın. Nusret Gemisi oradadır. O boğazdan zalimlik, mağrurluk bir yana, ölüm dahi geçemez. Çünkü Çanakkale Geçilmez, Çanakkale’den vazgeçilmez.
Çanakkale sizi bekliyor. Çanakkale’den adeta bir ses yükselerek der ki “Ayrılık tohumu bu toprakta tutmaz, nifak filiz vermez, düşmanlık boy vermez.” Ve anlarız ki zaman şimdi ve daima ÇANAKKALE ZAMANIDIR.
İşte asker abisinin üzerine kapanıp kendi canını siper eden Uzman Çavuş İsmail Ertem en güzel örnek. Oda bugün aramızda ve surda teröristlerle kahramanca savaşan özel harekat polislerimizden bir kaçı davetlimiz olarak buradalar. Vatan bu kahramanlar sayesinde hep payidar olacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Şehitlerimizin anısına sahip çıkmak adına, Çanakkale’mize yaptığınız hizmetlerden, ortaya koyduğunuz muazzam eserlerden ve yapılan çalışmalardan dolayı zatı devletlerine şükranlarımı arz ediyor, bu kutlu günümüzde ilimizi onurlandırmanızdan dolayı, Çanakkaleliler adına teşekkürlerimi sunuyorum. Teşrifleriyle bizi onurlandıran Sayın Meclis başkanımıza Başbakan Vekilimize bakan ve milletvekillerimize ve bütün değerli konuklarımıza şükranlarımı sunuyor. 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 101. Yıldönümü vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimize ve gazilerimize Allahtan rahmet diliyor. Ruhları Şad olsun.” dedi.
Çanakkale’de destan yazan şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle, şükranla yâd ettiğini belirterek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da “Aynı şekilde, binlerce kilometre öteden gelip, burada hayatlarını kaybeden, o günden beri topraklarımızda misafir ettiğimiz diğer ülke askerlerini de tazimle anıyorum” dedi.
“ÇANAKKALE SAVAŞLARININ GERÇEKLEŞTİĞİ MEKÂNLARI GÖRMEYEN HİÇBİR EVLADIMIZ KALMAMALI”
“Çanakkale Savaşlarını, ‘Bugünümüzü kurtaran, maziye kahramanlığını ve büyüklüğünü iade eden, bu toprakları bize sonsuz vatan yapan’ bir mücadele olarak tanımlayan Gazi Mustafa Kemal’i de rahmetle yâd ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Gazi’nin, ‘Tarihlerini bilmeyen milletler başka milletlerin avı olurlar’ sözünün en müşahhas tezahürü Çanakkale’dir. Çanakkale Zaferini bilmeyenler, bu savaşın nerede, hangi şartlarda, hangi fedakârlıkla yapıldığını anlamayanlar, bugün yaşadıklarımızın manasını da kavrayamazlar. Bunun için ülkemizde Çanakkale Savaşlarının gerçekleştiği mekânları görmeyen, o havayı teneffüs etmeyen hiçbir evladımız kalmamalıdır. Bugün ortaokuldan liseye, liseden üniversiteye geçişte sınavlar var değil mi? İşte ben, Çanakkale’nin ziyaret edilmesini ve burada verilen mücadelenin tarihî öneminin hıfzedilmesini de aynı düzeyde önemli bir hadise olarak görüyorum.”
“ÇANAKKALE BOĞAZI, ÇANAKKALE 1915 KÖPRÜSÜ İLE İNŞALLAH CUMHURİYETİN 100. YILINA GEÇECEK”
Törende Çanakkale Destanı şiirini okuyan öğrenciyi tebrik eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İşte bu destanı inanıyorum ki bu nesil de aynı şekilde yazacaktır” diye ekledi. Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı ile diğer ilgili tüm kurumlardan bunu öncelikli bir mesele olarak görmelerini isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Çanakkale Geçilmez Destanı ile düşmana dur diyen Çanakkale Boğazı, Çanakkale 1915 Köprüsü ile inşallah Cumhuriyetin 100. yılına geçecek” diyerek, Çanakkale Boğazı üzerinde yapılacak olan köprünün 2023 yılına yetiştirilmesi temennisinde bulundu.
“Çanakkale’nin anlamını öğretemediğimiz, bu mücadelenin geçmişimiz, bugünümüz ve geleceğimiz için ifade ettiği manayı zihnine ve gönlüne nakşedemediğimiz her evladımızın vebali, bu işin sorumlularının üzerindedir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, özellikle son 3 yıldır yaşanan hadiselerin, Çanakkale’deki mücadelenin mesajını çok daha önemli hale getirdiğini dile getirdi ve ekledi: “Kardeşlerim biz şehitlerin nesliyiz. Biz şehitlerin kanlarıyla suladığı bu topraklarda yetişmişiz. Şehadet bizim için korkulacak bir makam değil, ulaşılması gereken bir makamdır.”
“101 YIL ÖNCE TARİHE GÖMÜLMEK İSTENEN BİR MİLLET, ÇANAKKALE’DE ŞAHLANIŞ DESTANI YAZDI”
“Bundan 101 yıl önce, tarihe gömülmek istenen, Balkan faciasının utancıyla şaşkınlık içinde olan bir millet, Çanakkale’de yeni bir dirilişin, yeni bir şahlanışın destanını yazmıştır” sözlerine yer veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale’de verilen mesajın, sadece milletimize değil, tüm dünyaya da hitap ettiğini ifade etti ve şunları kaydetti:
“Dönemin tüm savaş yöntemlerinin, denizde, karada, havada en üst düzeyde kullanıldığı Çanakkale Muharebeleri, asıl gücün teknoloji değil, inanç olduğunu dünyaya bir kez daha göstermiştir. Yahya Çavuş, bunun ispatıdır, Seyit Onbaşı bunun ispatıdır. Ama gözü olup da bunu göremeyenler var. Bunlar bizi aldatmasın, biz aynı şekilde yürüyeceğiz. Onun için de Yahya Kemal ne diyor: ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi! / Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi! / Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın, / Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın!’ İşte onlar böyle yürüdüler, böyle yürüyerek Çanakkale kurtuluş destanını yazdı. Çanakkale hem istiklal, hem istikbal mücadelemiz oldu.”
“ÇANAKKALE, GÖZÜ VE GÖNLÜ TÜRKİYE’YE KİLİTLENMİŞ MİLYONLARCA MAZLUM İÇİN UMUDUN ADI OLDU”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatanını ve hürriyetini canı pahasına korumaya kararlı bir millet karşısında durabilecek hiçbir kuvvetin olamayacağını vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu yönüyle Çanakkale, gözü ve gönlü Türkiye’ye kilitlenmiş milyonlarca mazlum için de umudun adı olmuştur. Ama Çanakkale’de Muş’tan gelen de vardı, Bitlis’ten gelen de vardı, Van’dan gelen de vardı. Anadolu’nun dört bir yanından olduğu gibi ta Üsküp’ten gelen de vardı, Bosna’dan gelen de vardı. Onun için o bir varoluş mücadelesiydi. Pek çok sömürge ülkesi, Çanakkale’den ve daha sonra Kurtuluş Savaşımızdan aldıkları cesaretle, ilhamla bağımsızlıklarına giden yola girmişlerdir. Çünkü buraya gelenler Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, onlar bile soruyorlardı; ‘Biz buraya niye geldik, o kadar uzun mesafelerden biz buraya niye geldik?’ diye soruyorlardı. Öbür tarafta Senegal’den aldatılmış buraya getirilen o Müslüman kardeşlerimiz burada ezan seslerini duyunca, ‘Biz nereye geldik?’ deyip silahlarını ters döndürüp saf değiştirerek gerçek yerlerine döndüler. Bu destan böyle bir destan; ‘Ben Müslüman kardeşime nasıl silah çekerim?’ dediler. Ama bugün ne oldu? Bugün, şimdi acaba 6-7-8 Ekim tarihlerinde benim Kürt kardeşimi sokağa dökenler, Kürt’ü Kürt kardeşime öldürtenler kimler? Acaba şu anda benim Mehmetçiğimin karşısına çıkanlar kimler? Benim polisimin karşısına dikilenler kimler? Peki, bunlara alkış tutanlar kimler, bunları övenler kimler, bunlara destek verenler kimler? Millet olmak kolay değil, ama unutmayın gençler illet olmak kolay.”
“BU MİLLET GÜÇLÜDÜR; BİZ BİR ÖLÜR, BİN DİRİLİRİZ”
İçinde bulunduğumuz bölgenin bugün de tarihî bir yol ayrımında olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
“ Bu önemli süreçte gözler bir kez daha Türkiye’ye yönelmiş, ümitler bir kez daha bize bağlanmıştır. Karşımızdaki zorluklar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele etmek ve başarıya ulaşmak, millet olarak bizim en önemli vasfımızdır. Gençler sakın umudunuzu yitirmeyin. Allah’ın izniyle bu millet güçlüdür; biz bir ölür, bin diriliriz, bunu böyle biliniz” şeklinde konuştu. Dün Çanakkale önlerine en modern gemileri, topları, uçakları, en donanımlı ve eğitimli askerleriyle gelenlerin hiç ummadıkları bir mağlubiyetle karşılaştıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dönemin en ağır maliyetli askerî harekâtının Çanakkale’de bir karış toprağın elde edilemediği bir büyük hezimete dönüştüğünü belirtti. Çanakkale’ye gelenlerin tek hedefinin İstanbul olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “İstanbul’u biz feda edebilir miydik, İstanbul’u verebilir miydik? Onun için de ‘geçilmez’ denilen yer neresiydi? Çanakkale’ydi ve geçemediler Çanakkale’yi. İstanbul’un üzerinde çok hevesi olanlar var ama hepsinin hevesleri kursaklarında kaldı. Bugün de içeride ve dışarıda milletimizi köşeye sıkıştırmak için her türlü oyunu oynayanları hiç şüpheniz olmasın aynı akıbet bekliyor. Şehitlerimiz var, 300’ü aşkın şehit verdik. Ama gördüğünüz gibi şu anda bütün operasyonlarda 2000’i aşkın da… Evet kendileri bu noktada kaybolup gittiler. Bölgemizde bu coğrafyayı tanımayanlar için çok kolay ve basit gibi gözüken işler bir anda içinden çıkılamayan dev krizlere dönüşebilir. Yaşanan krizlerin insani ve ekonomik maliyetleri asla bölgemizle de sınırlı kalmamıştır, kalmayacaktır.”
“2023 HEDEFLERİMİZE SIKI SIKIYA SARILMALIYIZ”
“Çanakkale Savaşı’nın o dönemde nasıl çok önemli sonuçlara yol açtığını tarih kitaplarından biliyoruz gençler. Şu dönemde bölgemizde yaşananların da kimler için ne tür tarihî değişimlere vesile olacağını inşallah hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
“Bu süreçte bize düşen 2023 hedeflerimize sıkı sıkıya sarılmaktır. Unutmayın, ‘zor oyunu bozar’ diye bir atasözümüz var. Bölgemizde ve üzerimizde oynanan oyunları bozacak olan en büyük kozumuz, en önemli enstrümanımız 2023 hedeflerimizdir” dedi.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu rotadan sapılmadığı ve projelerden taviz verilmediği sürece ülke ve millet olarak yeni bir destanın yazılmasına kimsenin engel olamayacağının altını çizdi ve şunları söyledi: “Yeter ki millet olarak birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı güçlü şekilde muhafaza edebilelim. İşte bayrağımızın önünde evet 81 ilden oraya yerleştirilmiş puzzlelarla bir Türkiye haritası yerleştirildi. Üzerinde de ne yazıyor? ‘Birlikte Türkiye’yiz.’ Evet, birlikte Türkiye olmaya devam edeceğiz. Yeter ki rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızın indirilmesine, şehadetleri dinin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına asla izin vermeyelim. Yeter ki vatanımızı bölmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakalım. Yeter ki devletimizi yaşatalım, büyütelim, güçlendirelim, müreffeh hale getirelim. Kardeşlerim; ilkelerimizden taviz vermeyelim. Dün Çanakkale geçilmez diyerek üzerimizde oynanan oyunları bozmuş ‘Ya istiklal, ya ölüm’ diyerek kararlılığımızı ortaya koymuştuk. Bugün de yeni Türkiye’yi işte bu sütunlar üzerine inşa edecek, yükseltecek 21. yüzyılın büyük ve güçlü ülkesi haline getireceğiz.”
“TERÖRE TESLİM OLANLAR VAR”
Bu milletin karşısına mertçe çıkan kim olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun yılmayacağına, korkmayacağına ve mücadeleden kaçmayacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
“Ama terör denen ve karşımıza en alçak, en sinsi, en ahlaksız, en insanlık dışı yöntemlerle çıkan musibet işimizi gerçekten zorlaştırıyor” dedi ve konuşmasına şöyle devam etti: “İşte son örneğini geçtiğimiz Pazar günü Ankara’da Kızılay Meydanı’nda yapılan bombalı saldırıyla yaşadık. Masum insanların arasına giren bir bombalı araç, 35 vatandaşımızın hayatına mal oldu, çok sayıda vatandaşımızın yaralanmasına sebebiyet verdi. Terör örgütlerinin maşa olarak kullandıkları, rahmetli Cengiz Aytmatov’dan ilham alarak ‘mankurt’ olarak nitelendirdiğim bu aşağılık varlıkların hainlikleri karşısında öfkeye kapılmamak mümkün değil. Dikkat ediniz, bölgemizde ve ülkemizde faaliyet gösteren ne kadar terör örgütü varsa hepsi de Türkiye’ye karşı birleşti. Buna karşılık başta Batı ülkeleri olmak üzere pek çok devlet hâlâ bu örgütler karşısında ilkeli bir tavır ortaya koyamıyor. Belçika’da, Brüksel’de bugün toplantı var. Toplantının yapıldığı binanın hemen arkasında, bölücü terör örgütü PKK’yı terör örgütü olarak ilan eden Avrupa Birliği’nin bir tanesi olan Belçika, orada kalkıp onların paçavrasını dalgalandırmak suretiyle çadır kurmalarına izin verebiliyor. Bunlar dürüst değil, bunlar samimi değil, bunlar ikircikli davranıyorlar. Bugün bayrağı indirmişler, oradaki posterleri kaldırmışlar. Kimi aldatıyorsunuz; dürüst olun dürüst, samimi olun. Karşınızda aldanacak bir Türkiye yok, bir Türk milleti yok, bunu biliniz. Bunun adı teröre teslim olmaktır, bunlar teröre teslim oldular.”
“BESLEDİĞİNİZ O YILAN HER AN SİZİ DE SOKABİLİR”
Ankara’da patlayan bombanın, bölücü terör örgütü yandaşlarına şov yapma imkânının sağlandığı Brüksel’de veya Avrupa’nın herhangi bir şehrinde patlamaması için hiçbir sebebin olmadığını bildiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu açık gerçeğe rağmen Avrupa ülkelerinin hâlâ aymazlık içinde hareket ediyor olmaları, mayın tarlasında dans etmek gibidir. Ayağınızın ne zaman mayına basacağını asla bilemezsiniz, ama bunun kaçınılmaz bir son olduğu da açıkça ortadadır” eleştirisinde bulundu. Terör örgütlerine doğrudan veya dolaylı kucak açan veya destek veren ülkelere seslenen Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Koynunuzda yılan besliyorsunuz, beslediğiniz o yılan her an sizi de sokabilir. Türkiye’de patlayan bombaları televizyon ekranlarından seyretmek size bir şeyler ifade ediyor olmayabilir; aynı bombalar sizin şehirlerinizde patlamaya başladığında bizim ne hissettiğimizi mutlaka anlayacaksınız. Ama o zaman her şey için çok geç olacak. Kendi ülkenizi hedef aldığında asla tahammül edemeyeceğiniz, izin vermeyeceğiniz faaliyetleri sırf Türkiye’ye yönelik oldukları için desteklemekten vazgeçin. Ülkenizde bir bombalı saldırı olduğunda ve sizin bir milletvekiliniz o intihar eylemcisinin taziyesine gittiğinde ona karşı neler yapabileceğinizi çok iyi biliyorum. Aynı şekilde ülkenizde akademisyen, gazeteci, sivil toplum temsilcisi sıfatı taşıyanların ülkenizin birliğine, bütünlüğüne yönelik eylem yapan terör örgütüne destek verdiğinde sizin tavrınızın ne olacağını da gayet iyi kestirebiliriz. Şundan emin olunuz: Türkiye bugüne kadar benzer bir tehdide maruz kalan veya kalacak olan Batılı ülkelerden çok daha demokrat, çok daha hoşgörülü, çok daha hukuk devleti ilkelerine uygun bir terörle mücadele pratiği ortaya koyuyor. Biz bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.”
Avrupa ülkelerinden biraz empati yapmalarını beklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki terörle mücadele yöntemlerinin, benzer durumlarda, Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da yapılan ve yapılacak olan uygulamalardan çok daha insaflı, temel hak ve özgürlüklere çok daha uygun olduğunu söyledi.
“BİZİM TARİHİMİZDE KATLİAM YOK”
“Biz ne yaptığımızı, nasıl bir mücadele verdiğimizi, kimlere karşı mücadele ettiğimizi gayet iyi biliyoruz” ifadelerine yer veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, değerlendirmelerini şu cümlelerle sürdürdü: “Avrupa Birliği’nin, diğer uluslararası kurumların ve ülkelerin eleştirilerine bakarken de gerçekten adilse kulak veririz, değilse kusura bakmasınlar. Söz konusu ülkemizin ve milletimizin bekası olduğunda, hiç kimse kusura bakmasın yapılması gerekeni yaparız. Bizim tarihimizde kıyım yoktur, bizim tarihimizde katliam yoktur, insanların ve toplumların iliğini sömürme anlayışı hiç yoktur. Dolayısıyla bizim terörle mücadelemizin de bir ahlakı, bir ölçüsü, bir meşruiyeti vardır. Birileri bizi zorladığı, birileri bizden talep ettiği için değil, zaten kendi kültürümüzde var olduğu için bu şekilde davranıyoruz, davranmayı da sürdüreceğiz. Türkiye 3 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yaparken bir avuç mülteciye yer bulamayıp Avrupa’nın ortasında bu mazlumları utanç verici şartlara mahkûm edenler önce dönüp kendilerine baksınlar. Bizler Çanakkale’deki kahramanların evlatları olarak onların şanına, şerefine mücadelesine gölge düşürecek en küçük bir yanlışın içinde olmayız. Şehitlerimizin ruhlarını muazzep etmedik, etmeyeceğiz.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını, bu toprakları vatan kılanları rahmet ve minnetle yâd ettiğini belirterek ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. Yılı Töreni’nde emeği geçenleri tebrik ederek tamamladı.
Törenlerde Ülgür Gökhan’a Protesto
Her yıl düzenlenen 18 Mart törenlerinde yaptığı konuşmalarla olay yaratan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan bu yıl düzenlenen törenlerde ıslıklandı. Konuşmasına başladığı esnada önce TRT’nin sansürüne maruz kalan Ülgür Gökhan’ı tribünleri dolduran kalabalıklar birden bire bağırmaya ve ıslıklamaya başladı. Ülgür Gökhan’ın konuşması boyunca ıslık ve protesto sesleri devam etti. TRT’nin sansürüne takılan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın sık sık alkışlarla kesilen konuşması ise şöyle;
“Sayın Cumhurbaşkanım,
Sayın Başbakanım, Sayın Bakanlarım, Sayın Valim, Sayın Milletvekillerim, Sayın Komutanlarım, ülkemizin dört bir tarafından gelen değerli konuklar, Sevgili Çanakkaleliler,Muhteşem bir kahramanlığın 101. Yıldönümündeyiz.
Yüz milletle yüz yüze ilk dövüştüğümüz yerdeyiz.
Kefenleri vatan, tabutları cihan olanların diyarındayız.
Şehitleri toprakta değil, göklerde bulunanların memleketine, “Özgürlüklerin ve Barışın Kenti Çanakkale’ye Çanakkaleliler adına hoş geldiniz diyor, saygılar sunuyorum.
***
Değerli Konuklar,
Biz Çanakkaleliler, her sabah karşı yarımadaya bakarak uyanırız.
Yeni bir güne, şehitlerimizin huzurunda başlarız.
Biliriz ki, şehitlerimizle aynı semanın altındayız.
Biliriz ki, şehitlerimizle aynı yıldızların altında uyuruz.
Bu yakadan o yakaya baktığımızda iki yakamızı biraraya getirenleri görürüz.
Ve dünle bugün arasında bir mukayese yaparız.
***
Hatırlarız ki 101 yıl önce burada gençler ölüyordu.
Ama görüyoruz ki 101 yıl sonra bugün de maalesef gençler ölüyor.101 yıl önce, Çanakkale’nin topraklarında, neredeyse çocuk yaştakiler vuruluyordu.
101 yıl sonra Çanakkale denizlerinde, Suriyeli çocukların ölü bedenleri sahile vuruyor.101 yıl önce Aynalı Çarşı’yı söylerken “Ana ben gidiyom” diyen evlatlar vardı.
Şimdiyse giden evlatlarının tabutlarına sarılıp ağlayan analar var.Bir zamanlar çocuklar vardı, cepheden babasını gözleyen.
Şimdi babalar var, tabutlara koyup çocuklarını gömen.
***
Sayın Cumhurbaşkanım;
Bu küçük yarımadada 101 yıl önce “Büyük Adamlar” vardı. Bir ruh vardı.
Biz ona ÇANAKKALE RUHU diyoruz.
Bugün tek bir şeye ihtiyacımız vardır. O da Çanakkale Ruhuna sahip olmaktır. O ruha sımsıkı tutunmaktır.
Çünkü Çanakkale Ruhu, karanlığa yakılmış bir meşale, kara bahtımıza tutulmuş bir ışıktır.
Yolunu kaybedenlere yol haritası, yönünü kaybedenlere kutup yıldızıdır.Çocukken masallar uyuyana, büyükken uyanana kadarmış.
Uyursa milletler; ya ölür, ya da köle olarak uyanırmış.
Çanakkale Ruhu, uyutan masallardan uyandıran bir destandır.
***
Kıymetli Konuklar,
Çanakkale ruhu KARDEŞLİKTİR.
Ve Çanakkale Ruhu’nun öğrettiği kardeşliği özlüyoruz. Aksi takdirde ölüyoruz.Toprağın altında koyun koyuna yatanlar kadar toprağın üstünde de yanyana olalım.
Siperde birlikte türkü söyleyenler gibi bizde kardeşlik türküleri söyleyelim.
Ölüme giderken birlikte olanlar gibi, biz de yaşarken birlik olalım.
Kimin nereden geldiğine, ne düşündüğüne, neye inandığına bakmadan birbirimize onlar gibi sarılalım.Bir Türkiye hayali kuruyorum.
Türkü Kürdü, Alevisi Sünnisi, Lazı Çerkezi bir uçtan bir uca aynı halayda, aynı horonda, aynı semahta.
Sağı solu, Ali’si Fırat’ı, Alevisi Sünnisi yok.
Çünkü vatan için birlik ve dirlikten başka yol yok.Mehmet Akif’in de dediği gibi
“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez
Toplu çarptıkça yürekler onu top sindiremez.”
***
Değerli Misafirler,
Çanakkale Ruhu HOŞGÖRÜDÜR.
Çanakkale; insanlığı öldürmeye gelenlere insanlık dersinin verildiği yerdir.
Çanakkale kahramanları; alnı açık, gönlü açık, sofrası açık yiğitlerdir.Bu topraklarda bir zamanlar yaralı düşmanı kucağına alanlar vardı. Siperde dini bayramını kutlamak isteyen Anzac askerlerine ateş açmayanlar vardı. Üstüne bir de hediye yollayan komutanlar vardı.
Ve düşmanın hastane gemisi geldiğinde, ateş etmeyi bırakanlar vardı.
Hatta düşmanın annesine saygıyla seslenen Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Keşke öyle hoşgörülü ve saygılı olabilsek.
Tıpkı 101 yıl önceki gibi centilmenliğin anıtlaştığı destanları yeniden yazabilsek.Çanakkale Ruhu’ndaki hoşgörüyü yaşatalım.
Bugün de siyasi düşüncesi ne olursa olsun, söylediğine katılmasak da söyleme hakkını savunabilelim.
Kökeni ne olursa olsun, atalarımız gibi yaradılanı, yaradandan ötürü hoşgörelim.
Tarafı ne olursa olsun, ne olursan ol gel diyelim.
İşte Çanakkale ruhunun öğrettiği budur.
Çanakkale Savaşı, Bülent Ecevit’in de dediği gibi
“Saygı üreten bir savaş
Yaklaştıkça birbirine karşılıklı siperler
Gönüller de yakınlaştı.
Düştükçe vuruşanlar toprağa
Dostlar gibi kaynaştı.”
***
Saygıdeğer Konuklar
Çanakkale Ruhu bize neyi anlatır biliyor musunuz? MÜCADELEYİ anlatır.
Evet. Çanakkale Ruhu, Mücadele Ruhudur.Bizlerde onlar gibi vatanımız için mücadeleci olalım.
Onlar, malında cömert, teninde cömert, canında cömert insanlardı. Onlar gibi namusu koruyalım.
Daha büyümeden asker edilen, tüfek kundağı başına yastık edilen yiğitler gibi özgürlük için direnelim.
İstiklali için istikbalini yakan 15’liler gibi
265 kiloyu değil aslında insanlığın şerefini şaha kaldıran Koca Seyit gibi mücadele edelim.
***
Saygıdeğer Misafirler,
Çanakkale Ruhu VATAN SEVGİSİ demektir.O sevgi; eşini çocuğunu bırakıp koşan babanın sevgisidir.
Yavrusunu kınalayan ananın sevgisidir.
O sevgi; İstanbul’da saçını kestirip satan ve parasını cepheye gönderenlerin sevgisidir.
Vatan uğruna cephede ölen, bin melek kanadıyla göğe çekilenlerin sevgisidir.
“İngiliz’e, Avusturalyalı’ya, Fransız’a mezarsan bize vatansın Çanakkale” diyenlerin sevgisidir.101 yıl sonra da bugün;
Kanların döküldüğü bu toprağa, ter dökmenin vaktidir.
Vakit, çalışarak omuzlarımızda yükselteceğimiz bir vatanın vaktidir.
Bu ülkeyi çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapmanın vaktidir.
İçimizdeki Vatan sevgisini ona hizmetle gösterme vaktidir.Mehmet Akif’in dediği gibi;
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır.
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
***
Mukaddes davanın, Muakaddes evlatları.
Son olarak Çanakkale Ruhu, UMUT ve İNANÇ harmanıdır.
Ve Çanakkale, güneşin Batı’dan da doğabileceğinin ispatıdır.Düşünsenize;
Umut olmasaydı Mustafa Kemal “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” der miydi?
Ve inancı olmasaydı, Mehmetçik ölüme gider miydi?
Umut olmasa ne işi vardı Karanlık limanda Nusrat’ın?
İnançla mücadele etmeseydi anılır mıydı adı 57. Alay’ın ?O halde bizde bugün 101 yılın mirası olan umudu ve inancı koruyalım.
Umudun olduğu yerde yaşam devam eder unutmayalım.
Bacaklarımızla değil Çanakkale kahramanları gibi inancımızla koşalım.Çünkü Umut Çanakkale’deki gibi korkuyu yener. Çünkü Çanakkale’deki gibi yok etmeyi düşünenler bir gün yok olur gider.
Çünkü hiçbir zulüm abad olmaz, elbet kış birgün biter.
Ve her büyük iş, büyük bir inançtan çıkar.
O halde Atatürk’ün dediği gibi
“Zafer, zafer benimdir diyebilenindir.”
***
Aziz Kahramanların torunları
Mübarek ataların evlatları,Sözlerimi bitiriyor ve diyorum ki;
Biz bir neslin ekmeğini yiyenleriz.
İstikbalin kan ile ödendiği yerdeyiz.
“Dedemiz koynunda yattıkça bu toprak bizimdir” diyenleriz.
101 Yıl değil, 1001 yıl geçse de bu topraklarda ÇANAKKALE RUHUNU Diri Tutarız.
kardeşlik ve azimden asla vazgeçmeyiz.Sayın Cumhurbaşkanım, Saygıdeğer Misafirler,
18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 101. Yılı anma konuşmama son verirken;
Barışın ve özgürlüklerin kenti Çanakkale’yi teşrifleriyle onurlandıran başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Bakanlarımıza, Milletvekillerimize, komutanlarımıza ve tüm konuklarımıza Çanakkale halkı adına şükranlarımı sunuyorum.Bizlere bağımsız, demokratik, laik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta Mustafa
Kemal ve dava arkadaşları olmak üzere Cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle,
ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugünde hiç düşünmeden canını veren Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin ve Emniyet Teşkilatımızın tüm şehitlerini, terör olaylarında
yitirdiğimiz tüm sivil vatandaşlarımızı rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları
önünde saygıyla eğiliyorum.Bu duygularla; bir hilal uğruna batan güneşleri, vatan için toprağa düşenleri ve dönmeyi
düşünmeyenleri minnetle ve şükranla anıyorum.
Arıburnunda düşene, Conkbayırında dövüşene bin selam olsun.
Selam Olsun Şanlı Çanakkale Gazilerine
Selam olsun şehadete yürüyenlere
Selam olsun, Mustafa Kemal’e”
Merkezde Bulunan Tören Resmi Geçitle Son Buldu
Yapılan konuşmaların ardından Genel Kurmay Başkanlığı Mehteran Bölüğü gösterisi ve resmi geçitle 18 Mart Stadındaki tören son buldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfekçi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Adalet ve Kalkınma Partisi Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, CHP Çanakkale Milletvekilleri Muharrem Erkek, Bülent Öz ve çok sayda davetli katıldı.
Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale Valiliğini Ziyaret Etti
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101.yıldönümünü törenlerine katılmak üzere Çanakkale’ye gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çanakkale Valiliğini ziyaret etti. 18 Mart Stadı’ndaki törenlerden sonra Çanakkale Valiliğine gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vali Hamza Erkal ve Vali Yardımcıları tarafından karşılandı. Tören Mangasını selamlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Valilik ziyaretçi defterini imzalayarak bir süre Valilikte kaldıktan sonra Şehitler Abidesindeki törenlere katılmak üzere Gelibolu Yarımadasına geçti.
Şehitler Abidesi’nde ki Tören
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü nedeniyle Çanakkale Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törende, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Vali Hamza Erkal tarafından çelenk sunuldu.
Saygı duruşu ve saygı atışının yapıldığının törende, İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra günün anlam ve önemine ilişkin Tuğgeneral İsmail Gürgen ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından konuşma yapıldı.
Yapılan konuşmaların ardından donanma birliklerinin geçit töreni, Türk Yıldızları’nın, terörle mücadelede şehit düşenlerin isimlerinin yazılı olduğu uçaklarla yaptıkları gösteri büyük beğeni topladı. Törenin sonunda Şehitlik Defterinin imzalanmasından sonra şehitler için Kur’an-ı Kerim okunarak, sembolik şehitliklere karanfil bırakıldı.
Günün En Anlamlı Fotoğrafı Fener Alayı’ndan
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. Yıldönümünde, Çanakkale Belediyesi tarafından düzenlenen Fener Alayı ise, kentlilerden yine büyük ilgi gördü. Binlerce kentli coşku içinde fener alayına katılarak zaferi kutladı.
Fener Alayı 19.30’da Cumhuriyet Meydanından başladı. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve eşi Hale Gökhan, Çanakkale Milletvekilleri Muharrem Erkek ve Bülent Öz başta olmak üzere, her yaştan ve her kesimden binlerce kentli bir araya gelerek marşlar, fenerler, bayraklar ve pankartlarla yürüdü. Çoğu kentli de, coşkulu kalabalığa evlerinin balkonlarından eşlik etti.
Fener Alayının son bulduğu kordon boyunda kentlilere seslenen Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “Çanakkale’nin değerli insanları… bugün 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’mizin 101. Yılını kutluyoruz. İşte halkla kutlama budur, halkın tüm kesimleriyle kutlama budur… Çanakkaleli olmanın gücüyle bu etkinliğe katıldınız ve Mustafa Kemal Atatürk’ü, şehitlerimizi anıyorsunuz, onlara layık olmaya çalışıyorsunuz” dedi. Başkan Gökhan, “Çanakkale, Çanakkale ruhunun yaşandığı yerdir. Biz özgürlüklerimize, bağımsızlığımıza sonuna kadar bağlıyız. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinde, şehitlerimizin huzurunda beraber yaşıyoruz. Onlara layık olmaya çalışıyoruz. Biz Çanakkaleliler olarak, Türkiye Cumhuriyetinin hangi şartlar altında kurulduğunu biliyoruz” diye konuştu. “Sizlerle birlikte yaşamaktan, sizleri temsil etmekten bir kez daha gurur duyuyorum” diyen Başkan Gökhan, 18 Mart Deniz Zaferini kutlayarak ve şehitlerimizi andığını belirterek sözlerine son verdi.
Başkan Gökhan’ın konuşmasının ardından 18 Mart coşkusu havai fişek gösterisiyle katlandı. Kentliler, büyük bir keyifle gösteriyi izlerken, program bitiminde çok sayıda kentli Başkan Gökhan’la bir araya gelerek hatıra fotoğrafı çekildi.
Yorumlar...
Henüz yorum yok...