Bende Resmi Kalanlar
Fotoğraf çeker misiniz?
İyi kötü bir makinem var.
Ben çekiyorum.
Tanıdığım kişilerden izin almadan, tanımadığım kişilerden izin alarak fotoğraflarını çekiyorum.
Kimisi kendisine bir değer verildiğini hissederek teşekkür ediyor. Çay bile söylüyor.
Kendisiyle barışık olmayan, toplumdan soyutlanmış kişiler;
?Niye benim fotoğrafımı çekiyorsun. Çekme! Ben geberip gideceğim zaten.? Diyerek ters ters konuşuyorlar. Hakaret ediyor.
Olsun.
Ben, çekerim arkadaş.
Benim alışkanlığım, sigara tiryakiliğinden daha iyidir.
*
Yenice?de fotoğrafını çektiğim bazı tanıdıklarım, ayrıldılar bu dünyadan.
Elimde birer fotoğrafı kaldı.
Birer, ?suret-i hayal.?
Hepimiz, günü gelince çekip gitmeyecek miyiz?
Bizde bir gülücük bıraksak olmaz mı?
Aşık Veysel?in dediği gibi ?İki kapılı bir handa? gidiyoruz.
İki kapı arasında, eğleştiğimiz zaman dilimi içinde geride sadece ?güzellikler? kalacak.
Bazen bir yakınımız öldüğünde, ?bir fotoğrafı da yok elimizde? diye söylenenleri, üzülenleri tanıyorum.
Çocuklarınıza, ?fotoğraf çekmeyi ve fotoğraf albümü yapmalarını? öğütleyin.
Yaşadığınız yerin ve içinde yaşadığınız insanların fotoğraflarını çekip saklayın.
Tarihe, bir ?belge? bırakın.
**
?Bende Resmi Kalanlar?
1-Emin ERGEN;
Sofularlı. ?Kambur Emin? derler. ?Emin Kaptan? derler. Ünlü bir adam değil. Babam dedi ki; ?Bu Dünya?da cennete bir kişi alınacak olsa, cennete giren tek kişi Emin olurdu.? Dünyanın en temiz kalpli insanıydı. Çok çalışırdı. Hile bilmezdi. Paradan da anlamazdı. Dürüstlüğü örnek alınacak bir adamdı. Tek adamdı.
2-Bekir İZMİR;
Sofuların babacan adamıydı. Çok şakacıydı. Temiz giyimi ve traşlı yüzü hep gözümün önündedir. Şişman olduğundan askılı pantolon giyerdi. Böyle bir dedeleri olduğu için torunlarını şanslı sayarım. Bir iki yıl önce bir köpek yavrusunu alıp büyütmüş. Köpekte büyüdükçe büyümüş. Bir gün sevgisini göstermek isteyen köpek, ön ayaklarını havaya kaldırıp Bekir Amca?nın üstüne atlayınca, olan olmuş. Bekir amca, çok kötü düşmüş. Kalça kemiği kötü kırılmış. Hastanede yattı. On gün sonrada öldü. Kendisiyle sohbet etmeyi severdim.
3-İsmet CAN;
Meşhur Sofularlı ?Pomak Amed?in? oğlu. İsmet Dayı çok iyi bir insandı ya. Bu Dünya?da, bir insana değil, böcek börtüye bile kötülüğü olmamıştır. Bizde bir söz vardır. Derler ki ?Kader kısmet/Poman İsmet? İsmet Dayı?ya fotoğrafını hediye ettim. Çok sevindi. İlk defa birisi kendisine, kendi fotoğrafını vermiş.
İsmet Dayı, Hastalandı. Bir kaç ay içinde ayrıldı aramızdan. Her köye gittiğimde, köy kahvesi önünde oturan biriydi. Sandalyesi boş kaldı.
4-Yusuf ÖZEN;
Bak, işte bu adam. Bu adam da, en melek insanlardan birisiydi. Hızlı ve neşeli konuşurdu. Köyün son değirmencisiydi. Kendisini çocukluğumdan hatırlarım.?Bir köprü üstünde eski bıçkıyla tahta biçerken ya da kuyu kazarken? Bir motosikleti vardı. Köyün bir numaralı motoruydu. Ayak daha pedala dokunmadan çalışırmış motor. Birde en iyi saat onda bulunurdu. TRT ile aynı olurdu, saniye ve salisesine kadar. Eğer benim saat ?trakkatrak? göstermesin, ?kırarım o satı? derdi.
Baktık bir gün, Yusuf Dayı gitmiş.
5-Halil KAYA;
Sofular Köyü?nden. Bizim abimiz sayılırdı. Emekli oldu. İki yıl geçmedi. Akciğer kanserinden vefat etti. Çok sigara içerdi. Zayıf yapılıydı. Çan Nüfus memurluğundan emekli olmuştu. Okul yıllarında bizlere çok yardımı olmuştur. Cep telefonu ile fotoğrafını çekmiştim. ?Her ölüm erken ölümdür? derler. Elli beş yaşında vefat emesi bizleri üzmüştür. İyilikleriyle, iyi bir insan olmasıyla, gönlümüzde yerini daim kılacak, biliyorum.
6-Şeref BİNZET;
Kendinden başka, herkesi düşünen adam. Yenice?de bir kişi çıkıp ta, ?ben Hacı Şeref?i? tanımıyorum? desin. Otuz iki dişimi kırarım. Yenice?nin ilk şoförlerindendir. İlk kamyon işletmecisidir belki de. Herkesin dayısı amcasıdır. Herkesin akrabasıdır. Çocukları çok severdi. Kendi çocuklarına ve torunlarına çok düşkündü. Her misafire çay söylerdi. Çay parasını vermeyi unuturdu. Olsun. Hep kusurlarımız böyle olsa. Sevilen ve sayılan, ?bilge? bir adamdı.
7-Ali BAŞHAN;
Benim ölümünden bir kaç yıl önce tanıştığım bir arkadaşımdır. Benim babam olabilecek yaşta birisiydi. Zeki bir adamdı. Üniversite bitirmiş birçok kişiden daha kültürlüydü. Günlük gazeteleri takip ederdi. Kitap okurdu. Bana göre sıra dışı ve aykırı bir adamdı.(Aynı benim gibi) Briç ve satrançta çok iddialıydı. Tavla oynardık, Yenice Öğretmenevinde. Kim yenerse kahvelerin parasını verirdi. Yok öyle, ?hem adamı yen, birde kahvesini iç.?
Kansere yakalandı. Sessiz sedasız ayrıldı bu dünyadan.
8-Latif SALI;
Seyvanlı. Onun olduğu yerde, ?gülmekten gözünüzden yaş gelmezse? kafama tren düşsün. Yöremizin İsmail Dümbüllü?süydü. Bir haziran günü fotoğrafını çektim. Birgün dediler ki ?Latifa? ölmüş. Maceraları anlatılır, Camlı Kahve?de. ?Oturun bir Sivanlının yanına anlatıvisin.?
9-Mehmet İNAL;
Yeniceli. Benim arkadaşım Özel İdare Müdürü Musa İnal?ın babası. Babamı, amcamı iyi tanıyan birisiydi. Bir gün Camlı Kahvede tesadüfen oturup uzun uzun konuştuk. Fotoğraflarını çektim. Çok düzgün sakalı, nur gibi bir yüzü vardı. Yaşının bütün güzellikleri yüzündeydi. Tütün ektik. Tütün dizdik. Kaçak tütün sattık. Anlattık eski günlerden. Ölmeden bir gün önce, yolda karşılaştık. Babama selam gönderdi. Selamı götürdüm. Öldüğünde köydeydim. Bir kalp krizi ile ayrıldı aramızdan. Bende fotoğrafları kaldı.
10-Kamil AYGÜN;
Karadoru Köyü?nden. Toptancı Kamil. Benim okul arkadaşım, polis emeklisi Ramazan?ın babası. Beni küçüklüğümden tanır. Sıcak bir yaz günü, Camlı Kahve?de asmanın altında otururken gördüm kendisini. Sıcaktan bunalmıştı. Başındaki takkesini giymemişti, başının üstüne katlayıp koymuştu. Öyle çekiverdim fotoğrafını. Birlikte baktık fotoğrafa. Çok güldük çok. Kamil Dayı?nın öldüğünü iki gün sonra öğrendim.
11-Şükrü PÜSKÜL;
Elektrikçi Şükrü. Manav Şükrü. ?Aykırı ve sıra dışı? bir adamdı. İnattı. Kendi doğrularının peşindeydi. Kendisi dışında, kimseye kötülüğü yoktu. Tam bir hayvan dostuydu. Birde, ?benim kapıma kim gelirse gelsin ekmek veririm, hayvan insan fark etmez? derdi. Benim kendisiyle ahbaplığım vardı. Benim yazılarımı hiç kaçırmadan okurdu. Her gördüğünde o haftaki yazıyı anlatırdı. En çok ?Deliler ve Veliler? yazımı sevdiğini söylerdi. Bol bol bulmaca doldururdu. Minareden bile öldüğünü duymadık. Çok sessiz gitti çok.
12-M. Kani CAN;
70?li yıllarda Yenice?nin orta yerindeki öğretmenlerden birisiydi. Ölünceye kadar da öğretmen gibi yaşadı. Kravatını hiç çıkarmamış, bir gün traşsız insan içine çıkmamıştır. Bir gün bana, ?17 Nisan sana neyi hatırlatıyor?? diye sordu. Anında, ?Köy Enstitülerinin kuruluş günüdür? diye cevap verdim. Bana, ?işte seni ben bu kültürlü yapından dolayı çok seviyorum? dedi. Meğerse bu soruyu birçok öğretmene sormuş. Hiçbirisi doğru cevap verememiş. Sofular Köyü?nden öğretmen olan bir beni, bir de Mehmet Akçalı?yı çok severdi. Eski öğrencisi emekli öğretmen Nurettin Çelik, sevdiği öğrencilerindendi. Bizim müzik derslerimize girmişti, ortaokulda okurken. İyi mandolin çalardı. Bize verdiği bir söz hastalanınca, gerçekleşemedi. Olsun. Gönlünden geçeni söylemesi bile sözünü tuttuğunu gösterir. 24 Kasım?a az bir süre kala ayrıldı aramızdan.18 Kasım?da öldü. İlçe Milli Eğitim?den kimse yoktu cenazesinde. Yıllarca müdürlüğünü yaptığı, Halk Eğitim?den de kimse yoktu. Ben kendi adıma katıldım cenazesine. Bir kaç öğretmen arkadaş daha vardı. O benim öğretmenimdi. İlçenin en yaşlı, öğretmeniydi.
15-Kasap Yüksel DERE;
Arkadaş, kasap filan değildi. Babası Kasap Ziya?nın lakabını taşıyordu. Yüksel, tavuk bile kesmemiştir hayatında. Abisi Muzaffer Dere, gölette boğuldu. Gerçek adıyla, ?Yüksel Dere.? Yüksel?i bir gün ayık görmedim. Hep içerdi. Hem de ne bulsa götürürdü. Sarhoş olmanın bütün özellikleri üstünde olan birisiydi. Bilinci hep ipotekliydi Yüksel?in. Nerede pili biterse orada sızar kalırdı. Yaş toprak, beton üstü, parkın çimenleri? Bir insanın sağlığını kaybetmesine, hastalanmasına neden olacak kötü yerlerde yatardı. Üzerinde ince bir gömlek. Birgün öğretmenevi bahçesinde sızıp kalmıştı. Garaj içindeki düğünün gürültüsü ve atılan havai fişekler bile uyandıramadı Yüksel?i. Bende, o gün çektiğim fotoğrafı kaldı. Yüksel?in bu kadar içmesine, alkolik olmasına neden olan olayları bilmiyorum. O bir insandı. Aramızda yaşadı ve genç yaşta çekip gitti. Yüksel bize verdiği çok önemli bir ders var bence. ?Alkolün zararlarını uygulamalı olarak gösterdi.? Tabiî ki anlayanlara.
**
Son yıllarda, benim gözüme çarpanlar ve resimlediğim insanlar.
Bizim insanımız.
Bizim insanlarımız.
Yenice?de birlikte yaşadığımız insanlar.
Aramızdan ayrılıp gidenler.
Ölenlere, ?Allah Rahmet Eylesin.?
Kalanlara, ?uzun ömür versin.?
Şuayip Odabaşı Son Yazıları...
- 08/01/2014 Bir Ankara / İki Gün / İki Lira
- 18/08/2013 Şakir Askan / Seni Sevmeyen Ölsün
- 18/07/2013 Birliği Bozan Birlik Kavgaları
- 05/07/2013 Zülfü Livaneli / Kepez Kayısı Şenliği
- 01/07/2013 Ucuz Hayatlar
- 24/06/2013 Ölüler Kenti Ozanı’na Mektuplar*
- 11/06/2013 Yenice’de Her Gün Doğa Yürüyüşü
- 27/05/2013 Kepez Güreşlerinin Sonrası
- 15/05/2013 Haydi Kepez’e Güreşlere Gelin
- 30/04/2013 Tostçular Çarşısı
Yorumlar...
Henüz yorum yok...