Yenice’nin Ressamları ve Yazarları
Yenice’de, son zamanlarda bir olay dikkatimi çekiyor.
Benim gibi başkalarının da dikkatinden kaçmıyor yapılanlar.
Bazı gençler ya da çocukluktan kurtulmak üzere olan genç adayları, ellerine aldıkları sprey boyalarla her yeri boyayıp yazıyorlar. Çirkinleştiriyorlar. Kısacası karalıyorlar.
Hani öğretmenlerin;
“Çocuğum tahtayı gereksiz karalama” dediği tarzda.
Kimisi resim çiziyor. Kimisi dekoratif yazılar yazıyor. Duvarlar çorba. Anlaşılan bir şey yok. Estetik yok.
Bir yarış almış başını gidiyor.
Belediye Anaokulu duvarları, Etnografya Müzesi‘nin dört duvarı ve çevre duvarları karalama tahtası gibi.
Elektrik Trafo binalarının üç duvarı silah desenli dekoratif yazılarla ve resimlerle iyice boyanmış, çizilmiş.
Hatta İdris Dayı Çeşmesi ne varmadan önceki büyük köprünün altı, boyanmış ve karalanmış.
Yolların üstleri de yazılı.
Hep aynı tarz yazım şekli, bu işleri yapanların birkaç kişi olduğu izlenimi uyandırıyor bende.
Yenice de ne kadar çok, “Pablo Picasso ve Salvador Dali” varmış da bizim haberimiz yok.
Ben, Emin Şahin‘i ressam kendimi de yazar zannederdim. Yanılmışım.
Ne kadar çok sevdalı, âşık ve divane varmış Yenice de. Biz uyuyoruz.
Yazıyorlar.
Çiziyorlar.
Duvarlara, yollara Her yere.
Tam bir kirlilik.
Sahi, bu duvarları yazanları çizenleri gören yok mu
Mutlaka vardır.
Yazılardan, “HİP HOP” yani “RAPÇİ” gençlerin bu işlerde parmağı olduğu anlaşılıyor. Bunları gören küçüklerde katılıyor ekibe. Çocuklarda yazıyor.
Tam bir yazı/resim kirliliği.
Yazan çizenleri görenler, “bana ne deyip” geçerse bu kötü işler ve hareketler bitmez. Olumsuz bir davranışa döner gider.
Bizde söylenir dururuz.
Bir Anı.
Bir gün bir çocuğu bir arabayı çizerken gördüm. Çizdiği arabanın yanında da dedesinin arabası vardı. Çocuğa dedim ki;
– Şu arabayı da çiz.
Çocuk bana şöyle dedi.
– O dedemin arabası çizmem.
!!
Şimdi Yenice nin içinde, toplumun ortak malı olan yerleri korumamız gerekirken yıkmaya, çirkinleştirmeye çalışıyoruz. Bu işi yapanları uyarmadığımız içinde, “suça ortak” oluyoruz.
Duvarlara yazanlara, çizenlere sorsak;
– Gidin kendi evlerinizin duvarını çizin, karalayın, desek.
Hepsi de, “olmaz” der.
Evlerinin duvarlarını karaladıklarında da, babaları ve anneleri yapmadığını bırakmaz çocuklara.
Bırakmazda!
Belediyenin yaptığı yerler, bizim değil mi
Kamu binaları, araç ve gereçleri okullar, camiler, köprüler, yollar Bizim değil mi
“Ortak malımız olan yerler” tahrip edilirken, anneler babalar nerede Nerelerde
Bu boyalar, parayla alınmıyor mu
Sormuyor musunuz, harcanan harçlıkları
Çocukların elleri boya olmuyor mu
Kimse, çocuklara ellerindeki boyaları sormuyor mu
Bunu geçelim.
Bu boyama işleri gündüz olmuyor. Genelde gece oluyor. Hem de saat 24.00 ten sonra.
Hangi baba/anne çocuğunu kontrol ediyor “Saat bilmem kaç oldu, bu çocuk nerede kaldı ” diye merak ediyor.
Bir başıbozukluk, almış başını gidiyor.
Geceleri sokaklarda gezen bu çocuklar biliniyor. Belediye görevlileri bu çocukları biliyor. Yetkili arkadaşlar, birazcık davranışlarını düzeltirler diye bekliyorlar.
Bir gece, bir yetkili “elinde boya kutusu ile çocuğunuzu evinize getirirse” hiç gocunmayın.
Anneler babalar yaz tatili, okullar kapalı diye çocuklarınızı başıboş bırakmayın.
Kontrol altında tutun çocuklarınızı.
Genç evlatlarınızı, kontrol edin.
Yenice nin bazı kör noktaları var. Buralarda sabahlara kadar, bağıranlar içenler var. Sınıfı geçince de, etrafa zarar verenler var. Her şeyi kırıp dökenler var.
Bu içenlerin, “hepsi Yeniceli.”
Bu kontrolsüz yaşayanların, “hepsi Yeniceli“.
Kırıp dökenlerin, “hepsi Yeniceli“.
Uzaydan gelen yok.
Yeşilyurt İlköğretim Okulu nun bahçesi, talan ediliyor.
Cumhuriyet İlköğretim Okulu nun bahçesinde ağaçlar kırılıyor. Pencereler taşlanıyor. Beton çitleri kırıp, çubuk demirlerini çıkarıyorlar.
Tapu Sicil Binası nın önün bir âlem.
Etnografya Müzesi nin bahçesinde geceleri sarhoşların seslerinden, çevre sakinleri uyuyamıyor. İnsanlar uyumak istiyor. Herkes, sabah kalkıp işe gidecek, uyanabilirse..
Mahalle sakinlerini, “nara ve çığlıklar atarak, küfür ederek” kimin rahatsız etme hakkı var
Gecenin bir saatinde, kimin kimi rahatsız etme hakkı var
Bütün buralarda geceleri cirit atanlar, hep “Yenice nin gençleri.”
Bu işlere, belediye ne yapsın.
Polis ne yapsın.
Toplumun, huzurunu sağlama görevi bizim. Biz, ailelerin görevi.
Her şey bizin sorumluluğumuzda.
İyi bir vatandaş olmakta.
İyi bir anne baba olmakta.
Yenice’ye sahip çıkmalıyız. Huzurlu olmalı Yenice.
Yenice bizim.
Bir Anı Daha.
Almanya da yıllarca çalışan Çakırlı Halil Abi, kendi başından geçen şöyle bir olayı anlatmıştı.
Bir sabah, hiç aracın gelmediği, geçmediği bir yolda, yaya geçidinden “kırmızı ışıkta” geçmiş.
Yüz metre gitmeden önünü polis kesmiş. Halil Abi ye sormuş.
– Evli misin Çocuğun var mı
Halil Abi;
-Evliyim, çocuğum da var, demiş.
Alman Polisi;
-Sen aileni ve çocuklarını sevmiyorsun, demiş. Sevseydin, kırmızı ışıkta geçmezdin.
Halil Abi, bu olaydan sonra “sorumluluk bilincini” yakalamış.
Almanya da polis beni görmedi. Bir vatandaş gördü. Polise bildirdi. Poliste bana cezayı kesti diyor, Halil Abi.
Herkes kendisini bir kontrol etsin. Bizde çevremize insanlara, her şeye karşı “sorumluluk bilinci” var mı
Yok!
Ne yazık ki yok.
“Biz Yenice yi sevmiyoruz.”
“Çocuklarımızı da sevmiyoruz.”
Sev-mi-yo-ruz.
Piknik yerlerinde çöpümüzü bırakıyoruz. Şişeleri kırıyoruz. Her yeri boyuyoruz. Okullara zarar veriyoruz.
Belediye piknik yerlerini temizliyor. Ertesi gün yine, piknik yerlerini eski haline getiriyoruz. Her yer pislik içinde. Temizlenen yerleri, birkaç dakika içinde eski haline getirdiğimiz için, temizliğin farkına varamıyoruz. Birde, “belediye çalışmıyor” diye bağırıyoruz.
El insaf!
Bizler, belediyeye köstek oluyoruz.
Toplumsal bilincimiz çok zayıf dedik ya..
Çocuklarınızı sevmiyor musunuz
Ne yaptıklarını kontrol ediyor musunuz
Başıboş bırakmayı fazilet sayıyoruz.
Hiçbir şeyi sevmiyoruz bizler.
Ormanları, ağaçları, kuşları, çiçekleri
“Yenice’yi sevmiyoruz.”
Yenice nin içinde, sokaklarda bir tek insan eli ile dikilmiş ağaç yok son zamanlarda.
Allahın bize verdiği, “ormanların cömertliği içinde” yaşayıp gidiyoruz.
Ortak yerlere, belediye ağaç dikiyor. Bizler, söküyoruz, kırıyoruz. Ya da iki koyun hallediyor.
Birde bizler bir şeyler yapalım. Güzel işler yapalım. “Yenice için parmağımızı bir kerecik oynatalım.”
Doğru iş yapanlara, yıkarak engel olmayalım.
“Herkes evini önünü temizlese”
“Herkes bir ağacı korusa” sözlerini unutmayalım.
“Herkes çöpünü alsa gitse” sözünü hayata geçirelim.
Hadi bakalım. Herkes sağını solunu bir kontrol etsin.
Üstümüzden, şu olumsuz davranışları silkeleyip atalım.
Olumlu davranışlardır, bizi insan yapan.
Bir defalık, ayağınıza takılan bir taşı alıp kenara bırakın.
Bir defalık, yerdeki bir çöpü alıp yok edin.
Bir defa, çöpünüzü de götürmeyi deneyin.
Bir defa, yanlış yapan birisini nazikçe uyarın.
Bir defa, olumlu davranışta bulunan bir çocuğu ödüllendirin.
Bir defa, geç gelen çocuğunuza nerden geldiğini sorun.
Bir defa, gece yarısı Yenice nin içinde gezin.
Bir defa, görmeye çalışın.
Bir defa
Bir defacık Ne olursunuz
“Yenice yi sevin.”
Resimlerin doğru yere çizilmesini, yazıların doğru yerlere yazılmasını sağlayın.
Yanlışlarla varılabilecek bir “menzil” yok.
Bir defa doğru yapın.
Devamı gelecektir.
BİR DE-FA
Şuayip Odabaşı Son Yazıları...
- 08/01/2014 Bir Ankara / İki Gün / İki Lira
- 18/08/2013 Şakir Askan / Seni Sevmeyen Ölsün
- 18/07/2013 Birliği Bozan Birlik Kavgaları
- 05/07/2013 Zülfü Livaneli / Kepez Kayısı Şenliği
- 01/07/2013 Ucuz Hayatlar
- 24/06/2013 Ölüler Kenti Ozanı’na Mektuplar*
- 11/06/2013 Yenice’de Her Gün Doğa Yürüyüşü
- 27/05/2013 Kepez Güreşlerinin Sonrası
- 15/05/2013 Haydi Kepez’e Güreşlere Gelin
- 30/04/2013 Tostçular Çarşısı
Yorumlar...
Henüz yorum yok...