Yeni Hemşehrilerimiz: “Serhan Kelleözü”
Bu söyleşi serisinde, son yıllarda büyük şehirlerden Çanakkale’ye göç etmiş bir grup insanı yakından tanıyacağız. Sizlerin de göreceği gibi sahne sanatları, sinema, fotoğraf, gazetecilik, tasarım, edebiyat, müzik gibi alanlarda ulusal ve uluslararası ölçekte üretim yapan, yaratan ve düşünen bu insanlar, özgün donanım, bakış açısı ve vizyonlarıyla Çanakkale’de yaşamayı ve var olmayı seçmişler. Kendi alanlarının yerel ve küresel dinamiklerini takip eden, yaratıcılıkları ve kültürel üretimleriyle ön plana çıkan bu yeni hemşehrilerimizi daha yakından tanımanın vaktinin geldiğini düşünüyorum. Kültür, eğitim ve turizm odaklı gelişmeyi hedefleyen Çanakkale, yeni hemşehrileriyle kaynaşabildiği ve onlara potansiyellerini kente yansıtacakları alanlar açabildiği ölçüde zenginleşecek diye düşünüyorum.
Söyleşi serisi, benzer soruları kendime de yönelteceğim bir değerlendirme yazısıyla son bulacak. Ben de beş yıldır bu kentte yaşıyorum, yani bizzat yeni hemşehrilerinizden biriyim…
Deniz Erbaş
Deniz: Serhan Kelleözü, sizi tarif etmeye yetmez ama “Akdeniz Akşamları” adlı şarkının yazarı dersek sanırım herkes sizi tanıyacaktır. Bunun yanı sıra yazdığınız yüzlerce şarkıyla Türkiye’de popüler müziğin önemli isimlerinden birisiniz. Biraz kendinizden bahsetmek ister misiniz?
Serhan: Adanalıyım, 59 yaşındayım. İlk şarkı yazmaya başladığım günden bu yana 45. sanat yılımı doldurdum. Toplam 717 tane eserim var, bunlar yüzlerce sanatçı tarafından icra edildi bugüne kadar, halen de üretmeye devam ediyorum. 1981’de Grup Merdiven’i kurduk, 1995’e kadar devam etti. Şarkıların yanı sıra film müzikleri, sahne sanatları için bestelerim, senfonik çalışmalarım da bulunuyor. Kendimi mesleğimin ve üretimimin olgunluk aşamasında hissediyorum.
Deniz: Peki ne zaman ve ne amaçla geldiniz Çanakkale’ye?
Serhan: Hem mesleğimden dolayı, hem de gezmeyi çok sevdiğimden Türkiye’nin her yerini gezdim gördüm. Bundan beş buçuk yıl kadar önce, eşim yurtdışındaydı. Kendisi de Adanalı ve Türkiye’ye döndüğünde nereye yerleşelim, Adana’ya mı yerleşelim diye konuşmaktaydık. Fakat tekrar bir büyük şehre yerleşmek istemiyorduk, çünkü ne yirmi sekiz yıl yaşadığım İstanbul şehri o eski İstanbul, ne de Adana o doğup büyüdüğüm şehir. Başlangıçta Datça’yı düşünüyorduk, çünkü bir çok arkadaşımız, şairler, bestekarlar, meslektaşlarım ve ustalarım da oradalar ve sakin bir yer. Fakat hep aklımızda bir Çanakkale fikri vardı, bir gün Çanakkale’ye geldik, merkezi ve civar beldeleri gezmeye başladık ve aynı gün Güzelyalı’daki bu evi bulduk ve yerleşmeye karar verdik.
Beş yıldır Güzelyalı’dayız. Arkamız Kaz Dağları’nın etekleri, önümüz deniz. Olgunluk dönemimin en güzel şarkılarını yazmak için buraya geldim, eşimle birlikte.
Deniz: Peki Çanakkale’de yaşamak nasıl sizce?
Serhan: Valla iyi ki o gün buraya yerleşme kararı almışız. İnsanları çok güzel. Kimse kimseye karışmıyor, kavga gürültü yok. Hatta evlerin anahtarları bile dışarıda oluyor, sonsuz saygı duyuyoruz bu duruma. Komşuluk ilişkileri çok güzel; bir komşu iki gün görünmesin hemen kapısını çalarlar. Çok yardımsever ve keyifli insanlar. Hangi meslekten olursa olsun, balıkçısı, esnafı, ekonomik durumu çok kötü de olsa, herkesin yüzü gülüyor ve hayattan keyif alıyorlar, en çok bu hoşuma gidiyor. Burada olmaktan çok mutluyum.
Deniz: Çanakkale’de neler yaptınız bugüne kadar ve neler yapmaktasınız?
Serhan: Biraz önce yılın son çalışmasını yaptık arkadaşlarla ve paydos ettik. Ocak ayı içerisinde kayıtları başlayacak. Tamamını Çanakkale Güzelyalı’da yazdığım şarkılardan oluşan bir albüm çıkarıyorum. Buranın bana verdiği ilhamı elimden geldiği kadar Çanakkale’ye geri vermek istiyorum. Albüm de burada akustik olarak icra edilerek kaydedilecek. Bülent Genç arkadaşımız da buraya yerleşti bir süre önce, kendisi Arif Sağ ustanın öğrencilerinden, İTÜ konservatuarı mezunu çok değerli bir müzisyendir. Yirmi küsur yıldır İstanbul’da kayıt stüdyosu vardı ve bu stüdyoyu Denizgöründü Köyü’ne taşıdı. Bizim albüm orada kaydedilecek ve sadece bizim albüm de değil tabi, çok verimli bir stüdyo oldu. İstanbul’dan bir çok sanatçı kayıt için bu stüdyoya geliyor; doğanın ortasında çok güzel bir arazide, koyunlar, zeytin ağaçları, meyve ağaçları içerisindeki bu stüdyo ortamında kayıt yapmaya gelen sanatçılar hem çok büyük keyif alıyor ve hem de, inanır mısınız performansları da çok artıyor. Dolayısıyla albümümüz bu stüdyoda kaydedilecek, böylece A’dan Z’ye Çanakkale’de üretilmiş bir çalışma olacak.
Ben olgunluk dönemimdeyim ve ciddi bir birikimim var, bu birikimi burada gençlerle paylaşmayı çok isterdim. Şarkı yazarlığının okulu yoktur. Edebiyat ve şiir ile birlikte müzik teorisi gerektiriyor, hem bilimi hem sanatı çok iyi bilmek zorundasınız. Buna ek olarak sürekli gözlem ve en önemlisi hayal gücü lazım. Kompozitörlük var mesela ama sadece müzik teorisi ve beste yapmayı öğretir size, şarkı sözü yazarlığı eğitimi yok, hele şarkı yazarlığı yani söz ile müziği bir arada kurgulamak ayrı bir alan. Bunu öğretemezsiniz ama ilgi duyan insanlara, idealist gençlere deneyiminizi aktarabilirsiniz. Bu anlamda ışık vermeyi, feyz vermeyi çok isterim ve bunun için koşullar yaratılsa ve beni davet ederlerse kente böyle bir katkı vermekten büyük keyif alırım. Beş buçuk yıldır buradayım, etkinlik ya da proje konusunda henüz bir teklif gelmiş değil.
Deniz: Peki Çanakkale’deki kültürel ortamı, müzik ve sahne sanatları alanındaki etkinlikleri takip edebiliyor musunuz, bu alanla ilgili gözlemleriniz nelerdir?
Serhan: Müzik ve sahne sanatları alanında ürettiğim için sürekli takip ediyorum tabi Çanakkale’deki gündemi. Troia Festivali olsun, diğer rutin konser ve gösteriler olsun, Çanakkale Belediyesi’nin bu alandaki etkinliklerini çok beğeniyorum. Gelen sanatçıların çoğu da arkadaşım, dostlarım. Nüfusa oranla, bu tür etkinlikler yönünden en başarılı kentlerden. Keşke daha büyük şehirler de bundan ilham alsa. Goran Bregoviç’i mesela Çanakkale’de izlemek büyük keyifti.
Deniz: Son olarak gelecek planlarınızdan bahsedelim biraz.
Serhan: Bahsettiğim ve burada ürettiğim albüm 2018’in ilk ayları içerisinde çıkacak. Daha çok otantik, doğal, akustik bir albüm olacak. Hemen arkasından biraz daha rock altyapılı bir albüm çıkarmak istiyorum, bunu da 2018 yılı içerisinde tamamlamayı düşünüyorum.
Adanalı bir sanatçı olduğum için sağ olsunlar beni hep çağırırlar ve düşünürler. Döşeme Mahallesinde, bugün Seyhan Belediyesi’nin olduğu yerde benim doğup büyüdüğüm sokağa “Akdeniz Akşamları” adını vereceklerini söylediler. Bu beni çok onurlandırdı.
Yine Adana’da nisan ayında çok önemli bir etkinliğimiz olacak, bunu özellikle Çanakkalelilerle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Adana’nın 2018 yılında altıncısı gerçekleştirilecek olan uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı var. Bu karnavalın CEO’su Sayın Ali Haydar Bozkurt, sağ olsun Adana’da bir şeyler yapmam konusunda beni davet etti. Karnaval kapsamında üç günlük uluslararası bir gitar festivali yapılacak. Bu festivalde toplu gitar çalarak Guinness rekorunu kırmayı hedefliyoruz. Aynı şarkıyı en fazla gitarla çalıp söyleme konusunda şu anda rekor 6347 gitarla Polanya’da bir şehirde. 12-13 yıldır Polonya, İtalya ve ABD sürekli rekabet halinde. Biz de Türkiye olarak “Akdeniz Akşamları” ile bu yarışa gireceğiz. Hedefimiz en az yedi bin gitarla bu şarkımı çalıp söylemek.
Burada amaç ülkemizde insanlara pozitif enerji, ilham ve umut verebilmek, rekor denemesiyle bu olumlu mesajı tüm dünyaya iletmek. İnsanlarımız farklı nedenlerle mutsuz; kadın, erkek, genç, çocuk herkesin farklı dertleri var. Müzik yaparken ve dinlerken ruhunuz ve bedeniniz beslenir, içimizdeki insani duygular uyanır. 7.000 insanın bunu aynı anda yaptığını, bir aşk şarkısını söylediğini ve oradan yayılacak enerjiyi düşünün. “Ey dünya bakın biz hala umut doluyuz, bir araya gelip hayata güzel duygularla bakıyoruz” demek istiyoruz.
Bu rekor denemesi için belirlenen alan, benim “Akdeniz Akşamları” şarkımı yazdığım Çamlık denilen yer, yani böyle de bir güzellik var. Festival elli dönümlük bir alana yayılıyor. O alana beş bin tane çadır kurulacak. Rekor denemesine katılmak isteyenler o çadırlarda ücretsiz kalabilecek ya da kendi çadırlarını kurup kamp yapabilecek. 4 gün sürecek festivalde ülkemizden ve dünyadan gitarıyla bilinen müzisyenler sahne alacak, geceleri konserler, gündüzleri ise atölyeler, isteyen grupların ve müzisyenlerin sahne alacağı küçük sahneler, üretimi teşvik edecek çok farklı etkinliklerle dolu dolu bir paylaşım olacak. Son gününde, 8 Nisan tarihinde ise bu toplu gitar çalma rekor denemesi olacak. Türkiye’nin farklı şehirlerinden belediyeler katılım için kendi illerinden otobüslerle ulaşım sağlayacaklarını bildirdi. Buradan Çanakkale şehrine ve yetkililere de bir çağrı yapmış olalım Çanakkale’den katılmak isteyenlere imkan sağlamak isterler belki. Çünkü bu ulusal ve uluslararası ölçekte, az önce bahsettiğim gibi güçlü bir enerji ve mesaj olacak. Ayrıntılı bilgi ve rekor denemesine katılım için internet sitesine girip kayıt yaptırmak yeterli: toplugitarcalmadunyarekordenemesi.com Buradan herkese duyurmuş olalım.
Bu rekor denemesi, dünyaya güzel bakan insanların bir araya gelmesi ve ortak bir mesaj vermesi anlamında çok değerli. İleriki yıllarda farklı illerde, farklı şarkılarla, farklı enstrümanlarla hayata geçirilebilir ve insanımız için umut ışığı olur, müziğin ilhamını verir diye düşünüyorum. Buna benzer çalışmaları Çanakkale’de de hayata geçirmeyi, buradaki insanların pozitif bakış açılarını müziğin evrensel diliyle yansıtmayı çok isterim.
Deniz: Sayın Serhan Kelleözü, bu paylaşımınız için çok teşekkürler. 8 Nisan’daki toplu gitar çalma rekor denemesi çok önemli bir konu, umarız bizim de Çanakkale’de duyulması ve gitar tutkunlarının katılımı yönünde bir katkımız olur.
Deniz Erbaş Son Yazıları...
- 25/04/2020 Yarın Aslında Bugündü
- 21/06/2018 Gülçin Karaca’nın Gözünden “Kıyıda” Bir Çanakkale
- 14/02/2018 Yeni Hemşehrilerimiz: “Ragıp İncesağır”
- 31/01/2018 Yeni Hemşehrilerimiz: “Hakan Kumuk”
- 17/01/2018 Yeni Hemşehrilerimiz: “Nurcan Güzel & Münir Karataş”
- 10/01/2018 Yeni Hemşehrilerimiz: “Yaşar Gürsoy”
- 03/01/2018 Yeni Hemşehrilerimiz: “Serhan Kelleözü”
- 27/12/2017 Yeni Hemşehrilerimiz: “Esra Yurttut”
- 15/11/2017 “burada / şimdi” Mahal’de!
Yorumlar...
Henüz yorum yok...