Troia Antik Kenti’nden Çıkarılmayı Bekleyen İddialar!
İsviçreli araştırmacı Eberhard Zangger, “Truva Antik Şehri’nde çıkarılmayı bekleyen Luvi Uygarlığı” iddiaları ile yeniden gündeme geldi. 1992 yılında Platon’un Atlantis’ini Troia olarak yorumlayarak uluslararası alanda tanınan Zangger’in, iddialarının merkezinde bu sefer az bilinen Luvi Uygarlığı ve Troia bulunuyor. Atlantis sonrasında, Luvi uygarlığı ile Troia’yı bağdaştıran Zangger ve arkeolog Serdal Mutlu’nun iddialarına ise Türkiye’deki ünlü bilim insanlarından tepki var.
İsviçreli araştırmacı Eberhard Zangger, ortaya attığı yeni iddia ile yine Troia’nın ve Anadolu tarihinin altını kazımaya çalışıyor. Luvi Araştırmaları Vakfı Başkanı jeoarkeolog Dr. Eberhard Zangger ve arkeolog Serdal Mutlu tarafından ortaklaşa hazırlanan ve Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi’nin yıllık dergisi Olba’da yayınlanan akademik makalede “Luvi Uygarlığı’na ait Bronz Çağı şehir kalıntıları Truva Antik Şehri’nde çıkarılmayı bekliyor” adlı bir açıklama gerçekleştirildi. Bu araştırmada Zangger ve Mutlu’ya göre, Çanakkale yakınlarında bulunan ve herkes tarafından Troia olarak bilinen bu arkeolojik sit alanı, şehrin sadece yukarı şehrini oluşturuyor. İki akademisyenin yürüttüğü çalışmalar, Hisarlık tepesinde bulunan bölgenin, iddiaların aksine Troia’nın aşağı şehri olmadığını gösteriyor ve halihazırda aşağı şehir olarak bilinen bölgenin bir sarayın bahçesi olma ihtimalini gündeme getiriyor. Dr. Zangger, yirmi yıl süren yoğun arkeolojik incelemelere rağmen yukarı şehrin dışında fazla mimari kalıntıya rastlanmamış olmasını da bu varsayımla açıklıyor:
“Truva’nın aşağı şehri aslında Hisarlık’ın 300-500 metre batısında, Kara Menderes Nehri’nin taşkın ovasında, yerin altında el değmemiş bir halde yatmaya devam ediyor. Arkeologların mevcut Truva şehir kalıntılarının batısındaki ovanın 5-6 metre altına doğru kazıya devam etmeleri, dönemin politik, ekonomik ve sosyal bulgularına yeni bir perspektif kazandırarak tarihin yeniden yazılmasını sağlayacak.”
Bu iddialara Türkiye’den Troia’da 2013’den beri kazı başkanı olan Prof. Dr. Rüstem Aslan ve İstanbul Üniversitesi’nden Hititolog, Yard. Doç. Dr. Meltem Doğan Alparslan tarafından cevap geldi.
“Korfmann’ın Ölüsü Yeter…”
Radikal’den Cem Erciyes’in sorularını yanıtlayan Aslan, Zangger’in iddialarını gerçekçi bulmadığını dile getirerek Prof. Manfred Osman Korfmann’ın Zangger’e gerekli cevabı yıllar önce verdiğini söyledi. Aslan; “Prof. Korfmann (nam-ı diğer Osman bey) 15 yıl önce bilimsel dayanağı olmayan bu tür görüşlere karşı bir cevap vermişti. Bence Osman bey’in bu konuda da ‘ölüsü yeter‘ diyor ve ekliyor;
“Düşüncelerinin medyadaki ilgisine muhtaç olan E. Zangger bilim adamlarının onu hiç dikkate almamasını bilmezlikten geliyor. Troia ve çevresindeki ovaların 20 yıldır araştırıldığını, hatta Troia’nın dünyada en iyi araştırılmış bölge olduğunu söylüyor. Korfmann’a göre Zangger’in inatla bu fikri savunuyor olması sonuçta bir ‘inanma meselesi’… Ve diyor Korfmann, ‘inanmak, bilmek değildir’.”
İstanbul Üniversitesi’nden Hititolog, Yard. Doç. Dr. Meltem Doğan Alparslan ise bu konudaki görüşlerini şöyle belirtiyor:
“Luviler’in iddialarda dile getirildiği gibi sadece Batı’da değil, bütün Anadolu’ya yayılmış durumdadır.Orada bugüne kadar Hitit döneminden sadece bir tek mühür bulunması, bir Hitit ya da Luvi kenti olduğunu kanıtlamak için yeterli değil.” Dil ve isimler konusu açıldığında “İsviçreli beyefendi son derece cahil.1990’ların başından itibaren Atlantis’ten söz eden, kitaplar yazan Zangger’in 15 yıllık bir sessizlikten sonra Luviler’i anlatarak dönmesi gerçekten ilginç. Bu kez ne Kültür Bakanlığı’nın ne de bilim çevrelerinin ilgisini çekememiş görünüyor. Gerçi kendisiyle yaptığım görüşmede, önce medya ile kamu oyunun ilgisini çekmek daha sonra da bir sponsor bulmak istediğini anlattı.”
çöküşü Luvi Uygarlığı ile açıklanabilir”
Zangger’in 15 yıl aradan sonra yeniden ortaya attığı iddialarda ise Troia’da Luvi uygarlığının cevabı bulunuyor. İsviçreli Zangger’in ve Serdal Mutlu’nun tepki çeken araştırmasında ise ayrıca şu ifadeler yer alıyor:
“Truva Antik Şehri’nin batısındaki düzlüğün 6 metre altına inilmesi ile yeni bir uygarlığın izlerine de ulaşılacak. Orta Anadolu’daki Hitit Uygarlığı’yla Yunanistan anakarasındaki Miken Uygarlığı arasında yoğun bir yerleşim ağı bulunuyor. Bu yerleşimi Luvi Uygarlığı’nın oluşturduğunu düşünüyorum. M.Ö. 2. binyılda Batı Anadolu’da yaşayan halkların çoğu, Hint-Avrupa dillerinin Anadolu koluna ait olan Luvi dilini konuşurdu. Bu nedenle, yeni tespit edilen bu uygarlığı Luvi Uygarlığı olarak adlandırıyoruz. Luviler’in Truvalılar’dan ve Truva Savaşı’nda müttefiki olan halkların çoğundan oluştuğunu düşünüyoruz.”
Tarihsel olayların ağırlıklı olarak politika, ekonomi ve teknoloji alanındaki gelişmeler tarafından belirlendiğini belirten Dr. Eberhard Zangger, geçmiş kültürleri daha iyi anlayabilmek için bu alanların daha ayrıntılı incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Günümüze kadar yapılan arkeolojik araştırmaların Batı Türkiye’deki Luvi Uygarlığı’nı tamamıyla görmezden geldiğine değinen Zangger, yürüttükleri çalışmalar ile Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı’nın sonlarında gerçekleşen tarihsel olayları, kronolojik ve rasyonel bir açıklama ile ortaya çıkardıklarını, Luvi Uygarlığı’nın M.Ö. ikinci bin yılın büyük kısmında iskân edilmiş 340 yerleşim yerini, sistematik olarak ilk defa kayıt altına aldıklarını sözlerine ekliyor.Dr. Zangger Luvi Uygarlığı’nın varlığı kabul edildiğinde, Akdeniz bölgesinin arkeoloji tarihinde günümüze kadar açıklanamamış, Deniz Kavimleri’nin İstilası, Troia Savaşı, hatta Hitit ve Miken uygarlıklarının çöküşü ile ilgili bazı sorulara yanıt bulunabileceğini söylüyor. Zangger, Batı Anadolu’da bulunan küçük Luvi krallıklarını ve tarihe etkilerini şöyle anlatıyor:
“Batı Anadolu’da bulunan Arzawa, Wilusa, Mira, Hapalla, Lukka gibi küçük Luvi krallıklarının birçoğu, M.Ö. 1200’den kısa bir süre sonra askeri bir ittifak oluşturdu. Bu krallıklar birlikte Kıbrıs, Suriye ve Kilikia’ya saldırarak, Büyük Hitit Kralı’nın ordusuyla denizde ve karada savaşa girdi. Savaş, Luvi krallıklarının Hitit İmparatorluğu’nu bozguna uğratarak tarih sayfalarından silmesi ile sonuçlandı.
O dönemde küçük Luvi krallıkları Kuzey Yunanistan’da Makedonya’dan Anadolu’ya ve oradan da Suriye ve Filistin’e kadar uzanan bir bölgeyi kontrolü altında tutuyordu. Böylece Mikenler’in hâkimiyetindeki Yunanistan’ın, belli başlı maden kaynaklarına ve ticari yollara ulaşması engellenmişti. Buna karşılık Mikenler de askeri bir ittifak oluşturarak Anadolu’nun Ege kıyılarındaki Luvi liman şehirlerine saldırdılar. İki taraf arasındaki savaş Truva’da yaşanmış ve şehrin yağmalanmasıyla son bulmuştu.”
Dr. Zangger’e göre bu savaştan sonra ovadaki Troia şehrinin yapay su kanalları sistemi çöküyor ve Kara Menderes ile Dümrek nehirlerinin taşması sonucu şehir çamur altında kalıyor. Dr. Zangger, Troia’nın çamur altında kaldığına dair Antik Çağ’dan kalma çeşitli kaynakların da olduğuna dikkat çekiyor. Bu yeni veri ve iddialarla Troia Antik Şehri’nin henüz keşfedilmemiş alanını gün ışığına çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Dr. Eberhard Zangger, Kara Menderes ovasında helikopterle bir jeofizik keşif düzenlenmesi ve elektromanyetik dalgalar yoluyla yüzey altının röntgeninin çekilmesi ile tarihin yeniden yazılabileceğini iddia ediyor.
Yorumlar...
Henüz yorum yok...