Eski ve Yeni Yıllar

2014 umutlarımıza rağmen gerilimli ve çatışmacı bir yıl olarak geçti. Bu gerilimlerin öncelikli sebebi siyasetteki yerel seçimler ile cumhurbaşkanlığı seçimleriydi. Siyaset arenası hepimizi “çatışmacı kültürün” maşalarına dönüştürdü. Ulusal ve uluslararası düzlemde siyasetin dili ve üslubu her şeye hakim oldu. Bu hakimiyet diğerini kötüleyen ve kendisini en iyi gören bir tarzı benimseyince, yaşamın her tarafında çatışma ve diğerini yok eden bir anlayışı oluşturma kolaylığı gelişti. Çevre ülkelerle olan ilişkiler kötülük ve kötüleme üzerinden, ülke içindeki taraflar ise kavga ve yok etme üzerinden olunca, her birey cinnet düzeyinde bir gerilim içinde yaşar oldu.

Tüm bunlar yaşanırken biz yereldeki güzelliklerle mutlu olurduk. Ama bu defa yerel güzellikler üzerindeki siyasi gerilim de, mutluluklarımızı adeta yok etti.

Yerel gerilimi arttıran bir kaç örnek vereyim. Gelibolu milli parkı iptal edilerek “tarihi alan” statüsüne dönüştürüldü. Tam o süreçte uyarmıştık, bu durumun sebebi “rant” ve “kaynak paylaşımıdır” diye. Şimdilerde daha bir belirginleşiyor, sislerin arasından yeni bir rant merkezi ile paranın bölüşüldüğü bir merkez çıkıyor.

Balıkesir ve Çanakkale illerini kapsayan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı yürürlüğe girdi. Tüm iyi niyetli katılım ve önermelere rağmen, 3-4 yıl süren planlama sürecinden de yine rant çıktı, yerel değerlerin yağmalanması, güzelliklerin kirletilmesi gibi kötülükler çıktı. Çanakkale kirletici ağır metal ve kimya sanayinin, ithal kömürlü termik santrallerin ve siyanürlü altın ve diğer madenciliğin merkezi haline bu planı kullanarak dönüştürüldü. Kıyılarımız turizm teranesiyle yapı ve arsa spekülasyonu besleyen imarlaşmaya açıldı. Tüm bunlara ulaşımı, yani kolay yağmalanmayı sağlayacak ulaşım projeleri plana işlendi. Boğaz köprüsü, yeni otoyollar, demiryolu, liman ve havaalanı seçeneklerinin bollaştığı ve odağında Lapseki merkezinin durduğu bir yağmalanma lojistiği planlarda boy gösterdi. Ve bunların sonucu kara para ve rantiyeler bölgeye hücum etti.

Kentin tartışma konusun ise; yine siyaset eliyle rantın kayıkçı kavgası olarak yaşanan güney Çanakkale kesimi kıyı alanlarındaki betonlaştırma ve yapılaşma peşkeş projeleriydi. AVM’lerin yükseldiği, eski tekel kanyak fabrikasının ona buna bağışlanmak istendiği ve AKFA alanındaki CHP siyasi kliklerinin rant bölüşüm ve kayıkçı kavgaları kentin yerel siyasetinin öznesi durumuna geldiler. Tüm bu süreçler kentteki herkesi çok gerdi. Biliyoruz ki, siyaset diğeri üzerinden yapılan gerilimli politikalardan besleniyor. Çünkü yapacak başka hiç bir şeyleri yok, diğerini kötülemekten başka… Aslında kendi odanızda boğulun demekten başka şey gelmiyor elimizden…

1914-2014 Birinci Dünya Savaşının başlangıcının üzerinden 100 yıl geçtiğinin yılıydı. Çanakkale Bienali bu durumu kendi tarz, yöntem ve içeriğiyle bizlere hatırlattı ve gösterdi. 2015 ise Çanakkale Savaşlarının 100. yılı anması olarak geçeceğe benzer. Yerelde gördüğümüz, herkes bir proje ve para kapma sevdası içinde koşuşturuyor. Ulusaldaki büyüklerimiz ise, Ermeni soykırımını unutturmak için Çanakkale meselesini kullanmak üzerine politika geliştiriyor. Bu yıl yine bir seçim var, milletvekili olmak isteyenler şimdiden kaynaklarını savurmaya başladılar. Hadi hayırlısı, gerilimli ve çatışmalı bir 2015 yılı önümüze serildi bile…

Mimar İsmail Erten Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir