“Erkek Devlet, Öldüren Erkek, Koruyan Devlet”
Çanakkale’de boşanmak üzere olduğu eşi tarafından öldürülen iki çocuk annesi Şefika Hersek adına, Çanakkale Kadın Platformu üyesi kadınlar bir eylem gerçekleştirdi. Erkek şiddetinin, 2014 yılının ilk altı ayında toplam 139 kadının hayatına mal olduğunu belirten kadınlar; “Şefika yalnız değildir’, “Öldüren erkek, koruyan devlet”, “Susma haykır, şiddete hayır”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” sloganları ile tepkilerini dile getirdiler.
Pazartesi günü Barbaros Mahallesi Yeni Kordon Mevkii’nde boşanmak üzere olduğu eşi Yusuf Söylemez (36) tarafından göğsüne 2 el ateş edilerek öldürülen 21 yaşındaki Şefika Hersek için Çanakkale’de bulunan kadın örgütleri birlik oldu. Çanakkale Kadın Platformu öncülüğünde dün İskele Meydanı’nda toplanan kadınlar, hep bir ağızdan “Şefika yalnız değildir”, “Öldüren erkek, koruyan devlet”, “Susma haykır, şiddete hayır”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” sloganları attılar. Burada Çanakkale Kadın Platformu adına bir konuşma yapan Özlem Ergun Açanal, hükümetin kadınlara karşı uygulanan şiddet karşısında daha caydırıcı yasal düzenlemeler getirmesi gerektiğini vurgulayarak; “Bizler bugün buradayız çünkü Çanakkale’de bir kadın kardeşimizi kaybettik. Erkek şiddeti bir kadının daha hayatına mal oldu. 21 yaşında olan Şefika Hersek, kocasından boşanmak istediği için evinin önünde silahla vurularak öldürüldü. Şefika, aldığı tehditler nedeniyle hakkında koruma tedbir çıkarılmış olan bir kadın kardeşimizdi ve koruma altındayken öldürüldü. Koruma yasası gerektiği gibi uygulanmadı ve Şefika evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü. Soruyoruz bir kadının boşanmak istemesi cinayet sebebiyse bunun hesabını kim verecek? Kadını katleden erkek mi? Korumayan devlet mi” dedi. Kadınların kendi hayatlarını belirlemesi için hiçbir şans tanınmadığını, kadınların toplumda birer özne olması için şart olan yasaların uygulanmadığını belirten Açanal, “Koruma altında kadın kardeşlerimiz öldürülüyor. Kadın cinayetleri artıyor. Kadınların öldürülmemesi için var olan koruma yasası dahi uygulanmıyor. 2014 yılının ilk altı ayında139 kadın kardeşimizi kaybetmemize rağmen ceza yasasında kadın katillerine caydırıcı bir yasal düzenleme yapılmıyor. Bugün buradayız çünkü erkek şiddetine karşı yaşam hakkımızı savunuyor ve Şefika Hersek arkadaşımız için adalet talep ediyoruz” dedi.
Basın açıklamasının tamamında şu ifadelere yer verildi:
Bizler bugün buradayız çünkü Çanakkale’de bir kadın kardeşimizi kaybettik. Erkek şiddeti bir kadının daha hayatına mal oldu. 21 yaşında olan Şefika Hersek kocasından boşanmak istediği için evinin önünde silahla vurularak öldürüldü.Şefika aldığı tehditler nedeniyle hakkında koruma tedbir kararı çıkarılmış olan bir kadın kardeşimizdi ve koruma altındayken öldürüldü. Kocasının uzaklaştırma kararı olmasına rağmen, Yusuf Söylemez evin önüne kadar yaklaştı. Koruma yasası gerektiği gibi uygulanmadı ve Şefika evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü.
Soruyoruz bir kadının boşanmak istemesi cinayet sebebiyse bunun hesabını kim verecek?
Kadını katleden erkek mi?
Korumayan devlet mi?
Eşinden gördüğü şiddet nedeniyle karakola gittiğinde “kocandır döver de sever de, barışın” diyerek geri gönderen polis mi?
Tahrik indirimi uygulayarak erkeklerden yana karar veren yasalar mı?
Her koşulda kadını suçlayan, aşağılayan, “saçı uzun aklı kısa, eksik etek, kadın kuyruk sallamasa erkek yanaşmaz, mini etek giymese taciz edilmez, gece dışarı çıkmasa tecavüze uğramaz, kadının namusu erkekten sorulur” diyen iki yüzlü genel ahlak anlayışı mı?
“Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem”, “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, “Kadınlar 3 çocuk doğursun”, “kürtaj katliamdır”, “Kadına şiddet abartılıyor” diyen bir başbakan mı ?
Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.””Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.” “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.””kadın evinin süsüdür.”“koruma altındaki kadınlar öldürülmüyor”diyen bakanlar mı?
Kardeşler, sadece 2014’ün ilk altı ayında 139 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu katliama “erkek aşıktı, çok seviyordu,çok kıskançtı, cinnet geçirdi” diyerek bahane üretemezsiniz, mazeret uyduramazsınız, münferit deyip geçemezsiniz. 139 kadın babası, kocası, sevgilisi, erkek kardeşi, amcası, dayısı? yani hayatındaki erkekler tarafından göz göre göre katledildi. Evet soruyoruz bu cinayetlerin, kadınların çalınan hayatlarının hesabını kim verecek?
Kardeşler, sadece iktidardakiler değil bütün bir toplum olarak kadın cinayetlerinden sorumluyuz. Çünkü katilleri de kurbanları da bizler ailede yetiştiriyoruz!
Evet kadın cinayetlerinden sorumluyuz çünkü kız çocukları ve erkek çocukları arasında ayrımcılık yapıyoruz. Kız çocuklarına oyun oynasın diyerek bebek ya da mutfak eşyası alırken erkek çocuklarına oyuncak silah alıyoruz. Erkek çocuk küfür edince, kavga edince övünüyoruz, kızların eteğini kaldırımca gülüyoruz; erkek adamın erkek oğlu olur,asker olacak benim oğlum diyoruz, futbol maçlarında küfür ettiriyor; pipisini misafirlere göstertiyoruz.
Erkek çocuğuna yemek yapmayı, yatağını toplamayı, kıyafetlerini katlamayı, evi temiz tutmayı, kız çocuklarına karşı saygılı davranmayı, ayrımcılık yapmamayı öğretmiyoruz.
Peki ne yapıyoruz?
İbne misin oğlum sen?, Karı gibi gülme, kız gibi ağlama, yumruğunu koy, karı gibi kırıtma, duygusal olma sert ol, adam ol diyerek insanlığı sevgiyi, saygıyı, paylaşmayı, eşitliği ve adaleti değil; saldırganlığı, emir vermeyi, kavga etmeyi, küfretmeyi, kadınları taciz etmeyi, onlarla birlikte olmayı marifet saymayı öğretiyoruz.
Peki ya kız çocuklarına?
Pembe kıyafetler giydirerek gelin olmayı, anne olmayı, eteğini örmeyi, adet/regl olunca gizlemeyi, göğüsleri çıkınca utanmayı, saklamayı, evden dışarı çıkmamayı, erkeğe bağımlı olmayı, erkeğin sözünü dinlemeyi, babasının attığı tokadı normal kabul etmeyi, akşam sokağa çıkmamayı,ileri de mutlaka evlenmesi gerektiğini, ev işlerini, çocuk bakımını, okuyup meslek sahibi olursa evini, kocasını, çocuklarını ihmal etmeyecek bir iş bulmasını, evlenene kadar bekaretini korumasını, namusundan erkeklerin sorumlu olduğunu, diğer kadınları ya rakip ya da düşman olarak görmeyi öğretiyoruz.
Kardeşler biz daha çocukluk çağlarında kız çocuğu ve erkek çocuğu arasında ayrımcılık yapıyoruz. Çocuklarımıza iki yüzlü davranıyoruz. Sonra okulda, çalışma yaşamında, hukukta, medyada yani yaşamın her alanında kadını ezen bu eşitsizlikler katlanarak artıyor. Çünkü bu toplumda hala kadın erkeğin malı olarak değerlendiriyor. Bekar olup cinselliğini yaşayan kadınlara orospu, evlenmemiş kadınlara kız kurusu, evde kalmış deniliyor. Eşinden boşanmış bir kadının potansiyel bir fahişe olduğu düşünülüyor. Bir kadın bir erkekle yan yana görülse hemen aralarında cinsel bir münasebet olduğu ima ediliyor. Bir kadının bir kadına aşık olabileceği dahi düşünülemiyor.
Kardeşler, Türkiye’nin her yerinde her yaş, meslek ve statüden erkekler her yaş, meslek ve statüden kadınlara yönelik fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet uyguluyor. Şiddetin gerekçesi bölgelere göre değişiyor gibi görünse de temelde yatan sebep, erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakküm talebidir.
Buradan açıkça erkeklere sesleniyoruz!
Kadınlar sizin namusunuz/malınız değildir! Namus bekçiliği yapmanız ikiyüzlülüktür!Uyguladığınız şiddetin yaptığınız katliamın hiçbir geçerli nedeni olamaz! Kadınların bedenleri sizin tarlanız değildir! Kadınlar size çocuk doğuracak, yemek pişirecek, kirlilerinizi temizleyecek, hasta ve yaşlılarınıza bakacak köleler değildir! Her kadın anne olmak zorunda değildir.! Her kadın evlenmek zorunda değildir! Bir kadının kıyafetinde dekolte var diye gözlerinizi açıp, ağzınız sulanarak bakmanız, kadınları rahatsız etmeniz tedavi edilebilir hastalıktır! Bir kadın mini etek giydi diye taciz edilmeyi hak etmiş değildir.! Bir kadının size gülümsemesi sizinle cinsellik yaşamak istediği anlamına gelmez! Eşiniz boşanmak istiyorsa ya da sevgiliniz ayrılmak istiyorsa zorla, baskıyla, korkuyla, şiddetle, tehditle onu yanınızda tutamazsınız.! Kışkırtılmış cinselliğinize gem vurmak için kadınlar kapanmak, önlem almak zorunda değildir, siz uçkurunuza sahip çıkmayı öğrenmelisiniz! Siz bu dünyayı, bu sadece kendinizin sandığınız için biz kadınlar yok sayılıyoruz! Bu dünyada, bu hayatta biz de varız. Gay, lezbiyen, biseksüel, trans ve interseks bireyler de var! Bu ülkede bu şehirde şehirde bizler de yaşıyoruz! Sizler bizi öldürmeyin, taciz etmeyin, tecavüz etmeyin diye eve hapsolmak, kendimizi yok saymak zorunda değiliz! Siz baskıyı, zorbalığı bırakıp insan olmayı öğrenmelisiniz, ataerkil düzeniniz yıkılmalı!
Şunu unutmayın! Kadınlar özgür bireylerdir!Bedenleri, emekleri, kimlikleri kendi tasarruflarıdır.! Tercihlerinden ötürü size hesap vermek zorunda değillerdir! Siz onay makamı değilsiniz! Artık kadınlara saygılı olmayı öğrenin bir zahmet!Artık eşit ilişki kurmayı, vicdanlı ve adaletli davranmayı öğrenin bir zahmet!
Bizler kadınlara yönelik her türlü baskıyı ve zulmü durdurmak için daha fazla kadın cinayetinin olmaması için elimizden geleni yapıyoruz.Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ı, koruma altında kadınların öldürülmediği yalanını söylemesinin kadınların hayatına mal olacağı konusunda uyarmıştık. Çünkü Ayşenur İslam bunu söyleyerek esasında kadın koruma yasasının uygulanmadığı gerçeğinin üstünü örtmeye çalışıyordu. AKP’nin görevi bir iktidar olarak yasaları uygulatmak kadınların hayatını kurtarmak iken, Aile Bakanı’nın bu açıklaması bir kez daha kadın katillerine cesaret verir nitelikteydi.
Çanakkale’de Şefika Hersek kardeşimiz gencecik yaşında ölümü göze alarak kendi ayakları üzerinde duracağı bir hayat kurmak istiyordu. AKP’nin kadın düşmanlığı ise tam olarak da Şefika gibi kardeşlerimizin hayata tutunmasına engel olmak üzere kurulmuş durumda. Kadınların kaç çocuk doğuracağından, kaç yaşında evleneceğini, hamileyken kaç kere sokağa çıkacağına kadar her konuda kadınların hayatını belirlemeye çalışırken, kadınların kendi hayatlarını belirlemesi için hiçbir şans tanımıyor, bu konudaki görevlerini yerine getirmiyor. Kadınların toplumda birer özne olması için şart olan yasaları uygulamıyor.
Koruma altındayken öldürülen birçok kadın kardeşimiz gibi Şefika Hersek de yaşam hakkının peşinden gitti.Gerçek şu ki koruma altında kadın kardeşlerimiz öldürülüyor, kadın cinayetleri artıyor.Kadınların öldürülmemesi için var olan koruma yasası dahi uygulanmıyor. 2014 yılının ilk altı ayında 139 kadın kardeşimizi kaybetmemize rağmen ceza yasasında kadın katillerine caydırıcı bir yasal düzenleme yapılmıyor.Bugün buradayız çünküerkek şiddetine karşı yaşam hakkımızı savunuyor ve Şefika Hersek arkadaşımız için adalet talep ediyoruz. Şefika Hersek kardeşimizin ailesine sesleniyoruz. Yalnız değilsiniz. Öldürülen kadın kardeşlerimizin aileleriyle birlikte sizi de mücadele etmeye, Şefika için adalet istemeye çağırıyoruz.
Bizler kadınların yaşam hakkı için mücadeleyi yükselteceğiz.Kadın kardeşlerimizin erkeklerce öldürülmeleri önlenebilir. Devlet kadınları korumak için seferber olmalı, alarma geçmelidir.Kadınların ödedikleri vergiler ölmelerini engellemek için elbette kullanılmalıdır. Akp kadın düşmanlığını bırakmalıdır. Aile değil kadınların korunması sağlanmalı, caydırıcı yasal düzenlemeler derhal yapılmalı, 6284 sayılı yasadaki eksiklikler giderilmeli, şiddetin önlenmesi samimi biçimde isteniyorsa kadın yurttaşların her alanda fiilen eşitliğinin sağlanması için kadın örgütleri ile birlikte çalışılmalı, kadınların hakları ve özgürlükleri esas alınmalıdır.
Bugün buradayız çünkü bir kez daha haykırıyoruz:
Kadın cinayetlerine karşı yasta değil isyandayız! Kadın katillerine gerekli cezalar verilsin!
Aile değil kadınız! Bedenimiz emeğimiz kimliğimiz bizimdir!Kimsenin namusu değiliz! Erkekler öldürüyor devlet koruyor!Kadın cinayetleri politiktir!
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Kadınlar eylem süresince ellerinde, “Yasta değil İsyandayız”, “Kadınlara Adalet Katillere Müebbet”, “Kadın Cinayetlerine Son”, “Erkek Devlet, Öldüren Erkek, Koruyan Devlet” yazılı pankartları taşıdılar.
Yorumlar...
Henüz yorum yok...