Sahipsiz Çavuş
“Üzümünü yedik bağını sormadık” başlıklı yazımda bağcılık sorununa şarapçılık paralelinde değindim. Kısaca bahsedip geçiştirmek istemediğim için Bozcaada’nın marka değeri “Çavuş” üzümünü bu yazıma sakladım.
Bozcaada’da yalnızca bağcılık bitmiyor aynı zamanda Bozcaada bir değerini kaybediyor. İş işten geçtikten sonra farkına varılacak bu durum ne yazık ki birçok kişinin ve kurumun gündeminde yer almıyor.
Bozcaada’da bağcılığın korunması özellikle de Çavuş üzümü yetiştiriciliğinin desteklenmesi yönünde elle tutulur geleceğe ümit veren bir proje ne yazık ki yok.
Bu değer aynı zamanda Bozcaada kimliğinin en belirgin özelliğidir.
Çavuş üzümü ve bağcılığın Bozcaada’da bitmesi demek Bozcaada’nın kendine has kimliğini giderek kaybetmesi demek aynı zamanda.
Kimliksiz ve kendine özgü değeri olmayan bir Bozcaada giderek yozlaşarak, kontrolsüz ve plansız turizm projeleri sonrasında Türkiye’nin artık birbirinin kopyası haline gelmiş tatil beldelerinden biri haline gelecektir.
Belki çok turist gelecektir yapılaşma çok artacaktır ama o artık Bozcaada olmayacaktır. Bağcılık ve şarapçılık eski dönemlerde ada halkına ve çevre bölgelerden gelen mevsimlik işçilere iyi kazanç sağlıyordu.
Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi yanlış tarım politikaları Türkiye’de tarımı bitirdiği gibi Bozcaada’da bağcılığın ve şarapçılığın yavaş yavaş bitme noktasına gelmesine neden oldu.
***
İlginçtir ülke finans durumu olarak en zengin olduğumuzun iddia edildiği dönemlerde tarım büyük darbeler yiyerek tarımla uğraşan kesim giderek yoksullaşmıştır. Kendi kendine yettiğinden dolayı gururla yerli malı haftaları yapılırdı.
Ama ne yazık ki ülke artık kendi kendine yetemiyor. Pamuktan buğdayına, mısırından bakliyatına kadar birçok ürün dışarıdan alınıyor.
Yakın bir zamanda Bozcaada’da üzümün büyük bir bölümü dışarıdan alınacak. Üretim gittikçe düşerken Bozcaada’da onlarca fabrika hayalinin kurulması gerçekten ilginç.
Bozcaada için plan, proje ve politika üretenler unutmamalı Turizm ve Bağcılık-Şarapcılık Bozcaada’da birbirinden bağımsız yürütülemez.
Bozcaada’nın geleceği daha doğrusu kendine has kimliğini koruyarak kuracağı gelecek bu iki önemli unsurun birbiriyle eşgüdümlü ilerlemesine bağlıdır. Bağcılığı düşünmeden binlerce insanı adaya sokmayı hedeflerseniz orada turizm değil ranta dayalı talan olur ancak.
***
En önemli sorulardan biri peki bağcılığı kim yürütecek? Bu konuda bilgili deneyimli gençler var mı? Bağcılık yapabilecek kaç toprak sahibi var? Bağ evi sahipleri sadece ev sahibi olan kişiler mi yoksa arsalarında bağlarına düzenli bakım yapıp üretime katılıyorlar mı? Bu soruların cevapları birçok tartışmayı da beraberinde getirecektir. Ama bu konuların tartışılması gerekiyor. Tartışmaktan kaçmayalım; konuşalım, hep beraber bu soruna çözümler arayalım. Bu konudaki fikirlerinizi bana yazabilirsiniz. Beraber yaşadığımız bu güzeller güzeli adada geleceğe dönük düşüncelerimizi paylaşalım. Paylaşalım ki güzel düşüncelerimiz bir araya gelerek büyüsün ve sadece düşte kalmayıp hayata geçebilsin.
?ÇANAKKALE İÇİNDE? Notu: Bu yazı 10 Şubat 2014 tarihinde bozcaadahaber.net adresli internet haber sitesinde yayınlanmıştır. Fotoğraf Kaynağı: facebook.com / Bozcaada Çavuş Üzümü
Fırat Tunabay Son Yazıları...
- 18/09/2017 Bana Evimi ve Komşularımı Geri Verin
- 31/07/2017 Bozcaada’ya Değer Kattım Demenin Dayanılmaz Küstahlığı
- 17/02/2017 #Hayır Sonrasına Hazır Mıyız?
- 19/08/2016 Resif ve Köpek Balıkları
- 09/05/2016 Doğaya İhtiyacımız Var
- 21/11/2015 Sevgi Tohumları
- 01/02/2015 Bozcaada ve Üniversite
- 09/06/2014 Yaraları Sarmak
- 08/04/2014 Yerel seçimler sonuçları ve Bozcaada
- 19/03/2014 Bozcaada’dan Defne’ye Selam
Yorumlar...
Henüz yorum yok...