Çanakkale’de “Kadın ve Göç” Konusu Tartışıldı
“Kadın ve Göç” konulu, Avrupa Komisyonu Destekli Uluslararası Projesi kapsamında, göç konusu farklı yönleriyle tartışıldı. CABININ’ın (Çanakkale Bienali İnisiyatifi) çağrıcılığını yaptığı “Kadın ve Göç” konulu tartışma toplantısı, 21 Aralık Cumartesi Günü Kent Müzesi’nde gerçekleştirildi. Toplantının konukları, Paris Göç Müzesi Yayın Müdürü Marie Poinsot ve Galatasaray Üniversitesi’nden sosyolog Feyza Ak Akyol oldu.
Toplantının amacı Fransa, Belçika, Romanya ve Türkiye arasında yürütülen bir sanat ve sosyal farkındalık projesi olan “Çağdaş Bir Yolculuk: Göçmen Kadınların Hafızası ve Geleceği” kapsamında yürütülecek sosyal bilim ve sivil toplum çalışmaları konusunda kentin sivil toplum bileşenlerini bilgilendirmek olarak belirtilirken toplantıya Kent Konseyi ve Kent Müzesi yöneticilerinin yanı sıra, Kent Konseyi Kadın Meclisi Yöneticileri, Kent Konseyi Mülteci ve Sığınmacılar Çalışma Grubu Üyeleri, ÇOMÜ Kadın Araştırmaları Merkezi Yöneticileri, İHD üyeleri ve konuyla ilgili kentli yazar, düşünür ve sanatçılar katıldı. Toplantı proje koordinatörlerinden İsmail Erten’in sunumuyla açıldı.
Toplantının ilk bölümünde Marie Poinsot, Fransa’nın iyi yüzyıla yayılan göç tarihi ve bu tarihin gelişimi, Göç konusuna odaklanan Paris’teki müzenin işleyiş ve içeriği konularında kısa bilgiler aktardı. Göçmen kadınların Batı toplumlarında hem göçmen hem de kadın olmalarından kaynaklı çifte bir ayrımcılığa maruz kalmaya devam ettiklerine, bu konuda çok az araştırma ve çalışmanın olduğuna, bu nedenle göçmen kadınların kamusal alanda adeta görünmez kılındığına değindi. AB kapsamındaki yasal düzenlemeler ve bunların toplumsal ve sosyal uygulamalarına da değinerek örnekler veren Marie Poinsot, göçmenler ve özellikle göçmen kadınlar üzerinden siyasi alanda olduğu kadar medyada da üretilen basmakalıp ve önyargılı söylemlerle mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Ardından Feyza Ak Akyol konuyu Türkiye bağlamına taşıyan sunumunda katılımcıları 20 yıl kadar öncesine götürdü. Türkiye’nin yakın tarihlere kadar göç alan değil göç veren bir ülke konumunda olduğuna vurgu yapan Ak Akyol, Fransa’daki göçmen Türk kadınlarıyla yaptığı çalışmanın sonuçlarını aktardı. Bu çalışmada, kurban ve edilgen gibi gösterilmek istenen doğulu göçmen kadın imajının aksine, erkeklere oranla toplumsal hayata daha aktif katılan, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi Batı toplumunun kurumsal yapılarıyla daha etkin bir şekilde etkileşime giren, göç ettiği ülkenin dilini bile kocasından daha önce öğrenen güçlü bir göçmen kadın olgusunu tespit ettiğini belirtti. Fezya Ak Akyol, hali hazırda göçün güncel bir boyutu olan “göçmen kadınların Türkiye’ye geri dönüşü” olgusuyla ilgili çalışmakta olduğunu belirtti.
Bu giriş sunumlarının ardından Hasan Turhanlı Türkiye’de göçmen, mülteci ve sığınmacılarla ilgili güncel hukuki ve kurumsal yapıyı ele aldığı araştırmasının ilk çıktılarını sundu. 2013 yılında yürürlüğe giren ve Türkiye’de göçmen haklarını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirmeyi amaçlayan “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” hakkında bilgi veren Turhanlı, yasanın uzun yıllardır ihmal edilen göçmen hakları konusunda bir ilk adımı teşkil ettiğini fakat yürütmede etkin ve insan odaklı yöntem ve araçların geliştirilmesinin önemine değinerek, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile 16 Aralıkta imzaladığı “Geri Kabul Anlaşması” sürecini hatırlattı. Türkiye’den Avrupa Birliği topraklarına doğru yaşanan düzensiz göçün güzergahlarından biri olan Çanakkale’de, halihazırda toplumsal hayatı etkileyecek ve dönüştürecek oranda görünür olmayan yabancı göçmen olgusunun, bu yasanın uygulamaya geçmesinin ardından nasıl bir dönüşüm geçireceğinin öngörülemediğini dile getirdi.
Bu tespitlerin ardından Kent Konseyi bünyesinde geçtiğimiz aylarda kurulan Mülteci ve Sığınmacılar Çalışma Grubu temsilcisi Leyla Yavuz yürüttükleri çalışmaları aktardı. Yabancı göçmenlerin önemli bir bölümünün yalnız ya da çocuklarıyla göç eden, bölgedeki savaşların mağduru kadınlar olduğuna dikkat çekti. Göçmenler konusunda yetkili ve sorumlu birçok kamu kurum ve kuruluşuyla çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerini, bu görüşmeler sonrasında sayıları henüz yüzlerle ifade edilen ve çoğunlukla Ortadoğu kökenli yabancı göçmenlerin yaşam koşulları ve toplumsal hayata katılımları konusunda yeterli bir bilgi ve çalışmanın olmadığına değinen Yavuz, özellikle son dönemde savaş ortamından kaçan ve sayıları 2 milyonu bulan Suriyeli göçmenlerin küçük bir kısmının da Çanakkale’ye yönlendirildiğini öğrendiklerini, fakat bu göçmenlerle ilgili sağlıklı bilgilere ulaşılamadığını söyledi. Bu Çalışma Grubunun bir sosyal yardımlaşma ağı oluşturarak, göçmenlerin yaşam koşullarını iyileştirme yönünde çalışmalar yürütmeyi ve göç etmek zorunda kalan bu kadınların mağduriyetlerini giderecek adımlar atılması için yetkilileri yönlendirmeyi hedeflediklerini belirtti.
Toplantının son bölümünde ise Sosyolog Özlem Elif Güven koordinasyonuyla hazırlanan ve sunulan, Çanakkale’nin özgün göç olguları tartışıldı. Kentin göçlerle kurulan ve dönüşen bir yapıya sahip olduğu, bu göçlerin ise çok büyük oranda iç göç hareketlerinden kaynaklandığı vurgulandı. İç göçün kırsal alandan kente göç, eğitim ve çalışma amaçlı göçler ve son olarak da metropol hayatından kaçan eğitimli ve meslek sahibi kesimlerin göçleri ile şekillendiği tespit edildi. Toplantının sonunda, sadece Üniversite eğitimi için bile on binlerce iç göçmen ağırlayan Çanakkale’de iç göçün etkileri, kentin toplumsal ve sosyal yaşamına katkıları alanında ayrı bir araştırma yürütülmesi yönünde bir ortak niyet oluştu.
Proje kapsamında önümüzdeki dönemde, proje ortağı Fransa, Belçika, Romanya ve Türkiye’den araştırmacı ve uzmanların katılımıyla benzer toplantı ve raporlar hazırlanacak. Bu çalışmalar Ekim 2014’te yine Çanakkale’de düzenlenecek bir sonuç çalıştayında Çanakkalelilerle ve uluslararası kamuoyuyla paylaşılacak.
Yorumlar...
Henüz yorum yok...