Mete Gökçe: “Çanakkale’nin Her Yerinde Şarkılar Söylendi”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ)’nden Fatmanur Güder, Müzik Bölümü Öğretim Görevlisi ve Koro Şefi Mete Gökçe ile koro müziği üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Türkiye’de Koro Müziği’nin gelişimi için çalışan Gökçe, ‘Çanakkale Barış Korosu’ gibi birçok gelecek projenin müjdesini de verdi.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Mete Gökçe: Ben 1975 yılında Ankara’da doğdum. 2004 yılından beri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi kültüründe nefes almaktayım. Eksenim koro müziği, hayatımı ve kendimi koro müziği üzerine adamış sayıyorum…
Peki, neden müzik?
Mete Gökçe: Normalde bunu halama borçluyuz diyebilirim. Ben ilkokuldayken halam bizi kız kardeşimle alır, operaya götürürdü. Oralardan başlayan bir kıvılcım olsa gerek. Ortaokula geldiğim zaman piyano derslerine başladım. Daha sonra Kültür Bakanlığı Devlet Çok Sesli Gençlik Korosu’nda korist olmam, Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü’nde öğrenci olmam diye devam eden bir hikaye benimkisi…
Aslında ben özellikle müziği seçmedim, yaşayışım kendimi bu dünyanın içinde bulmamı sağladı. Müzik de sizi keşfedebiliyor. Benimki de öyle oldu. Natürel bir buluşma, diyebilirim. Müzik, herkesin hayatında… Herkesin hayatında var olan bir olgunun içerisinde çalışıyorsunuz. Hatta ben buna çalışıyorum da demiyorum. Müzik veya diğer sanatsal alanlarda böyledir; siz çalışmak için bunu yapmıyorsunuz, siz zaten bunu yapmak istiyorsunuz ve bu sizin işiniz oluyor. Böyle garip, ulvi bir yönü de var.
“Yapılan her müziğin bir hikayesi var. Müzik, bir ifade gücü…”
Dediğiniz gibi herkesin hayatında müzik var. Müzik yöneten biri olarak siz neleri dinliyorsunuz?
Mete Gökçe: Buna bir düşünürden cevap vereyim; Hanns Eisler adında aynı zamanda besteci olan bir Alman düşünür var. O şöyle söyler; “Sadece müzik dinleyen bir kişi, müziği anlayamaz”. Siz diğer müziklere de dünyanızı kapatırsanız kısırlaşırsınız. O yüzden; bütün müzik olgularını dinlemek ve anlamak gerekiyor. Çünkü müzik bir ifade gücü… Yani yapılan her müziğin bir oluşu, bir doğuşu, bir hikayesi var. Bu yüzden olabildiğince her türlü müziği dinlemeye çalışıyorum.
Ama müziği yöneten, müzik alanında uğraşan bir kişi dışında normal sokakta yürüyen bir Mete Gökçe daha çok klasik müzik dinliyor. Bunun haricinde halk müziğini çok seviyorum. Eski Türkçe Pop’u çok seviyor, dinliyorum. Sanat müziğini de çok sık olmasa da dinliyorum. Ama tüm müzikleri yüreğimde hissedebiliyorum.
“Türkiye koro müziğinde Avrupa’nın gerisinde”
Türkiye’de ve dünyada Koro Müziği adına yapılan çalışmaları nasıl buluyorsunuz?
Mete Gökçe: Ben ülkemizde polifonik (çok sesli) koro müziği alanında bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Polifonik koro müziği Türkiye’de 1950- 60’larda TRT Çok Sesli Korosu’nun kurulmasıyla çok daha taçlanmaya başlıyor. Şimdi de üniversitelerde, çeşitli derneklerde, devlet kurumlarında sanatsal ifadelerine devam ediyor.
“Çok büyük zenginliklerimiz var; Karacaoğlan’lar, aşık Veysel’ler…”
Avrupa’da ilk koro kültürülu birlikte şarkı söyleme okulu 950 yılında açıldı. O yüzden Avrupa’da çok daha ileri boyutlarda. Kendi geleneksel yapıları. Buradan kültürle oluşan biçimlerle çok büyük organizasyonlar gerçekleştiriliyor. Almanya’da 40 – 50 bin koro var. Bulgaristan’da 15-20 bin tane koro var. Dünyasal anlamda kıyasladığımız zaman Türkiye olarak şu anda oldukça geri durumundayız. Ben bunu geri olarak değil kıyaslamadna öte korodan önce birlikte şarkı söyleme geleneğimiz çokca eksik. Bu, biraz da toplumun müziği ifade etme biçimiyle alakalı bir durum. Koroların beslenme alanı insan… İnsanın da şarkı söyleme kültürünün yüksek olması gerekiyor. Bizde de gelenekler var tabii; bugün bir Anadolu kasabasına gittiğiniz zaman sokakta şarkı söyleyen bir sürü insanlara rastlarsınız. Örneğin; çobanlarımız yaylada mutlaka bir şarkı söyler, ağıt yakarlar. Anadolu’da çok büyük zenginliklerimiz var; Karacaoğlan’lar, aşık Veysel’ler… Sonsuz bu isimler…
“Türkiye’de koro kültürü oluşmaya başladı”
Ama maalesef temel müzik eğitimindeki nedenlerden dolayı müzik kültürüne vakıf olamıyoruz. Şarkı ve koro kültürlerimiz eksik olduğundan toplumsal yapıda duygusal ve şarkı ifade kültürümüz çokca eksik. Koro müziğinde de bu sebeplerle gelen karışıklıklardan başta toplumun müzikal algı ve şarkı söyleme kültürü düşük olsada yeni yeni hareketlenmeler oluştu. Türkiye’de koro festivalleri oluşmaya başladı. Bunların sayılarını arttırmaya çalışıyoruz. Bizim temelden başlamamız gerekiyor. Örneğin çocuk korolarının sayılarının çok çok artması gerekiyor. Koro kültürünün artmasını istiyoruz. Üniversitelerin koro bölümlerinde akademik alanda Avrupa’da olduğu gibi uzmanlaşacak okul bölümlerinin açılması için uğraşıyoruz. Şu anda Türkiye’de oldukça pozitife doğru gidiyor. Koro algısının oluşmasında hem eğitsel hem de toplumsal anlamda çok pozitif üretimler gerçekleştiriliyor.
Koro festivalleri hem koro müziğinin akademik yanlarının gelişmesinde hem de toplumsal bilinçlenmede çokça önemli.. Akademik alanda iyi bir koro nedir, donanımlı bir koro şefinde bulunması gereken nitelikler nedir, bunlar anlaşılmaya başladı.. Yalnız toplumsal anlamda polifonik koro kültürü eksik olduğundan düzeyli ve nitelikli bir koro ya da şef kültürü nasıl olmalıdır ayırt edilemiyor.Bu eksikliklerden dolayı malesef kültürel festivallerin yanında ticari koro organizasyonlar içinde, az sayıda ve seviye alanı düşük organizasyonlar içinde bir koro derece aldığı için dünya birincisi, ikincisi, Türkiye dördüncüsü olduk, vb. algılarla topluma popüler engajeler yapılıyor. Buda zemini sağlam olmayan yarışmacı kültürler doğruyor. Bunu çok doğru bulmuyorum.Bu yüzden koro kültürününün akademik ve toplumsal bilincini ortak yapıda yükseltmek gerekli. Bu alanda oldukça zamana ihtiyacımız var.
“Çanakkale’de bir koro festivali gerçekleştirmek hayalimdi”
Sizin Türkiye’de ve Çanakkale’de Koro Müziği’nin gelişiminde büyük katkılarınız oldu. Biraz yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir miyiz?
Mete Gökçe: Hem toplumsal alana yayılma adına hem de akademik anlamda ben de kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. 2004 yılında ÇOMÜ’de çalışmaya başladım. O zamandan beri bir hayalim vardı; Çanakkale’de bir koro festivali gerçekleştirmek. Bunun için hiç acele etmedim. 5-6 yıl bekledim çünkü önce kültürleşmek gerekiyordu. Şu anda görev yaptığım Müzik Bölümü’nde o kültüre ait öğrencilerin oluşması gerekiyordu. Şehrin, yöneticilerin buna destek verebilmesi için o yöneticilere bu kültürü daha iyi, daha canlı yaşatmak gerekiyordu. Önce bu kültürün oluşması için 5-6 yıl boyunca Müzik Bölümü korosuyla birçok şey yaptık, çocuk koroları oluşturduk, vs…
“Artık Çanakkale’nin model teşkil eden bir festival kültürü var”
Sonunda ‘ben festival yapmak istiyorum’ dediğim anda sağ olsun yöneticilerimiz hemen sahip çıktılar. Şimdi Çanakkale’nin birçok yere model teşkil eden bir festival kültürü var. Biz bunu iki kere gerçekleştirdik. Burada Üniversitemizin desteği çok büyük Rektör Hocamızı buradan analım. En büyük hayalim kendisine bir koro yönettirmek ama bakalım.
Bunların yanında ulusal ve uluslararası alanda şeflik master class ve eğitimleri gerçekleştirmekteyim. Türkiye’den ve diğer yabancı festival ve kuruluşlardan davetler almaktayız. Ama maddi nedenlerden dolayı aldığımız tekliflerin çoğunu dile getirmiyorum bile, çünkügidemiyoruz. Türkiye’de Çanakkale denilince müzikal ve kültürel anlamda önemli takipçisi olan bir kitleye sahibiz.Artık her iki haftada bir Türkiye’nin bir çok yerinden uzmanlar, öğrenciler, koro şefi adayları çalışmalarımızı izlemeye geliyorlar. En güzelide güzel sanatlar lisesi öğrencileri artık koromuzda şarkı söylemek için burayı tercih ediyorlar. Şu an Çanakkale’de sınava giren her 5 öğrenciden biri koro kültürü nedeni ile üniversitemizi tercih etmektedir.
“Çanakkale’nin her yerinde şarkılar söylendi”
Çanakkale Korolar Festivali büyük bir festival oldu ve çok ses getirdi. Biraz bu festivalden bahsedebilir miyiz?
Mete Gökçe: İlkini 2010 yılında gerçekleştirmiştik. Festival, Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası ve Üniversitemiz ortaklığında gerçekleşti. İkinci yıl da aynı şekilde oldu. 800’e yakın kişi Çanakkale’ye geldi. Gelen bu 800 kişi korolarda şarkı söyleyen üniversite öğrencileri, güzel sanatlar lisesi öğrencileri, özel öğrenciler, yurt dışından gelen konuklarımızdı. Onun dışında toplumsal alana yayılması amacıyla sokak konserleri gerçekleştirdik. Bunun için özellikle bu yılki festivali yaz ayına aldık. Yaz ayında olması sokak konserlerinin hareketliliğini çok daha iyi bir noktaya getirdi. Akşam saatlerinde korolar, Çanakkale’nin her yerinde şarkılar söylediler. Çanakkale halkı da buna çok güzel reaksiyon gösterdi. Bunun yanında salon konserleri, söyleşiler ve atölyeler gerçekleştirildi.
Festival kültürümüz ülkemizde koro müzikçileri arasında büyük heyecan uyandırdı ve bir çok yere örnek model olduk. Şimdi Kıbrıs’ta, Samsun’da, Denizli’de festival hazırlıkları var. Buradaki girişimciler benimle hatta öğrencilerimle irtibat kurarak festival hakkında çeşitli destek ve düşünceler üzerine bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Birde bir not aktarayım; artık Türkiye’de koro müzikçileri birbirlerine “Korocan” diyorlar. Buda festival ve koro kültürümüzden bir yansıma.
“Çanakkale Korolar Festivali uluslararası boyuta ulaşacak”
Çanakkale Korolar Festivalini 50’ye yakın Müzik bölümü öğrencisi gönüllü olarak idare etti. Bu çok etkili oldu. Öğrenciler, hayatlarının öğrencilik yıllarında çok büyük deneyimler kazandılar. Bir hafta süren oldukça büyük bir festival gerçekleşti. Şimdi bu festivali Avrupa Korolar Birliği’ne üye yapıyoruz. Yakında oraya ait de bir festival olacak ve daha çok uluslararası fonksiyonlu bir festivale doğru gidecek. Ayrıca uluslararası alanda büyük bir ortaklık teklifi aldık ama henüz açıklamıyoruz. Şu anda temel düzeyde görüşmelerimiz sürüyor.
“Çanakkale’de çocuk koroları oluşturulmalı”
Koro Müziği Türkiye’de çok sağlam temellere dayalı değil dedik fakat bu tarz çalışmalar yapıldığında ilgi de her geçen gün artıyor…
Mete Gökçe: Çünkü bu festivaller, toplumla o festivali oluşturan öğeler arasında kültürleşme doğuruyor. Çanakkale içinde de bu dinamiklerin artması gerekiyor. Mesela bir sürü ilkokulumuz var ama bir çocuk korosu yok. Çok kolay değil ama pozitif düşünmek, radikal olmak ve inanmak gerekiyor. Bu yönde devam edeceğiz. İnşallah inanıyorum ki daha iyi yerlere gelinecek.
Türkiye’nin birçok ilinde müzik öğretmenlerimizle bir araya geliyorum.Paneller ve koro eğitimi konularında çalışmalar yapıyoruz .Yalnız nedense bunu Çanakkale’de gerçekleştiremiyoruz.. Niyetimi çok önceden dile getirmiştim ama nedense sürekli enerji benden bekleniyor. Görüldüğü gibi enerjimiz yeterince ortada birazda öğretmenlerimizin sınıflarından çıkmasını bekliyoruz.
“Sahneye çıktığımda kendimi soyutluyorum”
Sahnede performans gösterirken sizin çok konsantreli bir şekilde işinizi yaptığınızı görüyoruz. Bunun sırrı nedir?
Mete Gökçe: Aslında sahneye çıkarken her şey ilk selamda başlıyor. Bir şef selama çıktığı andan itibaren bütün salonla göz teması kurabilmelidir. Sahnede başladığımız zaman ise şeffaf kepenk indiriyorum.
Seyirciye arkam dönük, önüm koroya bakıyor. Ortada en savunmasız yerdesiniz. Ön tarafı etkilemeniz gerekiyor çünkü onlar performans yapıyorlar. Arka tarafa da şunu söylemek gerekiyor, ‘biz sizin için buradayız. Bize kulak verin ve bize inanın’. Bir köprü alışverişindesiniz. Sizden geliyor, arkaya geçiyor. Sahneye çıktığınız anda etraftaki telaşı yönetmeniz, herkesi sakinleştirmeniz gerekiyor. Bir nevi kendimi soyutluyorum. Şeflik alanındaki enerjilerim ve yansımalarım arasında koro şefi ve meslektaşlarımdan büyük beğeni ve sorular alıyorum. Sahne üzerindeki yaklaşımlarım üzerine bir çok şeflik kursu ve paylaşımı gerçekleştiriyorum. 2018 yılına kadar birçok Güzel Sanatlar Lisesinde,üniversitede ve çeşitli yerlerde koro eğitimi üzerine program ve davetlerimiz neredeyse kesinleşti. Bunlar çok gurur ve heyecan verici.
“100 Ses Gençlik Korosu Kuruldu”
Peki, gelecek projeleriniz neler?
Mete Gökçe: Şimdilerde 100 Ses Gençlik Korosu adında Türkiye’den bir koro oluşturduk. 21’e yakın Müzik Bölümü öğrencisi bu koroya başvurdu. Bu koro, koro müziğinin eğitim kısmında çok etkili olacak. Yılda iki kere buluşma yapılacak. Kendi içinde eğitimlere, atölyelere devam edeceğiz. Buna; I. Koro Harekatı diyebiliriz (Gülüyor).
Aynı yapıda da 100 Ses Eğitimciler Korosu var. Bu da Türkiye’de koro şeflerinden, akademisyenlerden ve müzik öğretmenlerinden oluşan bir koro. 3-6 Şubat Ankara’da, büyük ihtimalle Gazi Üniversitesi’nde buluşuyoruz. 4 gün kampa gireceğiz. Daha sonra performanslara başlayacağız. Bu projeme çok büyük reaksiyon geldi. Türkiye’nin ulusal bir koro algısı , ulusal gençlik korosu ve eğitimciler korosu bir araya geliyor. Ben de bu koronun genel sanat yönetmenliğini ve koro şefliğini gerçekleştiriyorum. Ayrıca Türkiye’nin çeşitli yerlerinden 12 bölgesel koro şefi arkadaşım projenin içinde görev alıyorlar. Proje şu anda sivil bir insiyatif ve gönüllülük ilkesi ile yürüyor ama yakın zamanda bir ev sahibi ortaya çıkacak.Ben çok heyecanlıyım. Ankara’daki buluşmadan sonra onları Çanakkale’ye davet edeceğiz.
Çanakkale Barış Korosu kuruluyor…
Çanakkale adına neler var?
Mete Gökçe: Buradadernek oluşumuna gittik. Şu anda Türkiye 7. koro derneği burada kuruldu; Çanakkale Troya Polifonik Korolar Derneği. Onun başkanlığını yürütüyorum. Bu projede çok değerli kişiler var. Çanakkale’de bir Barış Korosu kurmayı planlıyoruz; Çanakkale Barış Korosu. Ana hedef; Çanakkale’de yaşayan halktan bir koro kurmak, halka şarkı söyletmek. Çanakkale’de savaşmış 13 milletin halk şarkılarını söyleyeceğiz. Başarabilirsek bu koro, 2015 yılında Çanakkale Projesi kapsamında sahne alacak. Ayrıca çocuk, gençlik ve çeşitli yapılarda koro kültürleri için çalışıyoruz.
Bunun yanında yıllar önce Üniversite’de kurduğum ÇOMÜ Polifonik Korolar Topluluğu da çalışmalarını devam ettiriyor, şeflik atölyeleri var. Yurt dışında da bazı projeler olacak. Çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Koronuza katılmak isteyen kişilerde ne gibi bir özellikler arıyorsunuz?
Mete Gökçe: Üniversite korosuna katılmak için ciddi bir solfej bilgisi olması gerekiyor, iyi bir ses kültürünün olması gerekiyor. Bahsettiğim üzere oluşturacağımız Çanakkale Barış Korosu gibi herkesin şarkı söyleyebileceği korolar oluşturmamız gerekiyor. Koro müziğine ilgi duyanlar bu koromuza katılabilirler.
“Çanakkale’den destek bekliyoruz”
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Mete Gökçe: Ben yaptığımız işlerin maddesel değil, içsel olarak yapılması taraftarıyım. Öyle bir sistem olabilmeli ki herkes istediği içselliğe gitsin, o işi yapsın. O zaman daha pozitif bir ülke oluruz diye düşünüyorum. Üniversitemi seviyorum. Buraya ait hissediyorum. Bu aidiyet hissi de yaptığınız çalışmalarda ve bu çalışmaların desteklenmesinde çok etkili oluyor. Röportajımız aracılığıyla başta Üniversite Rektörümüz Prof. Dr. Sedat Laçiner’e, Ana Bilimdalı başkanlarına çok teşekkür ediyorum.
Sanat alanının desteklenmesi çok çok önemli. Ben iki festivalde de şunu yaşadım; Rektör Hoca’nın konuşmasından sonra bana ‘ne kadar şanslısın ki böyle bir hocan var’ dediler. Çünkü biliyorsunuz özellikle Türkiye’de toplumlar, kurumlar yöneticilerin kültürlerine göre şekilleniyor. Bu da benim için bir şans. Şanslıyım. Burada bu kültürün oluşmasında herkesin katkısı var. İnanıyorum ki gelecek projelerimiz de desteklenecek.
“Bu koro, Çanakkale’nin korosu”
Son olarak Üniversite koromuz Konrul Vocal Ensemble -ki bu isim yaklaşımı bir nicelik ve nitelik ayrıca özgünlük modelidir – Rektör hocamızın onayı ile oluşmuştur. Koro tamamen Üniversitemizin korosudur. Koromuz ayrıca ben ve Müzik Bölümü öğrencilerimizden oluştuğu için ana bilim dalımızın önemli bir ivmesidir. Koroyla ilgili çok davet alıyoruz. Mesela bu sene bir Doğu Anadolu turne fikrimiz var. Köy köy gezelim istiyoruz. Yurt dışından teklifler alıyoruz ama yurt dışı denildiği zaman olaya ekonomik boyutlar giriyor, bu konuda biraz şikayetlerim var. Ayrıca çok önemli bir uluslararası yarışma kültüründen davet aldık. Koromuz internet üzerinden çeşitli ajanslara bağlı. Çok sayıda yarışma ve festival var ama çoğu ticari ve popülist yaklaşım içinde. Ben sanatsal değeri yüksek bir festival yarışma kültüründe yer almak istiyorum ama maddi desteği çok önemli.
Koro ve festival Çanakkale’nin her anlamda yüzüdür.İki festivalde Çanakkale’ye niteliği yüksek kültürde toplam 1200’e yakın insan geldi. Artık Çanakkale’yi de temsil eden bir etkimiz ve oluşumumuz var. Bu yüzden şehrin diğer dinamiklerinin de biraz desteklemesi gerekiyor. Çünkü siz artık ülkeyi temsil ediyorsunuz. Son olarak belki Avrupa’da bile örnek olacak büyük bir projeye hazırlanıyoruz. Bazı destek sinyalleri almaya başladık. Başarabilirsek Türkiye’ye ve Avrupa’ya ilan edeceğiz ama şimdilik belki olmaz duygusuyla içimde saklıyorum.
Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Mete Gökçe: Ben çok teşekkür ederim.
Yorumlar...
Henüz yorum yok...