Zülfü Livaneli / Kepez Kayısı Şenliği
“12 Eylül” deyince aklınıza ne gelir?
Elbette, “nekekim” gelir aklınıza.
Netekim, 12 Eylül gecesi, ihtilalden önce bindiğim otobüsle, Konya’ya doğru gidiyordum. 12 Eylül 1980 yılında okulların açılacağı yeni öğretim yılında Torosların tepesinde ki kartal yuvası köyüme gidiyordum. Bir yıllık bir öğretmen olarak ilkyaz tatilimi yapıp düşmüştüm elektriksiz köyümün olmayan yollarına.
Eskişehir’e az bir yol kala otobüsün radyosunda,netekim bir konuşma vardı. Eskişehir’e girişte indirildik otobüsten,ellerimizi dayadık otobüse. Bize güzel bir yoklama çektiler. Bindik otobüse,devam ettik yola. Her yerleşim yerinin girişinde, yoklandık yokladılar. Rezil olduk yoklanmaktan.
Mersin Mut ilçesinden, Ermenek yolarına girdiğimizde, açlıktan bir haller olmuştu herkese. Birbirini tanımayan insanlardan oluşan tedirgin korkan minibüs yolcuları. Ben valizimdeki ekmeği, pay ettiğimde herkese, sevinmişti insanlar. Yol boyunca, ekmek bile yoktu. Açtı insanlar. Açlığını gidermiştim insanları ayırmadan sorgulamadan.
Ermenek’te minibüsü karakolun önüne çektiler.Karakol komutanı valizlerimizle birlikte bizi sıraya dizdi. Kimisinin suratına bakıp “git” dedi. Kimisini içeri aldı. Bir köylü beni gösterip “bu öğretmen bizi değil, bun yoklayın” deyince,ekmeğimi yiyen adamın, şerefsizliğini hala unutmadım.
“Allah aşkına,Kepez Kayısı Şenliği ile bu hikayenin ne ilgisi var” diye sorabilirsiniz.
Gerçekten yok.
O günleri aklıma getiren, birisi var.
Karakolun içine girdik. Benim valizi masanın üstüne koyup açtılar. İçindeki malzemeleri tek tek gördüler.
Zülfü Livaneli’nin kasetleri valize dizilmiş. “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz, Nazımın Türküsü, Atlının Türküsü.” Atlının Türküsü kasetini Bursa’dan almıştım.
“Yürü atım rahvan atım tez yürü
Gece vakti Azrail’de kol uzun”
Sen misin Zülfü Livaneli dinleyen? “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” ha! Kim len eşkıya?
Herkesi bıraktılar, bir ben kaldım.
Valizin içinde birde kaçak tütün vardı. Sigara kağıtları… Hepten suç unsuruydumben.
Daha kötüsü, valizim dibine on kadar kitap dizmiştim. Aziz Nesin var. Rus klasikleri… Elektriği olmayan köyde yalnızlığımı paylaşacaktım kitaplarla. Zülfü’yü dinleyecektim, teybe pil bulursam. Tütünlede efkar dağıtacaktım.
“Leylim ley” türküsünü dinleyen arkadaşlar, karakola götürülünce gülmüştüm bir zamanlar.
Şimdi, ciddi ciddi sonumu bekliyordum.
Kaçak tütün içen, bir yıllık öğretmen.
Birde, Livaneli dinliyor.
Kitapları, zaten suçlu.
…
Karakol komutanı gitti geldi, gitti geldi. Valizimi kendisi topladı elime verdi. “Git öğretmen git. Yalnız başkasının eline geçmesin bu valiz” dedi.
Komutanın anlayışı sayesinde, kurtuldum bu olaydan.
*
Zülfü Livaneli, 6 Temmuz 2012 Cumartesi günü, Kepez’de. Saat 20.30’da bir konser verecek.
19 yaşımda keşfettiğim, sesini ve şarkılarını bıkmadan dinlediğim,“Zülfü Livaneli,”56 yaşımda karşımda olacak.
Ben yine dinleyeceğim. Bu defa, canlı canlı dinleyeceğim hem de.
Şarkılarına eşlik edeceğim.
Ezberimde, bilmediğim şarkıları varsa yeniden öğreneceğim. O gecede, Melih Cevdet Anday’ın şirinde ölümsüzleşen;
“Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma” şarkısı okunur mu bilmiyorum.
Her şarkıda aklıma gelecek her şey.
O gece yanık yanık kokacak karanfil. Güvercinlerde havalanacak. Aklıma çok şeyler gelecek.
Herkesin adını haykıracağım boğaza karşı.
*
Kepez’de yaz mevsiminin tam ortasında bir etkinlik yapılacak.
O gün saat 10’00’da Kepez düğün salonunda sünnet Şöleni yapılacak. Saat 12.00’de Mevlit okunacak. Akşam saat 20.30’da da Zülfü Livaneli bir konser verecek.
Herkesin isteğine göre, bir etkinlik var.
İster mevlit dinleyin. İsteseniz akşam konser izleyin.
“Kayısı Şenliği ve Sünnet Şöleni’ne” herkes davetlidir. Gelmezseniz çok şey kaybedeceksiniz. Gelirseniz, anılarınıza güzel bir gün eklenecek.
6 Temmuz Cumartesi
Saat:20.30
Mutlaka gelin bak!
Bir Livaneli şarkısının dörtlüğü şöyledir.
“Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir”
Cumartesi günü gelin, çok insan olalım. Yalnızlığı süpürelim.
Şuayip Odabaşı Son Yazıları...
- 08/01/2014 Bir Ankara / İki Gün / İki Lira
- 18/08/2013 Şakir Askan / Seni Sevmeyen Ölsün
- 18/07/2013 Birliği Bozan Birlik Kavgaları
- 05/07/2013 Zülfü Livaneli / Kepez Kayısı Şenliği
- 01/07/2013 Ucuz Hayatlar
- 24/06/2013 Ölüler Kenti Ozanı’na Mektuplar*
- 11/06/2013 Yenice’de Her Gün Doğa Yürüyüşü
- 27/05/2013 Kepez Güreşlerinin Sonrası
- 15/05/2013 Haydi Kepez’e Güreşlere Gelin
- 30/04/2013 Tostçular Çarşısı
Yorumlar...
Henüz yorum yok...