Kazdağları ve Siyanürlü Altın Madenciliği Konuşuldu

14 Nisan 2013

Çanakkale Barosu Başkanlığı ve Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu tarafından organize edilen ‘Kazdağları ve Siyanürlü Altın Madenciliği’ paneli Kolin Hotel’de gerçekleşti.

Çanakkale Barosu Başkanı Av. Bülent Şarlan, avukatlar olarak ceylan güzelliğindeki Kazdağları’nın hayatta kalması için aslan gibi mücadele edeceklerini söyledi.

Panele, Çanakkale Vali Vekili Hüseyin Kulözü, CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, Çanakkale’nin CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Vedat Ahsen Coşar, Başkan Yardımcısı Av. Bera Besler, Genel Sekreter Cengiz Tuğral, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Ahmet Gürel, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Asude Şenol ile birlikte çok sayıda avukat ve çevreciler katıldı.

AFRİKA ASLANI BENZETMESİ
‘Kazdağları ve Siyanürlü Altın Madenciliği’ panelinin açılış konuşmasını yapan Çanakkale Baro Başkanı Av. Bülent Şarlan, bir Afrika atasözü ile Kazdağları’na olan hassasiyetlerini gözler önüne serdi. Şarlan, “Afrika’da her saban bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin. Biz avukatlar, ceylan güzelliğindeki Kazdağları’nın hayatta kalması için aslan gibi mücadele edeceğiz. Değil Kazdağları’nın zarar görmesi, içindeki bir dalın bile kırılmasına avukatlar olarak tahammülümüz yoktur.”

“DOĞAYA, YENİDEN DOĞANLARA, DOĞACAKLARA BORÇ ÖDÜYORUZ”
Hakkı savunan, hakkı arayan bir mesleğin mensubu olduklarını ifade eden Şarlan, “Siyanürlü altın madenciliğinin, insan haklarının ve çevre hakkının ihlali olduğunu söylüyoruz. Su kaynaklarının temizliği hakkının yok edildiğini ifade ediyoruz. Gücün değil hakkın peşinde koşuyoruz.Eşsiz ormanlarıyla, endemik türleriyle, oksijeniyle Türkiye’de birinci olan ve bunun gibi nice değerlere rağmen birçok maden firması, toprağın altına, topraktaki altına göz dikmiş durumdadır. Adeta toprağın altını üstüne getirmek istemektedirler. Tonlarca siyanürün Kazdağları’nın damarlarına şırınga edilmesi, yer altı ve yerüstü sularının kirlenmesidir. İnsanların hastalanmasıdır. Toplu olarak hayvanların ölmesi, ağaçların katledilmesidir. Bin Pınarlı İda’dan yaklaşık 2.5 milyon insanın içme-kullanma buyunun kaybedilmesidir. Toprak ve havanın mahvolmasıdır. Zehrin, hava ve suyla denizlere taşınmasıdır. Açılan ölüm çukurlarıyla Kazdağları’nın kevgire çevrilmesi, Kazdağları’nın enkaz dağlarına dönüştürülmesidir. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yasaklanan siyanürlü altın madenciliğinin, Kazdağları’nda ar damarı çatlamıştır. Yöre insanının çığlığına, Kazdağları’nın feryadına avukatlar olarak ses veriyoruz. Kazdağları’nın üstünün altından daha değerli olduğunu haykırıyor, doğaya, yeniden doğanlara, doğacaklara borç ödüyoruz” diye konuştu.

Kazdağları’nın sahip olduğu zenginlikleri ve güzellikleriyle tarih boyunca hep saldırıya uğradığına dikkat çeken Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Vedat Ahsen Coşar ise, bölgede yürütülen madencilik faaliyetlerinin temelinde çevre hakkını ihlal eden olguların olduğunu söyledi.

Panel, Kazdağları’nın coğrafi yapısı, endemik tür zenginliği tarım ve ormancılık yönünden önemi, siyanürlü altın madeni ve işletmeciliğinin çevreye etkileri konularında akademisyenlerin bilgiler vermesiyle devam etti.

[kaynak: canakkaleninrehberi.com]

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir