Bir Tarih Diğerini Yok Etmesin
Bir tarih diğerini yok etmesin.
Kabatepe Tanıtım Merkezi Tekrar Düzenlensin.
Gelibolu Milli Parkı’nın merkezi olan Kabatepe kavşağındaki “Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi” için söylenenleri duyunca, Ağustos ayı içinde ilgili mekana özel bir gezi yaptım. Merak ettiğim 11. Odaya da dikkatlice baktım, dinledim ve izledim. Eleştiriler doğruydu. Olay bir AKP ve Başbakan, Hükümet filan tanıtımına dönüşmüş. Şimdilerde onların ayıklandığı söyleniyor.
Aslında 11. Odanın başlığı “1915’den günümüze” diye atılmış. Ben bu başlığa uygun ciddi iki unutkanlığı hatırlatmak isterim.
Birincisi; uzun yıllar çalışılıp oluşturulan Milli Park yasa ve statüsüyle birlikte 1973 yılında ilan edilen “Gelibolu Milli Park” kavramı hiç anlatılmamış. Biliyoruz ki, tüm eleştirilerimize rağmen eğer bu savaş alanı “Milli Park” statüsüne alınmayıp korunmasaydı, ortalıkta korunacak, savaştan feyz alınacak hiçbir şey kalmayacaktı. Nitekim bazı kaçakçıların elinden toplanan savaş materyalleriyle bazı kişiler savaş müzesi adıyla hamaset sürdürmektedirler.
İkincisi ise, 1994 yangını sonrası, “Barış Parkı” kavramıyla bütünleştirilen Uluslararası Mimari Fikir Yarışması ve bu yarışmanın birincisi olan Norveçli mimarların Fikir Projesinin Sevgili ve Rahmetli Raci Bademli hocamız ve ekibi tarafından ete kemiğe bürünen “Uzun Devreli Gelişme Planı”‘dır. 2002 yılında onaylanan ve akabinde yürürlüğe giren bu plan sanırım hala Gelibolu Savaş Alanlarındaki fiziki, sosyal ve kültürel düzenlemelerim anayasasını oluşturuyor. Belirtmeliyim ki, planın ruhu olan “Barış” kavramı uygulamacılar tarafından yok edilmiştir, dolayısıyla en fazla eleştirilecek bu yönü tarafımdan dile gelmektedir, ama yine de bir anayasadır.
Şimdi mesele eğer 1915’den günümüze Gelibolu Milli Parkını anlatmaksa, bu tür bariz eksiklikler yapılmamalıdır. Aslında destansı bir tarihi anlatırken, bir başka yakın tarihi yok etmekteyiz.
Bu detayları, eleştiri yaparken önermeleri de içersin diye hatırlatmak istedim. Yapan ve eleştiren siyasi kimlikler bilgiyi önemsemeden hareket ediyorlar. İstenirse, gerek milli park statüsünün süreci, gerekse barış parkı projelendirme süreci tarafımda bulunuyor, verebilirim…
Ancak, bu yapının kendisi, içindeki mekan kurgusu, anlatılan şeyin içerik ve üslubu, ifade biçimi üzerine çok fazla eleştiri yapmak mümkün. Bunları saklı tutalım şimdilik. Keza, karar verici ve uygulayıcılar bir hatayı gördü ve eleştirileni kaldırdılar. Şimdi diğer hataları da görüp düzeltirler umudumuzu taşıyoruz.
Mimar İsmail Erten Son Yazıları...
- 25/12/2019 Cumhuriyetin İktidarı ve Yıkımlar
- 17/12/2019 Geleneksel Çarşıda Değişim…
- 10/12/2019 Otopark, Trafik ve Politika, Planlama…
- 22/11/2019 Görmeyen Tuttuğunu Öpüyor… Schliemann Hırsız Mı?
- 13/11/2019 Kamusal Yaşam Alanlarında Eşitlikçi, Kişisel Yaşam Alanlarında Özgürlükçü…
- 01/11/2019 Kentin Kuzeyi…
- 23/10/2019 Behramkale – Assos Koruma Planı…
- 08/10/2019 “Mimarlık… herkes için konut” “Architecture… housing for all”
- 13/09/2019 Siyasi Rol Çalma…
- 09/09/2019 İnşaatın Kendisi Zaten Kriz…
Yorumlar...
Henüz yorum yok...