Siz Hiç Talihli Kaza Gördünüz Mü?

Bayramiç’te kaza oldu.

Tanınan üç insan, yok olup gitti.

Geride kederli aileler, yetim çocuklar.

İnternette dolaşan haber şöyle.

“Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde meydana gelen trafik kazasında CHP’li Belediye Meclis Üyesi Reşit Tümer (55) ve işadamı Hidayet Bayındır (56) hayatını kaybetti. Ak Partili Belediye Meclis Üyesi 61 yaşındaki Mehmet Özer de, kazadan 12 saat sonra ağır yaralı olarak kaldırıldığı Çanakkale Devlet Hastanesi’nde yaşam mücadelesini kaybetti. Bayramiç’te sevilen üç ismin ölümü ilçeyi adeta yasa boğdu…

“Talihsiz kaza,” pazarı pazartesiye bağlayan gece 00.30 sıralarında Bayramiç-Ezine karayolunun 20’nci kilometresindeki Çavuşköy mevkiinde yaşandı. Bir meşrubat firmasının bayiliğini de yapan Ak Partili Bayramiç Belediye Meclis Üyesi Mehmet Özer’in (61) kullandığı 17 TE 535 plakalı çift kabinli pikap araç, Bayramiç’ten Ezine istikametine seyrettiği sırada, “genişletme çalışmalarının yapıldığı yolda mıcıra kapılarak direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu takla atarak şarampole uçtu.” Kazanın ardından…..”

Kaza neden olmuş?

“Genişletme çalışmalarının yapıldığı yolda mıcıra kapılarak direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu takla atarak şarampole uçtu.”

Bu yolu sorgulayan var mı?

İnşallah vardır.

Uçtu, kamyonet uçtu. Bayramiç’te sevilen insanlar bu Dünya’dan ayrılıp gittiler.

*

Bir öğretmen, bir gün önce aynı yerde kaza yaptı.

Aracını mıcıra kaptırmış. Takla atmış. Köprüye kadar gelmiş, Köprüde askıda kalmış arabası. İki arkadaşı yaralanmış. Kimseciklere haber vermeden, arkadaşlarını hastaneye götürmüş, arabasını da bir çekiciyle tamirhaneye çektirmiş.

Diyor ki.

“Yolda işaret yok. İkaz levhaları yok. Yolun daraldığını gösteren hiçbir şey yok. Birden karşınıza daralan yol çıkıyor, iş işten geçiyor.”

Diyorum ki:

“Niye polise, jandarmaya gitmedin? ”

“Uğraşamam kimselerle, kurtulduğuma seviniyorum, o kadar.”

Arkadaşının kolu kırılmış, kafa derisi yüzülmüş, arabası hurdaya çıkmış. “Uğraşamam” diyor.

Bizde ihmalkarlıklar, sorumsuzluklar çok fazla.

Karayollarında yapılan çalışmalarda, ikaz levhalarının önemi çok fazla. İnsan bildiği bir yolda, ezbere gider bazen. Umulmadık bir engel çıkınca da kaza yapar. Bilmediğimiz yolda giderken daha az hata yaparız, dikkatimizi yola veririz.

Ancak yollarda öyle kör noktalar vardır ki, hatalı olduğu bilinse de düzeltilmez. Birkaç kişi ölünce, birileri gelir düzeltir. Düzeltir de ölenler geri gelmez.

Aynı Bandırma’da denize uçan otomobil gibi. Gemiden in, sağa dön. Bilenler döner, ya bilmeyenler? İşaret yoksa geceyse üstelik denize uçarsın. Uçtular da.

Sonra “gereği yapılacaktır”

Ne gereği?

Ölen öldü.

İnsanlar ölmeden gereği yapılmalı.

Karayolları niye yollara gerekli levhaları koymak için titiz davranmaz?

Ya da “Bayramiç’teki yolda gerekli ikaz levhaları var mıydı, yok muydu?”

*

Yeni yollarda, araçlar mıcıra kapılarak takla atarlar, bizim ülkemizde. Kimsenin aklına, yeni yolun üstündeki mıcırları süpürmek gelmez. “Araçların lastikleri mıcırları kenara atar zamanla” derler. Her yeni yolun açılmasından sonra, birkaç kişi hayatını kaybeder. İşlek yollardaki köprüler hep dardır. Köprüler nüfus planlaması için kullanılır. Bazı virajların merkezkaç durumu terstir, araçlar biraz süratli girdiler mi viraja takla atarlar.

Bir yazı yazmıştım, “ben yolsuz arabam yolsuz” diye.

Hiç değerini kaybetmiyor bu yazı.

Dünya klasiği gibi VALLA!

*

Bayramiç’teki kazada yoldaki mıcır suçlu.

Yok, aracı kullanan suçlu.

Araba suçlu.

Yok, yola konmayan levhalar suçlu.

Yok dedem suçlu.

Yok!!??

Kim suçlu?

*

Bayramiç’te üç değerli insan öldü.

Geri gelmezler, selam vermezler.

Bir kaza oldu.

“Talihsiz kaza” demiş gazeteler.

Siz hiç “talihli kaza” gördünüz mü?

Şöyle takla attığınız araçtan fırlayıp, kafanız yere çakılırken, elinize bir çuval para tutuşturup “güle güle harcayın” mucizesi ile karşılaşan birisini duydunuz mu?

Bu kazalar, bile bile “lades” olan kazalar.

Bu ülkede bu gidişle kazalar bitmez.

“Trafik Canavarı” saltanatını sürdürür. Bizlere de “kıskıs” güler.

Bize de hep ağlamak düşer.

Ağlarız biz.

“Kader” deyip boyun bükeriz.

Ni diyem, “olsun bakam.”

Şuayip Odabaşı Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir