Çanakkaleli Türkmenlerin Sarıkız Hasreti
Kaz Dağı Tahtacı Türkmenleri Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Bali Karaduman, her yıl 15 Ağustos’tan itibaren bir dizi dini ritüellerini gerçekleştirdikleri, Kaz Dağı (İda) Milli Parkı sınırları içinde yer alan Sarıkız ziyaretlerinde giriş ücreti ve konaklama süresinde kolaylık sağlanmasını beklediklerini söyledi.
Kaz Dağı Tahtacı Türkmenleri Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu adına Bali Karaduman’ın açıklaması:
“Türkmenler Fatih Sultan Mehmet zamanında Toroslar’dan Çanakkale’ye getirilirler ve burada kalelerin yapımında çalıştırılırlar. 20. yy. ortalarına kadar Çanakkale’de bir takım köylerde inanç ve kendilerine has gelenek görenekleri doğrultusunda izole edilmiş bir hayat sürdürürler. 1960’larda ekonomik bir takım sorunlardan ötürü kente göç etmeye başlayan Türkmenler yoğunluklu olarak 1980’ler ve 1990’larda kente yerleşmeye başlarlar. Türkmenler, yaz mevsiminde yüksek dağlara ve yaylalara çıkıp, kış mevsiminde ovalara gelip konaklayarak yaşamlarını sürdürürler. Geçim kaynakları ormancılık ve hayvancılıktır, bölgemizde ormancılık alanındaki faaliyetleri nedeniyle Tahtacı olarak anılmaktadır. Gelenekleri ve inançları ile yaşama çabasını sürdüren Türkmenler her yıl 15 Ağustos’tan sonra Kazdağları zirvesinde Sarıkız adı ile anılan bölgeye çıkarak inançları gereği bir dizi ritüeli gerçekleştirir.
Efsaneye göre Sarıkız yaşadığı dönemde bir iftiraya kurban gider. Çevredeki ahali kızın babasına gider ve “kızını öldürmelisin.” der. Çaresiz baba kızını İda Dağı’nın zirvesine götürür fakat ona kıyamaz. Yanına biraz yiyecek bırakır ve onu kaderine terk eder. Aradan biraz zaman geçince en azından ölüsünü bulurum umuduyla kızını bıraktığı yere gider. Kızının ölüsü ile karşılaşmayı bekleyen baba, bir grup kazı güden kızını sağlığı yerinde görünce şaşırır. Kızının yaşadığını gören baba sevincini gizleyemez ve ona sarılır. Ondan ayrılmak istemez. Yol yorgunluğu ve ölüme terk ettiği kızını karşısında canlı görmenin heyecanı ile susayan baba kızından su ister. Kız babasına bir tas su getirir. Adam suyu içer fakat suyun tuzlu olması onun dikkatini çeker. Kızına, “Su tuzluydu.” der. Kızı da “Denizden doldurdum baba.” der. Deniz ile İda Dağının arasındaki mesafe bugünün imkanları ile bile bu kadar kısa sürede aşılabilecek bir mesafe değildir. Baba kızının sağ kalmasının ve bu kadar kısa bir sürede denizden su almasının sıradan insanlara mahsus bir şey olmadığının farkına varır ve erenlerden olduğuna inanır. Obaya dönmeyip kızıyla yaşamaya karar veren baba kızına “Ölürsem beni buraya, seni görebileceğim bir yere göm.” der. Sarıkızın gönlü, babasına başkalarının ifadesi ile hareketinden dolayı buruktur ama her şeye rağmen ondan ayrı kalmak istemez. Babasına “Biz aynı mekanı paylaşamayız baba, ebedi hayatta sen burada yatarsın bende karşı tepede. Tanrıdan dilerim ki bundan böyle karşılıklı bu iki tepe arasında ağaç bitmesin ki birbirimizi uzaktan da olsa görmemize hiçbir şey engel olmasın.” der. Kızın bu dileği kabul olur. O günden bu güne iki tepe arasında hiç ağaç bitmez. Baba kız birbirine uzaktan da olsa hasretle bakmaktadır. Türkmenlerde bu baba kızı erenlerden kabul eder ve her yıl 15 Ağustos’tan itibaren ziyarete çıkıp, kurban kesip dilekte bulunarak onlarla beraber geceleyerek bir dizi dini ritüellerini gerçekleştirirek huzur bulurlar.
Günümüzde bu alan iki resmi kurumun sınırları içinde kalmıştır. Kızın babası olan “Cılbak Baba”, 1980’li yıllarda kurulan askeri tesislerin, Sarıkız ise Çanakkale ? Balıkesir il sınırları arasında kalan Kaz Dağı (İda) Milli park sınırları içinde kalır. Milli Park kuralları gereği Milli Park içinde gecelenemez ve giriş ücretlidir. Sarıkız’a geleneksel Türkmen ziyaretlerinin yanı sıra farklı inanç ve kültürlerden de ziyaretler yapılmakta ve bu ziyaret tarihi geniş kitleler tarafından bilinmekte ve takip edilmektedir. Buna bağlı olarak Milli Park Müdürlüğü bu tarihler arasında ritüelin içinde yer alan konaklamaya (gecelemeye) müsaade etmekte, nüfus cüzdanında Balıkesir doğumlu yazan Türkmenlerin bu tarihlerde alana girişlerinde Milli Park giriş ücreti alınmamaktadır. Fakat Çanakkale nüfusuna kayıtlı Türkmenler alana ücret karşılığı girmekte, günümüz şartlarında genellikle alt gelir grubundaki Çanakkaleli Türkmenler bu duruma üzülmektedir ama her şeye rağmen ibadetlerinin bir parçası olan ziyareti gerçekleştirmeyi sürdürmektedirler. Kamuoyu ile bu bilgiyi paylaşarak yetkililerden Çanakkaleli hatta aynı inançlara sahip Türkmen obalarından yurdun çeşitli yörelerine dağılmış Türkmenlere de gerekli kolaylığın sağlanmasını ve 15 gün olan konaklama süresinin uzatılmasını canı gönülden beklemektedir. Sıkıntımızı kamuoyu ve yetkililer ile paylaşır saygılarımızı sunarız.”
Yorumlar...
Henüz yorum yok...