Sırt Ağrıları ve Yumuşak Doku Romatizmalarına Dikkat
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. Coşkun Zateri, sırt ağrıları ve yumuşak doku romatizmalarına tanı konamazsa, ya da uygun tedavi edilmezse kronik hale gelerek yaşam kalitesini azaltacağını söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Coşkun Zateri, sırt ağrıları ile ilişkili yumuşak doku romatizmaları ya da yaygın bilinen ismi ile kas romatizmalarının yaşam kalitesini oldukça bozan bir sorun olduğunu belirterek, “Bu romatizmaların en sık gördüğümüz iki tipi fibromiyalji sendromu ve miyofasiyal ağrı sendromudur. Bu hastalıklar iltihaplı olmayan romatizmalardır ve hayati tehlike oluşturmazlar. Boyun, sırt, bel, kollar ve bacaklarda yaygın ağrılar ortaya çıkabilmektedir. Fibromiyalji sendromu, stresli, yorgun ve iç sıkıntısı fazla olan bireylerde yaygın vücut ağrısı ile karşımıza çıkar. Daha çok 30-60 yaş arası bayanlar etkilenmekle birlikte çocukluk çağından itibaren her yaşta görülebilir ve her iki cinsi de etkileyebilir. Yaygın vücut ağrısı yanı sıra, sürekli yorgunluk hali, mutsuzluk, gerginlik, baş ağrısı, göğüs ağrısı, karın ağrısı, hazımsızlık ya da şişkinlik hissi, ağrılı adet dönemleri, ileri derecede uyku bozukluğu, sabah tutukluğu, ellerde ve ayaklarda şişlik hissi ve uyuşma-karıncalanma gibi yakınmalar, kendini hiç dinlenmemiş hissetme gibi değişik şikayetlere neden olabilmektedir. Kişiler sabah uyandıklarında kendilerini “sanki dayak yemiş gibi” yorgun olarak tarif ederler. Sabahları hiç uyumamış gibi yataktan kalkarlar ve “çok bitkinim, hiç enerjim kalmadı” gibi yakınmalarla doktora başvururlar. Bu hastalarda ağrı algılama eşikleri düşüktür. Hastalığın nedeni bilinmemektedir” dedi. Vücudunda belirli 18 hassas noktanın 11’inde hassasiyet saptanması, yarım saat ya da 1 saat süren sabah tutukluğu ve yaygın vücut ağrısı olanlarda bu tanı akla gelmelidir. Tanı koymak için hastadan alınan bilgiler ve fizik muayene yeterlidir. Diğer iltihaplı romatizmalardan ya da tiroid ile ilgili bazı hastalıklardan ayırmak için kan tetkikleri ya da radyolojik inceleme yapılabilir. Genellikle bu testler normal olarak gelir. Tedavisinde en önemli nokta, hastanın eğitimi ve egzersizdir. Şikayetleri arttıracak soğuk ve nemli havadan, stresten ve yorucu fiziksel aktiviteden uzak durulmalıdır. Yüzme, koşu, bisiklete binme, aerobik egzersizler tedavinin temel prensiplerini oluşturur. Ek olarak ağrı kesicilerle birlikte çoğu zaman bazı psikiyatrik ilaçlar da tedaviye eklenir ki uyku bozukluğu düzelsin ve ağrı eşiği yükselsin. Sıcak uygulamalar, ağrı kesici özellikte olan elektrik akımları, kaplıca tedavisi, masaj ve akapunktur gibi fizik tedavi yöntemleri yararlı olmaktadır” dedi.
“YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI, EĞER TANISI KONAMAZSA, YA DA UYGUN TEDAVİ EDİLMEZSE YAŞAM KALİTESİNİ AZALTIR”
Yrd. Doç. Dr. Coşkun Zateri, miyofasiyal ağrı sendromunun ise daha lokalize bir ağrıya yol açtığını belirterek, “Bu hastalık kulunç olarak da bilinir. Daha çok, boyun ve sırt bölgesi kasları tutulur ve gergin ya da sert ve hassas kas bölgeleri olur. Ağrı, kas boyunca yayılabilir ve o bölgede uyuşma yapabilir. Fibromiyalji gibi yaygın bozukluklara neden olmaz ancak çok şiddetli ağrılara yol açabilir. Boyunda olduğu zaman çoğunlukla boyun fıtığı ile karıştırılır. Tanısı için yine iyi bir sorgulama ve iyi bir fizik muayene yeterlidir. Ayırıcı tanıda boyun fıtığı, sinir sıkışmaları ve diğer romatizmaların olmadığını göstermek bakımından bazen tetkikler istenebilir. Kan ve radyolojik tetkikler normal olarak saptanır. Tedavisinde, yine fizik tedavi yöntemleri yanı sıra iyi ve düzenli bir egzersiz programı çok etkilidir. Ağrı kesiciler ya da sertleşmiş olan kas bölgesine enjeksiyon uygulamaları da etkilidir. Yumuşak doku romatizmaları, eğer tanısı konamazsa ya da uygun tedavi edilmezse kronik (süregen) hale gelerek iyileşme potansiyelini ve dolayısıyla yaşam kalitesini azaltır. Bu tip yakınmaların göz ardı edilmemesi, tanı için çok sık doktor değiştirilmemesi ve bu konuda uzmanlaşmış olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarınca önerilecek tedavi yöntemlerinin düzenli ve yeterli süre uygulanması tedavideki başarıyı arttıracaktır” dedi.
İHA
Yorumlar...
Henüz yorum yok...