Çanakkale Valisi Tuna, İl Genel Meclisine Katıldı

08 Nisan 2011

İl Genel Meclisi’nde bir konuşma yapan Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna, İl özel idarelerinin görev ve yetkileri ile gelirlerinin karşılaştırıldığında son derece olumsuz bir durumla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, “5302 Sayılı Yasa’nın “Görev ve Yetkiler” başlığını taşıyan maddelerinde sağlıktan eğitime, sosyal hizmetlerden altyapı hizmetlerine özel idarelere çok sayıda görev verildiği görülecektir. Kendi öz gelirleri çok düşük olan bu kuruluşlara görevleriyle orantılı gelirler sağlanması gerektiği konusunda hemfikiriz” dedi.

İl Genel Meclisi’nde bir konuşma yapan Vali Güngör Azim Tuna, yerel yönetimlerin yerel kamu hizmetlerinde etkinliği ve verimliliği esas alan, halkın yönetime daha çok katıldığı, demokratik değerlerin daha derin ve yaygın biçimde gelişme ortamı bulduğu özerk kuruluşlar olarak, özellikle gelişmiş ülkelerde çok önemli yerleri olan yönetim birimleri olduğunu belirterek, “Bu kuruluşlar yaptıkları hizmetler açısından olduğu kadar, ülkelerin demokratik gelişimleri bakımından da önem taşırlar. Bu kuruluşların verdikleri yerel hizmetler, insan yaşamını doğrudan etkileyen ve insanların en yakından izledikleri ve değerlendirdikleri hizmetlerdir. Vatandaşların doğumundan ölümüne kadar birçok aşamada görev ve sorumluluk üstlenmişlerdir” dedi.

“İL ÖZEL İDARELERİNİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİSİ NİTELİKLİ PERSONEL SAYISININ AZLIĞIDIR”

Vali Tuna, konuşmasında gerek belediyelerle ve gerekse il özel idareleri ile ilgili olarak son yıllarda önemli yasal düzenlemeler yapıldığını da belirterek, “Köylerle ilgili mevzuat çalışmasının ise belli bir noktaya geldiğini biliyoruz. Özellikle son yıllarda yapılan hukuki düzenlemelerle, belediye ve il özel idareleri daha da güçlendirilmişlerdir. Merkezi yönetimle yerel yönetimlerin görev, yetki ve sorumlulukları sayılırken, geleneksel anlayışın tersine merkezi yönetimin yetkileri sınırlı olarak sayılmak suretiyle belirtilmiş, geri kalanlar yerel yönetimlere bırakılarak yerel yönetimler (özellikle il özel idareleri) lehine görev ve yetkilerde genişletme yapılmıştır. Bu idarelerde kamu ile halk, yönetim platformunda bir araya getirilerek Türkiye’ye özgü bir model oluşturulmuştur. İl özel idareleri, 1987 yılında çıkarılan yasa da ihtiyaçlara cevap vermeyince en son 2005 yılında çıkarılan 5302 Sayılı yasa ile daha özerk ve güçlü ve geniş teşkilata sahip yerel yönetimler haline gelmişlerdir. İl özel idarelerine devletin kendine ait amaç ve fonksiyonlarını kapsayan görevler yanında ilin mahalli ve özel ihtiyaçlarını karşılayacak görev ve yetkiler verilmiştir. Getirilen ikili sistemle il yönetimi hem devleti hem de mahalli halkı temsil etmektedir. Merkezi yönetimin, yerinden yönetim ilkesine göre verilen görevler ile mahallin istek ve ihtiyaçlarına cevap veren görevleri iç içe geçmiştir. Eğitim, sağlık, bayındırlık, tarım, ekonomi, çevre, turizm bunlar arasında sayılabilir. Buradaki temel sorun bu kadar geniş sorumluluk ve çok sayıda görevin yerine getirilmesinin zorluğudur. İl özel idarelerinin en önemli sorunlarından birisi, bu kuruluşların sahip olduğu nitelikli personel sayısının azlığıdır. Bugün bu kuruluşlarda çalışanların çoğu gerçek anlamda üretkenlik kapasitesine haiz değildir. Mahalli idarelerimiz demokrasinin eğitim kuruluşları sayılırlar. Gerçekten il özel idareleri de demokrasi kültürünün daha hızlı geliştiği, siyasal hayatın birçok yönleriyle öğrenildiği kuruluşlardan birisidir. Yerel yönetimler hizmette etkililik ve verimliliği sağlamayı merkezi yönetime göre daha iyi yerine getirmektedirler. Böylesine önemli bir kuruluşta çalışan personelin de elbette nitelikli olması gerekmektedir” dedi.

“İL ÖZEL İDARELERİNİN GÖREV VE YETKİLERİ İLE GELİRLERİ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA SON DERECE OLUMSUZ BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYA KALINIYOR”

Vali Tuna, İl özel idarelerinin görev ve yetkileri ile gelirleri karşılaştırıldığında son derece olumsuz bir durumla karşı karşıya kalındığını da belirterek, “5302 Sayılı Yasa’nın “Görev ve Yetkiler” başlığını taşıyan maddelerinde sağlıktan eğitime, sosyal hizmetlerden altyapı hizmetlerine özel idarelere çok sayıda görev verildiği görülecektir. Kendi öz gelirleri çok düşük olan bu kuruluşlara görevleriyle orantılı gelirler sağlanması gerektiği konusunda hemfikiriz. İl özel idarelerinde yaşanan önemli sorunlardan birisi, örgütlenme ve yönetim konusudur. Bu kuruluşlarda plan, program disiplini içinde yaklaşım, liderlik, iletişim, performans yönetimi gibi çağdaş yönetim teknikleri gereğince uygulanamamaktadır. Bu sorun önemlidir. Çünkü yeterince mali kaynağa sahip olan bütün kuruluşlar bile kaynaklarını etkili ve verimli kullanamadığı takdirde istenilen maliyette ve kalitede hizmet üretmek mümkün olmamaktadır.Başka bir sorun, katılım sorunudur. Katılım, çalışanların ve vatandaşın görüşlerine önem vermek, hizmet sunulan kişiye standartları belirleme yetkisi vermek ve hizmeti ona göre sağlamak demektir. Bu yöntem aynı zamanda demokrasinin de bir gereğidir. Çağdaş demokrasi anlayışında öngörülen ve demokrasiyi karakterize eden unsurlardan biri olarak kabul edilen “katılım”ın en etkin biçimde uygulanabileceği alan yerel yönetimlerdir. İl özel idarelerinin yapılarında ve işleyişlerinde ve örgüt kültüründen kaynaklanan nedenlerle, alınan kararlarda katılımcılık anlayışının eksik kaldığı düşünülmektedir. Bu kuruluşların politikalarının oluşturulma süreçlerine katılım araçları (kamuoyu araştırmaları, halk toplantıları, basın yayın araçları gibi) yeterince kullanılamamaktadır” şeklinde konuştu.

“İL ÖZEL İDARESİNİN YETKİ VE GÖREV ALANLARI ÇOK ÇEŞİTLİ KONULARI KAPSIYOR”

Vali Tuna, ilgili kuruluşlarla İlişkilere bakıldığında İl özel idarelerinin görev ve yetki alanlarının eğitim, sağlık, çevre, imar, kültür ve turizm gibi çok çeşitli konuları kapsadığını belirterek, “Sözü edilen alanlarda aslında birinci derecede yetkili ve görevli kurum ve kuruluşların merkezi idarenin taşra temsilcilikleri olduğunu görüyoruz. Bu kuruluşların il özel idareleri ile ilişkileri daha ziyade bu kuruluşların finansman ihtiyaçlarının giderilmesi şeklinde olmaktadır. Genel bütçeden alınan ödenekler kimi zaman özel idareler aracılığı ile harcanmakta, kimi zaman da il özel idarelerince ilave ödenek tahsis edilmektedir. İl özel idarelerinin yatırım programlarının gerçekleştirilme durumuyla, ilgili merkezi idare kuruluşlarının çalışma kapasiteleri arasında doğrudan bir ilişki mevcuttur. Yerel yönetimlerdeki göreli esnek ve hızlı çalışma yeteneği bu kuruluşlarda yoktur. Bu yapı da il özel idarelerinin çalışma kapasitelerini olumsuz etkilemektedir” dedi.

“BUGÜN ÜLKEMİZDE GEREK YEREL YÖNETİMLERİN KENDİ ARALARINDA, GEREKSE MERKEZİ YÖNETİM KURULUŞLAR İLE KOORDİNASYONDA CİDDİ EKSİKLİKLER VAR”

Vali Tuna, kırsal alandaki duruma da değindiği konuşmasında buna dikkat çekerek, “Sosyal, ekonomik, kültürel açılardan sorunların yoğun olduğu bölgelerden birisi kırsal alanlardır. Henüz yolu nitelikli asfalt olmayan, sağlıklı içme suyu bulunmayan ya da yeterli olmayan, kanalizasyon sisteminden yoksun binlerce köy mevcuttur. En temel ihtiyaçları bile karşılanamamış bu alanların sosyokültürel kalkınmalarından sözetmek; eğitim ve sağlık gibi diğer temel ihtiyaçlarının çağdaş ölçülerde giderildiğini söylemek mümkün değildir. Öte yandan bu yörelerde istihdam imkanlarının sınırlı oluşu, tarımsal verimliliğin düşük olması gibi faktörler sorunları daha da büyütmektedir. Bu sorunların üstesinden gelecek kapasiteleri olmayan kırsal alan yönetimlerinin en önemli muhatapları il özel idareleridir. Özellikle geri kalmış yörelerimizde, yerel hizmetlerin çoğunda mülki amirler hizmetlerin yerine getirilmesini başarıyla yürütmekte ancak bu başarı çoğu kere fark edilememektedir. Bundan dolayı, il özel idarelerinin yaptığı faaliyetler genellikle gözden kaçmaktadır. Bugün aslında ülkemizde gerek yerel yönetimlerin kendi aralarında gerekse merkezi yönetim kuruluşlar ile koordinasyonda ciddi eksiklikler vardır. Bu eksiklikler hem kaynak israfına, hem yeterli hizmet üretilememesine hem de üretilen hizmetlerde kalite sorununa sebep olmaktadır. Özellikle il özel idareleri arasında işbirliği yok denecek kadar azdır. Halbuki, kurulacak etkili işbirlikleri ile bir taraftan birçok ortak sorunun hızlı bir şekilde ve düşük maliyetle çözülmesi kolaylaşacak, öteki taraftan da, kıyaslama ve birbirinden öğrenme yoluyla da kurumsal başarı artacaktır.

Konuyla ilgi bir başka sorun da, il özel idarelerinin gerek ulusal gerekse uluslararası boyutlarda işbirliği yapabilecekleri kuruluş sayısının çok sınırlı kalmasıdır. Böyle olunca örneğin, il özel idarelerinin finansman sorununun çözümüne katkıda bulunacak uluslararası birtakım fonlardan yeterince yararlanamama durumunda kalınmaktadır. Oysa, örneğin belediyelerden bir kısmı gerek BM, gerekse Dünya Bankası veya AB fonlarından yararlanma yoluna gitmektedirler. İl özel idarelerinin de yoğun bir tanıtım kampanyasıyla kendilerini ifade etmeleri, kurumsal stratejilerini ulusal ve uluslararası boyutta tanınan, etkin birer yerel yönetim örgütü konumuna taşıyacak şekilde oluşturup uygulamaları gerekmektedir” dedi.

“ÇAĞDAŞ YÖNETİM ANLAYIŞINA UYGUN OLARAK, PERFORMANS YÖNETİMİ, KATILMALI YÖNETİM, HESAP VEREBİLİRLİK GİBİ İLKE VE UYGULAMALARA ÖNCELİK VERİLMELİDİR”

Sorunların çözümünün aslında kendi içinde belli olduğunu da belirten Vali Tuna, “İl özel idareleri etkin ve kaliteli hizmet sağlamak için yeni yönetim modellerini uygulayacak, bu arada, ülkemizin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel yapısını da dikkate alacaklardır. Bu kuruluşlar, artan ve çeşitlenen sorunlarla başa çıkmada, bunlara tepki vermek yerine onları önceden tahmin edebilmenin gerekliliğine inanmalı; kurumsal vizyon ve misyon, amaç ve hedeflere sahip olmalıdırlar. Bu kuruluşlarda çağdaş yönetim anlayışına uygun olarak, performans yönetimi, katılmalı yönetim, hesap verebilirlik gibi ilke ve uygulamalara öncelik verilmelidir. Yöneticiler, sadece kurallara ve süreçlere uygun davranmakla yetinmemeli, yaptıkları işlerin sonuçlarından da sorumlu tutulmalıdırlar. Çanakkale Valiliğine başladığım günden beri İl Genel Meclisi üyelerinin kendi aralarında karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir uyum içerisinde çalışmakta olduklarını görmekten dolayı mutlu oldum. Önceki sayın Valilerin de bu hususta değerli gayretleri olduğu muhakkaktır. Biz de görev yaptığımız süre içerisinde kaynaklarımızı en üst seviyede hizmete dönüştürmek için, halkımızın refah seviyesini artırmak için uyumlu bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Burası çok özel bir il. 565 köyü, 490 bin nüfusu, bakmak zorunda olduğumuz 3470 km yol ağımız var. Tüm köylerimizin altyapı ve imar hizmetleri İl Özel İdaresinin görevi. Bunlara eğitim, sağlık, tarım, kültür ve diğer yapmak zorunda olduğumuz işleri de eklerseniz yükümüzün çok ağır olduğunu göreceksiniz. Aynı sorunlar bütün illerimiz için var. Bizimse bu topraklarda yatan yüz binlerce şehidimizi de düşünerek bu hizmet borcumuzu daha dikkatli yerine getirmemiz gerekmektedir. Sahip olduğumuz kültür ve tabiat varlıklarını bizden sonraki nesillere en güzel şekilde bırakmak borcumuzdur. Diğer taraftan istihdam ve katma değer oluşturacak sektörlerin geliştirilmesi konusunda da halkımıza borcumuz vardır. Zarar eden Türkiye Denizcilik işletmelerinden devralınmış hatlarla, ilimizdeki deniz ulaşımının ötesinde Limni’ye sefer yapabilen bir konuma gelmiş bir Özel İdare şirketi varsa bugün Çanakkalemizde, başka büyük başarılara da birlikte imza atmamak için hiçbir sebep yoktur. Ama bunun için ortak hedeflerde birleşebilmek, emek sarfetmek ve kararlılık gerekiyor. Ben Vali olarak emrimdeki tüm personel ve kaynakları etkin ve rasyonel kullanarak şeffaf, katılımcı bir anlayışla çalışma arkadaşlarımla birlikte bu yolda mücadele edeceğimizi taahhüt ediyor, aynı azmi ve kararlılığı İl Genel Meclisimiz ve ilimizdeki diğer tüm paydaşlardan göreceğimize olan inancımın da tam olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.

İHA

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir