“Uzun Yıllardan Beri Bu Mücadeleyi Sürdürüyoruz”
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 26 Temmuz 2019 tarihinde Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu olan Atikhisar Barajı havzasında faaliyet yürüten altın madenine karşı başlatılan “Su ve Vicdan Nöbeti” hakkında basın toplantısı düzenledi.
8 Ağustos 2019 Perşembe günü Belediye Meclis Salonunda düzenlenen basın toplantısına Başkan Gökhan’ın yanı sıra Belediye Başkan Yardımcıları, birim müdürleri ve çok sayıda basın mensubu katıldı. Toplantıda, Atikhisar Barajı su toplama havzası içerisinde bulunan Kirazlı Balaban Mevkiinde yürütülen madencilik faaliyetleri nedeni ile gerçekleştirilen ağaç ve doğa katliamına değinen Başkan Gökhan, ayrıca Çanakkale’nin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajının siyanürle zehirlenmesine karşı verilen mücadeleye yönelik çeşitli medya kuruluşlarında yürütülmeye çalışılan algı operasyonlarına ilişkin de açıklamada bulundu. Başkan Gökhan açıklamasında Çanakkale Belediyesi tarafından bölgedeki madencilik faaliyetlerine yönelik çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Kamuoyunda sürecin en başından beri neredeydiniz diyenlere de cevap veren Başkan Gökhan; Biz Hep Buradaydık Hep Söyledik Ama Siz Duymadınız!” dedi. Başkan Gökhan toplantıda yaptığı açıklamada şöyle konuştu;
“Uzun Yıllardan Beri Bu Mücadeleyi Sürdürüyoruz”
“26 Temmuz 2019 günü başlayan Su ve Vicdan Nöbetinin bugün 14. günü. Önce Kazdağları ve ardından Çanakkale’nin tek içme ve kullanma su kaynağımız olan Atikhisar Barajının üzerinde süren metalik madencilik faaliyetlerinin oluşturacağı olumsuzluklara dikkat çekmek ve oradaki faaliyetlere engel olmak üzere Çanakkale Belediyesi, çevre dernekleri, Baro, Tabip Odası, TÜKODER, EMARÇEB gibi birlikler ve derneklerle bu mücadeleyi sürdürmekteyiz. Burada uzun yıllardan beri bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bunun başlangıç tarihi 2001 yılı. 2001 yılında Altınoluk’ta Çanakkale Kent Konseyince Kazdağları Uluslararası konferansı düzenlenmiş. Sonra 2004 yılında Kazdağlarında oluşabilecek olumsuzluklara karşı Troia İda Platformu kuruluyor. Oradan itibaren de süreç başlıyor. Zaman içerisinde o kadar yoğun mücadele içerisinde olmuşuz ki, gerek Belediye Meclisinde, ulusal düzeyde, yöresel düzeyde birçok etkinlik düzenledik. Dolayısı ile TBMM’de de Ali Sarıbaş döneminden beri bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Maden yasasının değişmesi ile beraber Kazdağları ve bu yöredeki ormanların yok edilerek, özellikle de siyanürle altın işletmesi konusundaki hareketlilik artmış”.
“Vicdanların Sızlamaması Elde Değil”
“Burada akılla, bilimle ve hukukla ilerliyoruz. İş tabi suyumuza gelip dayanınca, mücadele ettiğimiz alanın hava görüntülerini elde ettik. Bu noktada işin son safhasına geldiğini ve bu konuda ciddi bir mücadele yapılması gerektiğini gördük. Dediğim gibi 26 Temmuz’dan beri bu süreç devam ediyor. Bir anda hala vicdanının kaybetmemiş kesimler, kurumlar buna dikkat çekti. Pek çok sanatçı, gazeteci hatta turizmciler, STK’lar, Barolar bu konuda duyarlılık gösterdi. 5 Ağustostaki eylemde de buraya gelerek bizim yanımızda oldular. Orada halk ile de birlikte on binler hem doğa katliamını yerinde gördüler hem de desteklerini sundular. O buluşmaya katılıp, ondan sonra da sosyal medya aracılığı ile desteklerini hala ifade etmekte olan ve bu olayı uluslararası platforma taşıyan herkese teşekkür ediyorum. O gün hatta şöyle bir manzara ile de karşılaştım; tepeye gittiğimde yanımda tekerlekli sandalyesi ile gelen bir kız vardı. Tekerlekli sandalyesi ile oraya destek için gelmiş. Yaşlılar vardı ve toprağa oturmuş ağlıyorlardı. Bu nöbetin adı Su ve Vicdan Nöbeti. İşte biz de bunu kastediyorduk. Oraya gelen insanların vicdanın sızlamaması elde değil. Orada başka şeyler de görüldü. Çamura batmış bir yavru oğlak da gördük. O gün o eylem olmasa, insanlar gitmese, belki o yavrunun hayatı sona erecekti. İşte o alanlar hayvanların mera alanı”.
“Maalesef bu katliama destek verenler de var”
“Bu konuda duyarlılık gösteren, hiçbir yorum eklemeden, gördüklerini olduğu gibi yansıtan, yalan haber yapmayan ve bunu küçültmeyi hedeflemeyen tüm basın mensubu arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Tabi bunun aksisi de var. Dalga dalga büyüyen bu mücadeleyi itibarsızlaştırmaya çalışanlar da var. Bu katliama destek veren, maalesef hemşerim demeye utandığım kimlikler de var. Tabi bunlara hazırlıklıyız. Kambersiz düğün olmaz. Bu gibi işbirlikçiler de olacak. Ama biz görüyoruz ki, bu noktada ciddi bir algı oluştu. İnsanlar gelip burayı gördüğü, anlattığı ve uluslararası bir algı oluştuğu için yalanlara inanmadığı görülmekte”.
“Bu Alan Bilimsel Olarak da Kazdağı”
“Burada yine yanlış bilgilendirmelere yönelik, özellikle de bu konuda devamlı anti propaganda yapanlara karşı bir iki hususu aydınlatmak için bu toplantıyı düzenledim. Bugüne kadar neredeydiniz, bunu görmediniz mi deniyor. Biz bunu çok gördük, söyledik de siz duymadınız. İşinize gelmediği için görmezden ve duymazdan geldiniz. 22 Eylül 2001 Çanakkale Kent Konseyi Kazdağları 1. Ulusal Sempozyumunu Altınoluk’ta yapmış. 2. Kazdağları Ulusal Sempozyumunu Çanakkale’de düzenlemişiz. Daha sonra 2004 yılında maden yasalarının değişmesi ile beraber mücadelemizi arttırmışız. 2008 yılı 5 Nisan’da da Çanakkale’de büyük bir çevre mitingi düzenlemişiz. Bugüne kadar olan en büyük çevre mitingini yapmışız. Yine 2018 yılında ÇOMÜ Merkezi Değerler Sempozyumunda Telat Koç hocamızın katılımı ile Biga Yarımadası Marmara ve Ege Denizi ile Çanakkale Boğazı arasında bulunan alan, Kazdağlarının etkileşim alanı olarak belirlenmiş. Bu bilimsel dergilerde de yayınlanmış. 2011 yılında Atikhisar Kır Şenliğini başlatmışız. Niye? Kirazlı ÇED’i ile beraber bu tehlikeyi görmüşüz ve mücadeleyi başlatmışız. Bu noktada Çanakkale Tabip Odası, Kent Konseyi Çevre Meclisi ortaklığında Etiler, Muratlar, Evciler köyü muhtarlarının da katılımı ile Madenciliğin Çevre ve İnsan Sağlığına Etkileri panelini yapmışız. 27 Nisan 2018’de o dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Çanakkale Belediyesini ziyaret ettiğinde, sonrasında Çan’ı ziyarete gidecekti. Kendisine helikopterle giderken aşağıya bakarsanız ne demek istediğimizi anlayacaksınız, Kazdağlarındaki kötü görüntüleri siz de göreceksiniz, talan ediliyor demiştim. O zamanki Sayın Orman Bakanı da; ‘Sayın Cumhurbaşkanım orada kapalı sistem ile altın aranacak’ demişti. Biz de polemik yaratmamak için bir şey dememiştik”.
“Doğal Sit Alanı Olması İçin Çalıştık”
“Bu arada 2012 senesinde Ali Sarıbaş Kazdağları ve Ağı Dağında yürütülen altın aramalarına karşı bir araştırma komisyonu kurulması yönünde bir önerge vermiş. Tabi bu kabul görmemiş. Ama bu konuda Çanakkale Belediye Meclisinin kararları var. Hatta o zaman Sayın Vali Güngör Azim Tuna’ya CHP Grup Başkan Vekili Muzaffer Özgen, Ak Parti Grup Başkan Vekili Cumhur Kaba Sakal, MHP’li Meclis Üyesi Burak Ünal ziyarette gitmişler. Yargıya yapılan itirazlar sonuçlanıncaya kadar ilgili firmalara GSMR verilmemesi konusunda dilekçe vermişler. O dönemin valileri de GSMR’yi vermediler. 2013 senesinde Belediye Meclisi kararı ile Atikhisar Barajı su toplama ve koruma havzası içerisinde kalan alanların Doğal Sit Alanı olması konusunda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna ve değerlendirme yapılması üzere İl Genel Meclisine gönderilmesine karar alınmış. Yani demişiz ki, bu koruma alanını doğal sit alanı içerisine alın. O günden bugüne konuyla ilgili hiçbir şey gelmemiş”.
“Ağaç Katliamı Devam Etti”
“Kirazlı Balaban’da farkındalık çalışmaları yapmışız. Sonuç itibari ile yine bu süreçler devam etmiş. 2017 senesinde bizim ÇED raporu mahkeme kararı ile Danıştay tarafından iptal edilmiş. Buradaki mahkeme reddetmiş ama Danıştay, ÇED raporunu iptal etmiş. Yeterli inceleme yapılmadığı, su havzasının varlığı gibi gerekçeler ile iptal edilmiş. O zaman da Orman Bölge Müdürlüğüne oradaki kesimlerin durdurulmasını söylemişiz ama kesimler devam etti. Ama biz bunları hep takip ettik. Hatta Balaban’daki ağaç kesimlerini meclis toplantısında da sunmuştum. Yargı Süreci devam ederken, Orman Bölge Müdürlüğünün GSMR için başvuruda bulunduğunu öğrendik. Bunun verilmemesini talep ettik. Bu arada Orman Bölge Müdürlüğü 15 Nisan 2018 yılında kesimler durdu diye bir söz söyledi. Halbuki kesimler durmadı. Ama devamlı olarak o bölgeye insanlar gidip gözlem yapıyorlardı ve orada gizli gizli ağaç kesimlerine devam ediyorlardı. Sonuç itibari ile 21 Nisan 2018 tarihinde İskele Meydanında ağaç kesimlerinin devam etmesi ile ilgili bir basın açıklaması yaptık. Maalesef 25 Temmuz 2018’de daha mahkeme kararı kesinleşmeden GSMR ilgili firmaya verildi”.
“Araştırma Önergeleri Reddediliyor”
“Burada eylem başlamadan önce, birden mahkeme ÇED kararını bozan kararı bozuyor ve ÇED tekrar yürürlüğe giriyor. Mahkeme kararları hakkında yorum yapacak durumda değiliz ama biz oradaki çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yine buradan belediye meclis üyeleri ile birlikte incelemelerde bulunduk, tepkimizi gösterdik. Ama en sonunda Çanakkale suyuna sahip çık dedik. Bunun ardından 26 Temmuz’da başlamak üzere Su ve Vicdan Nöbeti çalışması başlatıldı. Tabi bu arada 18 Temmuz’da Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın mecliste bir araştırma önergesi reddediliyor. Ve imam bildiğini okuyor, biz de mücadeleye devam ediyoruz. Bu arada da katıldığımız fuarlarda da Kazdağlarını tanıtan broşürler dağıttık, afişler astık, billboard çalışmaları yaptık. 26 Temmuz tarihi itibari ile de Truva Atı önündeki açıklama ile Su ve Vicdan Nöbeti başladı. 5 Ağustos’taki buluşma ile de mücadelemizde zirveye ulaştık”.
“Protokol Gereği de Bu Alan Bizim Sorumluluğumuzda”
“Bu noktada kafaları bulandırmaya çalışıyorlar. Bir tanesi, oranın Atikhisar ile ne alakası var deniyor. Atikhisar ile bu konunun çok alakası var. ÇED sınırı bizim koruma havzamızın içerisinde. Bu 6 bin dönümlük bir alanı ifade ediyor. Biz bu faaliyetlerin bizim alanımız içerisinde olması nedeni ile müdahil oluyoruz. Bu konuda neye dayanıyoruz? Enerji Tabi Kaynaklar Bakanlığı ile DSİ 25. Bölge Müdürlüğü arasında bir protokol hazırlamışlar. Bu protokol 2000 yılına ait bir protokol. Onun 6’ya 5. Maddesinde; ‘Arıtma tesislerinden halkın kullanımına sunulan suyun sağlık koşullarına uygunluğunun sağlanması Çanakkale Belediyesinin sorumluluğundadır. Atikhisar Barajından içme ve kullanma suyu amacı ile alınan suyun kalitesi konusunda DSİ’nin hiçbir kalite taahhüdü olmayıp, membaında ve mensapta meydana gelebilecek kirlenme ve müdahaleler DSİ sorumluluğu dışındadır. 4 Eylül 88 tarihli ve 19bin 919 sayılı resmi gazetede yayınlanan su kirliliği yönetmeliği hükümlerine göre; hükümlerine uygun olarak koruma alanlarındaki tedbirler, Çanakkale Belediyesi tarafından alınacaktır. DSİ’nin bu konuda hiçbir yükümlülüğü olmayacaktır’ deniyor. Biz bu görevi buradan alıyoruz. Bir ara baraj suyu epeyce bir çekilmişti. Oradaki köylüler de oraya ekim yapmıştı ve biz de hemen müdahale edip, diktikleri şeyleri hemen söktürdük. Niye? Çünkü gübre ve ilaç kullanılması söz konusuydu. Dolayısı ile baraja en ufak etki edecek eylem ve işleme müdahale etmek bizim sorumluluğumuzda. Ben bu protokol gereği mücadele ediyorum”.
“Marka Ürünlerimiz de Tehlike Altında”
“Bunların yanında bir de Çanakkale’nin marka ürünlerini tehlikeye atan bir süreç. Çünkü Ezine Peyniri ile ilgili coğrafi işaret tescili var. Onun açıklama kısmından kısaca bir şey söyleyeyim, buradaki hayvanlardan kullanılan sütten yapılacak peynirleri tarif ediyor; ‘Üretim alanı Ezine, Bayramiç, Ayvacık ilçelerinin tamamı ile Çan ilçesine bağlı Şerbetli, Etili, Ahlatlıburun, Alibeyköy, Söğütalan ve Merkez ilçeye bağlı Karacaören, Kurşunlu, Şerbetli ve Kirazlı Köyleri”. İşte tam da burada siyanürlü altın madeni işletmesi yapılacak. Bu toprakları sulayan, barajlara ulaşacak suya siyanür bulaşırsa ki, sadece suyla değil rüzgarlar ve buharlaşma sureti ile yağmurlarla bulaşması da mümkün. O zaman bu tescilin hiçbir ifadesi kalmayacak. Bırakın tescili, bunlar bizim markalarımız olmaktan çıkar ve tarım ekonomimize olumsuz etkisi olur”.
“Bu Tehlikeyi Söylemek Benim Görevim”
“Termik santraller ile de mücadele ederken bir şey söylemiştim; rüzgarlar ve yağmurlar ile toprağa düşecek olan zehirli atıkların bu bölgeye yayılacağını söylemiştim. Bu bölgede tam da poyraz rüzgârlarının etkisi altında olan alanlarda kestaneler kurumuş durumda. Aynı şekilde İstanbul’da yeni yapılan havalimanının oradaki kestanelikler de kurumuş durumda. O kestanelik alan eskiden padişahlara bal üretilen bir bölge. Oradaki kestane ağaçlarından üretilen bal yok olmakta ve arılar ölmekte. Tabi bunlar duyulması istenmeyen konular. Ben burada görevimi yapıyorum. Benim görevim bu tehlikeyi dile getirmek ve bununla ilgili mücadeleyi yapmak”.
“O Ekosistemi Kurmaya Altın Yetmez”
“Burada gündeme gelen bir başka konu da; burası Kazdağları değil deniyor. Bizim konumuz Kazdağları konusu değil. Bizim konumuz Çanakkale’nin içme suyu barajının tepesindeki siyanürlü altın madenciliği işletmesi konusu. Kazdağları olur, Alp Dağları olur, Balaban Tepesi olur, Radar Tepesi olur, bu hiç önemli değil. Ama bilimsel olarak da üniversitemizin akademisyenleri bunu yayınlamışlar. Bu sistemin bir ekosistem olduğu, Kazdağları denilen bölgenin devamı olduğu ve Biga Yarımadasının tamamını kapsadığına dair bilimsel bir sunum var. Burası bir ekosistem. Balaban tepesi bir orman alanı. Onların hepsi bir ekosistem. Gidip gördüğünüzde oranın muazzam bir orman alanı olduğunu ve sadece ağaç olmadığını, oranın tüm florası ve hayvan yapısı ile bir bütünlük arz ettiğini göreceklerdir. Biz buraları yok ederiz, sonra yeniden ağaç dikeriz, daha da yeşil olur demek, aklımızla alay etmek demektir. Çünkü o binlerce yılda oluşan bir sistemdir. Oradan elde edilecek altın da o sistemi yeniden kurmaya yetmez. Halbuki o sistem öyle kaldığında bir değerdir. Bugünkü hali bile, yani geri kalan alanın bile bir değeri vardır. Dolayısı ile bu polemiği boşuna yapıyorlar. Orası Kazdağlarının bir parçasıdır. Ama ben orman alanları ile ilgili, özellikle de su alanları ile ilgili mücadeleye devam edeceğim”.
“Uluslararası Sermayenin Yanında Duruyorlar”
“Bir başka konu da bizden önce yasa değişmiş de CHP tarafından ruhsat verilmiş demeye getiriyorlar. 2000-2001 yıllında CHP mecliste yoktu zaten. Sonuç itibari ile o zaman verilmiş olabilir ama o günden bugüne hep barajla karşılaşılıyor. Yani bunlar bir şeyler diyorlar ama ne diyorlar diyen kimse yok. Devlet, kamunun yanında duracağına madencilerin, uluslararası yabancı sermayenin yanında duruyor. ÇED olumlu kararına karşı açılan dava reddedildi deniyor. Hayır reddedilmedi. Önce ÇED olumlu raporu mahkeme kararı ile iptal edildi, sonra iptal edilen karar değiştirildi. Ama bu geçen süre zarfında orman katliamı devam etti. Biz de bunu takip etmeye devam ettik”.
“Kasıtlı Yanlış Bir Bilgi Veriliyor”
“Konunun Atikhisar Barajı ile uzaktan yakından alakası yok deniyor. Ayrıca alakası varsa, eylemlere öncülük yapan Çanakkale Belediyesi, neden itfaiye ruhsatı olumlu verdi deniyor. Bununla ilgili inceleme yaptık. Evet, 2013 yılında bir yazışma olmuş. Madenciler ile bizim itfaiye bir muhataplık kurmuş. ‘Ruhsat alanı için İl Özel İdaresi tarafından verilecek iş yeri açma ve işletme ruhsatı başvurusunda, Çanakkale İtfaiye Müdürlüğünce verilen itfaiye raporu bulunması gerekiyor’ diye bir yazı göndermiş. Biz de dilekçeye 11 Nisan 2013’te yanıt veriyoruz. Yanıtta; ‘İlgili yazınıza istinaden ruhsat alanında 11 Nisan 2013 tarihinde yapılan incelemede, ruhsat alanında herhangi bir faaliyet ve yapılanmanın olmadığı tarafımızdan tespit edilmiştir. Ruhsat alanında faaliyete başlamadan önce tarafımıza tekrar başvuru yapılması durumunda İtfaiye Müdürlüğümüzce yapılacak incelemeler neticesinde raporun hazırlanması sağlanacaktır. Mevcut alanda faaliyet ve yapılanma olmadığı için, yangın açısından herhangi bir sakınca görülmemektedir’ deniyor. Yani deniliyor ki, sen hele bir kur, sonra gelip bakarız deniyor. Müracaat edilmiş, sen hele bir yapını yap, gelip biz de nedir ne değildir diye inceleme yaparız deniliyor. İşte burada kasıtlı yanlış bir bilgi veriliyor”.
“Orada Kirli Toprağı Bırakacaksın”
“Sonuç itibari ile mücadelemiz devam ediyor. Çok ciddi ve çok yoğun destekler geliyor. Bu iş uluslararası arenaya da taşındı. Sanatçılar destek veriyor. Biliyorsunuz 18 Ağustos günü Sayın Fazıl Say’ın Balaban’da bir konser vermesi ve orayla ilgili bestesini seslendirmesi söz konusu olacak. Bugün Sayın Meral Akşener de geliyor. O da desteklerini sunacak. Bizim buradaki hedefimiz, o topraklara bir gram bile siyanür düşmesini engellemek. Çünkü bunun geri dönüşü yok. Biz son derece modern teknoloji ile yapıyoruz desen de, o siyanürü kullanmaya başladığın anda ne yaparsan yap eninde sonunda toprağa bulaşacak siyanür bizim alanımızı, Çan ve Bayramiç’i de etkileyecektir. Koca dağı indireceksin, orada kirli toprağı bırakacaksın. Sonra diyorlar ki burayı daha yeşil yapacağız. O verimsiz toprak nasıl orman olacak onu merak ediyorum. Yani verimli toprağı yok ediyorsun, sonra kirlenmiş toprağı bırakarak orman yetiştiriyorsun. O zaman çölde bile ağaç, orman yetiştirebilir bu arkadaşlar. Evet bu ağaçlar dikilebilir. Ağaçların bir kısmı tutar, bir kısmı tutmaz kurur ama o orman olmaz. Onun orman olması, yüzlerce binlerce yıla tekabül eder”.
“Sonunda Başarılı Olacağız”
“Bu noktada katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum. Özellikle uluslararası alanda çok büyük bir çaba sarf eden hemşerimiz, turizmci Hüseyin Baraner’e teşekkür etmek istiyorum. Onun dışında bütün bu paylaşıma katılan sanatçılarımıza, buralara kadar gelen bütün sanat camiasına, adını unutup sayamadığım bütün herkese çok teşekkür ediyorum. Başarılı olacağımıza sonuna kadar inanıyorum. Sonuç itibari ile bu bir inanç meselesidir. Bu vicdansızlığa insanoğlu evet demeye devam edemez”.
ÇANAKKALE’DE UZUN YILLARDIR BELEDİYE, SİVİL TOPLUM, MESLEK ODALARI, KENT KONSEYİNCE YAPILAN ÇEVRE MÜCADELESİNİN KRONOLOJİSİ
– 22 Eylül 2001 Çanakkale Kent Konseyince; Kazdağları 1. Ulusal Sempozyumu Altınoluk’da düzenlenerek sonuç bildirgesi oluşturuldu.
2004 yılında Dünya çevre gününde çıkarılan Maden Yasası’ndan sonra, ülkemiz kelimenin tam anlamı ile bir “altına hücum” sürecinden girdi. Kazdağlarının neredeyse tamamı, geçmişte Latin Amerika’yı, Güney Afrika’yI yağmalayan, çok uluslu şirketler ve yerli taşeronları tarafından ruhsat ruhsat parsellenmeye başladı.
– Kasım 2004 Çanakkale Kent Konseyince Kazdağlarına yönelik oluşabilecek olumsuzlukların basına yansımasıyla Troya – İda Platformu kurularak Çanakkale’de panel düzenlendi.
– 19 Mart 2005 Çanakkale Kent Konseyince Bayramiç Kazdağları kültürel çevresel ve ekonomik değerleri paneli gerçekleştirildi.
– 22-25 Haziran 2006 Kazdağları 2. Ulusal Sempozyumu Çanakkale’de düzenlendi.
– 25 Haziran 2006 Kazdağları bütüncül korumaya alınması ve altın madeni faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik Kazdağları’n da açıklamalı teknik gezi düzenlendi
– Eylül 2007 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğüne düzenli olarak Çanakkale ilinde ve Kazdağı Havzasında altın madeni arama ve işletme ruhsatı alan şahıs ve firmalar hakkında bilgi soruldu. (izleyen yıllarda bilgi edinme işlemlerimiz devam etti)
– 5 Nisan 2008 Kaz Dağlarında altın aranmasını protesto için Çanakkale’de çevre mitingi düzenlendi. Kaz Dağları Çevre Platformu Başkanı Ali Sarıbaş “Emperyalist Maden Yasasına karşı, yeni bir Çanakkale Savaşı başlatıyoruz, Çanakkale geçilmedi, geçilmeyecek.”
Başkan GÖKHAN; Kaz Dağları’nın Zeus’un, Paris’in ve daha nicelerinin yaşadığı yer olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: “Yukarıda tanrı var. ‘Ne yapıyorsunuz ey kulum’ diyor. Kaz Dağları, toplumsal mirasımızdır. Oksijen deposudur. Bugün yağan yağmur bir işarettir. Yarın, Kaz Dağları’nı bozduğumuzda bu yağmuru bulamayacağız. Yıllar önce emperyalistler yine bir planla buraya geldiğinde gereken dersleri Çanakkale’de aldılar. Şimdi yeni bir planla geldiler, bu coşkulu insanlar yine onlara dersini verecek. Buraya Troya Atı’nı sokmak istiyorlar. Yüzünü görmediğimiz, adını bilmediğimiz insanlar için Kaz Dağları’na sahip çıkmalıyız. Kaz Dağları’nın üstü, altından çok daha değerlidir. Bir kulun, hiçbir teknolojinin yaratamayacağı o dağları sonuna kadar savunacağız.”
– 2008 ÇOMÜ Çanakkale Merkezi Değerleri Sempozyumu;
Prof.Dr. Telat KOÇ ÇOMÜ FEF Coğrafya Bölümü, Biga Yarımadasında Altın Madenciliği ile Bitki Örtüsü İlişkisi sunumundan.
Araştırma alanı olarak belirlenen Biga Yarımadası Marmara ve Ege Denizleri ile Çanakkale Boğazı arasında bulunan, yaklaşık 9000 km² lik alan, Türkeş ve Koç tarafından (2007) Kaz Dağının etkileşim alanı olarak belirlenmiştir.
Biga Yarımadasında bulunan akarsuların neredeyse hepsi Kaz Dağından kaynaklanmaktadır.
– 2011 yılında Atikhisar barajı ve çevresindeki kirliliğe dikkat çekmek ve bölgemizdeki madencilik ve termik santral faaliyetlerine dur demek için Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Kent Konseyi, Çevre Platformu işbirliği ile “ATİKHİSAR KIR ŞENLİKLERİ” başlatıldı, halen sürdürülüyor.
– Şubat 2011 Çanakkale Belediye Meclisi Başkan GÖKHAN “Siyanürle altın çıkaran şirketlere karşı gerekirse kampanya başlatılmalı, karılarımızın kollarındaki bilezikleri bunlara verelim, buradan defolup gitsinler”
– Mart 2011 Çanakkale Kent Konseyi öncülüğünde Kazdağları altın madenciliği eylem planı hazırlandı.
– 24 Mayıs 2011 Çanakkale Kent Konseyi Kazdağı ve Biga Yarımadası Çalışma Grubu önderliğinde Aykan Özener Tarafından “Çan Ağı Dağı Ormanları ve su dağılma havzalarının çevresel sorunları” adlı sergi amaçlı fotoğraf çekimi yapılarak, “Atikhisar Barajı ve Sarıçay Havzası ile sistemsel bir yaklaşım” adlı rapor oluşturulmuştur.
– Ağustos 2011 Uluslararası 48.Troia Festivali “HAVADA SİYANÜR KOKUSU İZİN VERME DOĞA İLE BARIŞ” sloganıyla, tam da var olan duruma uygun bir mesajla yola çıktı. Çevre meclisi, 3 adet panel düzenleyerek, süreci bilgisel anlamda besledi. 3000 adet hazırlanmış bildiri bir hafta boyunca dağıtıldı. Bildiri dağıtımında olanlar ve olacaklar anlatıldı.
– 14-15 Ocak 2012 Çanakkale Tabip Odası, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi ortaklığında Etili Köyü, Muratlar Köyü, Evciler Köyü muhtarları ve halkın katılımıyla “Madenciliğin Çevre ve Sağlık Üzerine Etkileri Paneli” gerçekleştirilmiştir
– 8 Şubat 2012 Çanakkale Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu kuruldu. Konusu; Çanakkale ve Kaz Dağı yöresinde çevre duyarlılığı.
– 27 Nisan 2012 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Belediye Başkanlığı Ziyaretinde Kaz Dağlarında süren altın arama çalışmaları gündeme getirilip, yardım istendi.
– 3 Haziran 2012 Çan Etili Köyünde altın araması yapan şirketleri protesto için eyleme katılım sağlandı. Çanakkale tarihinin ilk köy mitingi olarak belleklere kazındı.
– 19 Haziran 2012 Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş Kaz Dağları ve Ağı Dağı çevresinde altın arama faaliyetleri hk TBMM Araştırma Komisyonu Kurulması için teklif
– Temmuz 2012 Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP Grup Başkan Vekili Muzaffer Özgen, AK Parti Grup Başkan Vekili Cumhur Kabasakal ve MHP Meclis Üyesi Burak Ünal, Vali Güngör Azim Tuna’yı ziyaret edip, ‘Yargıya yapılan itirazlar sonuçlanıncaya kadar, ilgili firmalara GSM ruhsatı verilmemesi konusundaki dilekçeyi teslim etti.
– Aralık 2012 Kazdağlarında yürütülen sondaj çalışmaları nedeniyle Bayramiç’e bağlı Karaköy sakinlerince düzenlenen altın arama çalışmalarını protesto eylemine katılım.
– Aralık 2012 Gönüllü Doğa Koruyucusu Şahabettin Kalfa tarafından Kazdağı Raporu oluşturuldu.
– 2013 Çanakkale’mizin tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı ile Bayramiç ve Çan havzalarını da etkileyecek “Çanakkale İli Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi” ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı veriliyor.
– 15.03.2013 Çanakkale Kent Konseyi Atikhisar Baraj Gölü Havzası Çalışma Grubu ve Prof. Dr. Telat Koç tarafından “Atikhisar Barajı su toplama ve sulama alanlarının sürdürülebilir kullanımı” adlı rapor oluşturulmuştur.
– Ekim 2013 Prof. Dr. Kenan Kaynaş tarafından Kazdağlarında Altın İşletmeciliği ve Tarım raporu oluşturulmuştur
– 2013 Yılında Çanakkale Çevre Platformunca İskele meydanında sık sık çevre mücadelesi üzerine forumlar gerçekleştirilmiş, kent halkına bilgilendirme ve birlikte tabiatı kirletici yatırımlara dur demenin yolları konuşulmuştur.
– 5 Haziran 2013 Çanakkale Belediye Meclis Kararı
Su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi, bölgenin her türlü kirletici faktörden arındırılarak, doğal ve ekolojik çeşitliliği ,le korunması amacıyla “ Atikhisar Barajı Su Toplama Havzası Ve Koruma Alanı” içinde kalan alanların “DOĞAL SİT ALANI” olabileceğine dikkat çekilerek; doğal sit alanı olabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması için “ Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na” ve değerlendirme yapılmak üzere “İl Genel Meclisi”ne gönderilmesinin uygun olduğuna meclisçe karar verilmişti.
– 06.01.2014 Kazdağları için uyumuyoruz, nöbetteyiz.
Çanakkale Kent Konseyi Meclisleri ve çalışma gurupları Kirazlı Balaban Farkındalık çalışması gerçekleştirdi. Geziye katılanlar toprakları madencilere vermeyeceklerini, çadır kurarak bekleyeceklerini ifade ettiler.
– 2014 Çanakkale Çevre Platformunca; Kirazlı köyüne yapılacak altın madeninin yaratacağı zararlar hakkında akademisyenler tarafından köy halkı bilgilendirilmiş ardından Çed toplantısına katılıp müdahil olunmuştur.
– 2014 yılında Çanakkale Çevre Platformunca Kazdağı ve Su paneli Çanakkale de gerçekleştirilmiş kent halkı aydınlatılmıştır.
– 2014 yılında Çan Bayramiç Derekolu köylerinden toplam 40 kadının Ankara’ya gitmesi sağlanmış, yöre kadınları TBMM önünde basın açıklaması gerçekleştirmiş, CHP meclis grup toplantısına katılmış ve ANITKABİR ziyareti gerçekleştirmiştir.
– 21 Şubat 2015 KAZDAĞI ve Madra Dağı Belediyeler Birliği (KAZMAD), Kaz Dağları’nın UNESCO Dünya Mirası listesine alınması için harekete geçti. Balıkesir’in Edremit İlçesi’nde bir araya gelen birlik üyesi 9 belediye başkanı, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduktan sonra girişimlere başlanması kararı aldı.
– 05 Haziran 2015 Çanakkale Kent Konseyince “Ne kadar termik-nükleer santral, altın-maden aramacılığı varsa hepsine talibiz…” ironik konu başlıklı kent konseyi genel kurul Morabbin Parkında gerçekleştirildi
– 26.02.2016 Kazdağları Belgeseli Gala Gösterimi yapıldı.
– 19.04.2016 Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi ve paydaşları tarafından “Çanakkale Kazdağı ve Yöresi Ekolojik Mücadele Çalıştayı” gerçekleştirildi.
– 26 Mayıs 2017 Kirazlı’da ağaç kesimi yapılan alanda inceleme yapıldı. Çanakkale Belediyesi Meclis Üyeleri, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi, İda Dayanışma Derneği.
Başkan GÖKHAN; Bu bölgedeki madenciliğe karşı çıkmayanlar büyük günah işlerler. Açık ve net söylüyorum. Yarın hesabını vereceğiz öteki tarafta. Allah’a karşı hesap veririz. Allah’ın bize bahşettiği güzelliği, suyu, ormanı, biz üç kuruşluk mal için, sadece borsada değeri olan bir mal için talan edersek bunun hesabını veremeyiz. Allah’a karşı hem çocuklarımıza, hem de torunlarımıza karşı bunun vebalini veremeyiz. Herkesi göreve davet ediyorum. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Sayın Başbakan, bakanlar ve devletin bütün kurumlarını buradaki konuya dikkat etmeye davet ediyorum” dedi.
28 Kasım 2017 Danıştay, Çanakkale Kirazlı Köyü’nde faaliyete geçirilmek istenen altın madeni aleyhinde bir karar verdi. Karar gerekçesinde; proje için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu ile daha sonraki Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Tesisi Raporu arasında kapasite, proje alanı, işletme süresi gibi unsurlarda büyük farklar olduğuna yer verildi. Danıştay’ın bu kararı şehirde büyük sevinç oluşturdu, şehir meydanında geniş katılımlı bir basın açıklaması yapıldı. Yüksek Mahkeme’nin bu kararına rağmen, maden için ağaç kesimlerinin devam ettiği bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulunulduğu dile getirildi.
– Aralık 2017 Kirazlı’da ağaç kesimi yapılan alanda inceleme yapıldı. Başkan Gökhan “Şu an bir doğa katliamının yapıldığı dere içerisindeyiz. Burada, bu vadide ne kadar ağaç varsa hepsi katledilecek. Bunun başlangıcındayız”
– Şubat 2018 Çanakkale Belediye Meclisi Başkan GÖKHAN Balaban’ da ki ağaç kesimlerinin fotoğraf ve videolarını mecliste gösterdi. “Bu namussuzlar, Allah’ın bizler için yarattığı bu dünyayı üç kuruşluk menfaatler için katlediyorlar.”
– 15 Şubat 2018 Çanakkale Valiliği ve Orman Bölge Müdürlüğüne Yazı ile; Doğu Biga Madencilik San.ve Tic.A.Ş.’nin Valiliğinize, GSM ruhsatı almak üzere başvurduğu öğrenilmiştir. Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu olan Atikhisar Barajının Sarıçay su toplama havzasının yukarısında yer alan Kirazlı ya da Balaban Tepe çevresinde, maden işletme alanına karşılık gelen sahada ormanların kesildiği, orman içi ve yakın bağlantı yollarının açıldığı belirlenmiştir. Danıştay’ın bahsi geçen kararı dikkate alınarak, bölgede yürütülen ormansızlaştırma faaliyetlerinin telafisi mümkün olamayacak zararlara neden olacağından GSM ruhsatı çalışmalarının durdurulmasına ve ormansızlaştırma çalışmalarının önlenmesi için gereğinin yapılması istendi.
– 22 Şubat 2018 Çanakkale Suyuna Havasına ve Toprağına sahip çıkıyor.
Danıştayın kararına rağmen, Çanakkale’nin tek su ve hayat kaynağı olan Atikhisar Barajı su havzasında yapılmak istenen siyanürlü altın madenciliği çalışmalarına ve bölgede gerçekleştirilen ağaç katliamına karşı kentliler Cumhuriyet Meydanında bir araya geldi.
– 15 Nisan 2018 Kirazlı’da ağaç katliamına suçüstü! Orman Müdürlüğü ‘kesimler durdu’ demişti
İl Orman Müdürlüğü tarafından yargı kararından haberdar olunduğu ve kesimlerin durdurulduğu belirtilmiş Başkan Gökhan, Nisan ayı belediye Meclis toplantısında yaptığı açıklamada; “Orman Bölge Müdürlüğümüzü ziyarete gittim. Ağaçların kesilmesi ile ilgili görüştüm. Kendisi mahkeme kararını bildiğini, gördüğünü şu anda orada ağaç kesimi yapılmadığını, kesimlerin durdurulduğunu ifade etti. Onlarda bir kamu görevlisi. Bir başka mahkeme kararı gelmeden bir şey yapmayacaklarını, bu şekilde duracağını söyledi. Bizde orayı takip etmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Gizli gizli kesiyorlar
Bölgede iki gün önce çekilen yeni fotoğraflarda ağaç kesimlerine devam edildiği görüldü. Ağaç kesimlerinin yapıldığı alana giden çevreci vatandaşlar, ağaç kesimlerinin gizli gizli devam ettiğini belirttiler. Vatandaşlar, kesimleri fotoğraflarla belgelerken, katliamın durdurulması çağrısı yaptılar.
– 19 Nisan 2018 Çanakkale Belediyesi, Tarım Orman İş Genel Sendikası, TMMOB’a bağlı odalar, STK’lar ve Barolar Birliğinden oluşan bilirkişi heyeti Kirazlı mevkiinde katliama uğrayan ağaçları yerinde inceleyerek rapor hazırladılar.
– 21 Nisan 2018 Kirazlıdaki ağaç kesimlerine tepki
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, Kirazlı’daki ağaç kesimleri hakkında İskele Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Yoğun katılımın olduğu açıklamada mahkeme kararları ve talepler dile getirildi.
– 05 Haziran 2018 Suyumuza Sahip Çıkıyoruz.
Dünya Çevre Günü kapsamında “Çanakkale Suyuna Sahip Çık” sloganıyla düzenlenen etkinlikte bir araya gelen vatandaşlar golf çay bahçesi önünden kordon boyunca insan zinciri oluşturarak Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajını ve su havzasını tehdit eden madencilik faaliyetlerini, altın madenciliği ve termik santral çalışmalarını protesto ettiler.
– 25 Temmuz 2018
Çanakkale’de Atik Hisar Su Barajı Havzası içerisinde yer alan ve halen ÇED süreci ile ilgili mahkemelik olan ‘Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Tesisi Projesi’ için Çanakkale Valiliği, Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatına (GSMR)imza attı. Bu kararla birlikte bölgede bulunan Ağaç katliamına onay verilmiş ve Altın madeni işletmeciliği için çalışmaların başlatılmasına izin verilmiş oldu. 25 Temmuz 2018 Çanakkale’de tarihe kara çarşamba olarak geçti.
– 3 Ağustos 2018 BİLİRKİŞİ RAPORU
Çanakkale İli Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi Nihai ÇED Raporuna Karşı Sürdürülen Hukuk ve Yargı Sürecinde Müdahil Olmaya Yönelik Hazırlanan Uzmanlar (Bilirkişi) Raporu
Balaban-Kirazlı Maden İşletmesi ve Yöresinin Doğal Afetler, Çevresel ve Ekolojik Sorunlar Açısından Bilimsel Değerlendirmesi Çalışması yapıldı.
– 20 Nisan 2019 Atikhisar Havzası’nda katliam devam ediyor. Son olarak bölgede inceleme yapan Çanakkale Belediyesi Çevre ve Sağlık Komisyonu sorumlusu meclis üyeleri, çevre örgütleri ve STK temsilcileri tarafından bölgeye elektrik hattı nakil direklerinin dikildiği, trafo binası yapıldığı, ağaçların kesildiği alanlarda yüzey sıyırması yapıldığı belirtilerek; “Bölgeye her gidişte kesilen ormanlık alanın katlanarak arttığı görülmektedir” denildi.
– 28 Mayıs 2019 Çanakkale Belediye Meclisi Çevre Komisyonu üyeleri Çanakkale Valisi Orhan Tavlı’yı ziyaret etti.
– 28 Haziran 2019 Kirazlı Balaban’da ki alanın dehşet durumu drone ile görüntülendi ve görüntülenen alanda yapılan tespitlere göre 200 hektarın üzerinde en az 195.000 ağacın kesildiği ve çalışmalarda ÇED sınırlarının dışına çıkıldığı tespit ediliyor.
– 18 Temmuz 2019 CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan TBMM’yi Atikhisar için Araştırma Komisyonu kurulması amacıyla göreve davet etti. Konuşmaların ardından yapılan oylama sonrası önerge, AKP ve MHP oyları ile reddedildi.
– 19 Temmuz 2019 EMARÇEB (Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği) Encümen Üyeleri, CHP Çevre ve Tarım Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcıları ve STK’ların katılımıyla Kirazlı Bölgesinde inceleme yapıldı, ardından İskele Meydanında geniş katılımlı kitlesel basın açıklaması düzenlendi.
– 26 Temmuz 2019 Yaşam ve Su hakkını savunmak için Truva Atı önünde tüm Türkiye’ye Balaban’da su nöbeti çağrısı yapılarak, araçlarla Balaban’a hareket edildi ve Su ve Vicdan Nöbeti Başladı.
– Reklam ve tanıtım çalışmaları
9 yıldan buyana halkımıza Kaz Dağları gezileri düzenleniyor, Fuarlarda Kazdağlarını tanıttık, Kazdağlarının Endemik Bitkilerini kitaplaştırdık, bilgi broşürleri hazırladık ve dağıttık, Atikhisarı ve bizleri bekleyen tehlikeye dikkat çekmek için, öncesi ve sonrası kitapçığı hazırlayıp dağıttık,
Okullara Kazdağlarında yetişen elmaları dağıttık
Kent içinde afiş ve billboard çalışmaları ile tehlikeyi sürekli gündemde tutmaya çalıştık
Yorumlar...
Henüz yorum yok...