Ambaroba Köyü’nde Can Güvenliği Tehlikede
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Coğraya bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Evren Erginal, Biga ilçesine bağlı Ambaroba köyünde yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi olan toprak kaymalarının bölge halkını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirterek, “Ben bir bilim insanı olarak can kaybından büyük endişe duyuyorum? dedi.
ÇOMÜ Coğrafya bölümü öğrencileri toprak kaymasının yaşandığı Ambaroba köyünde uygulama çalışması yaptı. Çalışmayı yaptıran öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Evren Erginal köyü etkileyen heyelanlar hakkında çarpıcı bilgiler elde ettiklerini belirterek, ?Biga?nın Ambaroba köyünde 1992 yılı başlarından beri etkinliğini sürdüren heyelan aktivitesini üniversitemizin sağladığı proje bütçesi sayesinde 2005 yılı Ekim ayından itibaren 4 yıldır izlemekteyiz. Heyelan sahası artık Coğrafya öğretmeni olacak öğrencilerimizin bir açık hava laboratuarı oldu. Prof. Dr. Murat Türkeş ile birlikte yaptığımız çalışmalarda heyelanın sebebi, gelişim mekanizması ve gelecekte göstereceği davranış konusunda somut veriler elde ettik. Yaptığımız 10?u aşan saha çalışmasında heyelanın koordinatlarını alarak kaymaların zamana dayalı değişimlerini ölçtük ve aldığımız örneklerden yaptırdığımız mikro-analizlerle kaymayı kontrol eden jeolojik ve coğrafi koşulları araştırdık. Ortaya çıkan sonuçlar çok çarpıcı ve heyelanın ulaştığı nokta hiç de küçümsenebilir düzeyde değil? dedi.
?KÖYDE CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKEDE?
Yrd. Doç. Dr. A. Evren Erginal, köydeki heyelanın şu an 3 ayrı noktada gelişmeye devam ettiğini de belirterek, ?Ambaroba köyünün doğu, batı ve güneyinde kaymalar etkisini gittikçe arttırıyor ve her seferinde, hiç de sürpriz olmayan kesimlerde yeni kopma ve göçmeler meydana geliyor. Köyün güneyindeki yaklaşık 20 yıl önce yapılan ve aslında heyelanın başlamasına yol açan su deposundan baktığınızda, ya da köy camiinin minaresinden gözlediğinizde bunu görmek mümkün. Önceki hafta Coğrafya Bölümü öğrencilerini Araştırma Görevlisi Muhammed Z. Öztürk ile birlikte ders uygulaması için götürdüğüm son çalışmada olayın çok ciddi bir boyuta ulaştığını, köyde can güvenliğinin büyük tehlike altında olduğunu fark ettim. 2005 yılı Ekim ayından 2009 yılı Ekim ayına kadar geçen 4 yılda heyelanın artması ile birlikte köyde yıkılan yapı sayısı çok arttı. Örneğin köy marangozunun evi şu an çok büyük risk altında ki, zaten heyelan aynası evin avlusunun içinde bulunuyor. Heyelan 700 metre uzunluk ve 400 metre genişlikte bir yamaçta gelişiyor ve kayan kütlenin hacmi daha 2006 yılında 7 milyon metreküpün üzerindeydi. Heyelanın kayma yüzeyi derinliğinin yer yer 50 metreyi aştığını düşünüyoruz. Şu an köyün gerisindeki sert kayalara (andezit) dayanan heyelan etkisini tamamen köye yöneltti. Ben bir bilim insanı olarak can kaybından büyük endişe duyuyorum? dedi.
?KÖYLÜYE YENİ ÖNERİLEN YERLEŞİM YERİ DE GÜVENLİ DEĞİL?
Heyelanın bulunduğu köyde vatandaşlara yeri gösterilen yeni yerleşim yerlerinin güvenli olmadığını da belirten Yrd. Doç. Dr. A. Evren Erginal, ?Köy halkının içinde bulunduğu çaresizlik burada açıkça görülüyor. Evlerin içinde çatlaklar ve şişmeler, beton ve ağaç çitlerde ayrılmalar gittikçe belirginleşti. Bu çürük zeminde oturabilmek artık imkansız halde. 2009 kışında yağışlar artar ve özellikle kar kalınlığı ve yerde kalma süresi fazla olursa büyük toprak kaymalarının gelişmesi çok büyük olasılık taşıyor. Gerçeği söylemek gerekirse heyelan sahasındaki durum artık mühendislik uygulamaları ile de olsa ıslah edilebilir halde değil. Özellikle köyün doğusundaki yamaçta 2008 yılının yağışları ile başlayan yeni heyelanlarla köy 3 ayrı toprak kayması arasında sıkışmış durumda. Köye artık güvenli bir yerleşim yeri önermek gerekiyor. Burası da çok uzakta değil. Köyün hemen gerisindeki kayalık tepelerin sırtları 70 hane için yeteri kadar geniş. Son olarak bu sıkıntıyla mücadeleden yorgun düşen bazı köylülerden duyduğumuza göre heyelan sahasında yeni yapılacak evlerde iki kat çıkılması konusundaki anlamsız ısrardan vazgeçilmeli. Bu zaten arazilerini yitirmiş olan köylünün bütçesini aştığı gibi, heyelanlarla yeteri kadar duraysızlaşmış zemine ek yük getirmekten ve kaymaları arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ayrıca alternatif yerleşim yerleri önerirken zeminin düzlüklerden seçilmesi ne kadar doğru bir bakış açısı olabilir? Bu tıpkı kanser olmuş hastaya tomografi alınmadan öksürük şurubu yazmaya benziyor. Bu heyelan sahasının özellikle jeofizik ölçümleri yapılmaz ve yer altı incelenmez ise tüm destekler ve umutlar boşa gidecek. Bu nedenle üniversitemizdeki veya başka üniversitelerdeki yetkin yerbilimcilerine danışılması yararlı olabilir düşüncesindeyim. Kar kapıda sözünü de buradan hatırlatmak isterim? dedi.
İHA
Yorumlar...
ekrem
01/01/2010 10:29peki ne zaman çökecek