Çanakkale’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

08 Mart 2013

Çanakkale Kadın Platformu bileşenleri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Salı Pazarı mevkiinden başlayan yürüyüşle Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi.

Aralarında ÇABA Kadın Kolektifi, Üniversiteli Kadın Kolektifi, KESK, İHD, HDK, EMEP,TKP, TMMOB, TTB ve HALKEVCİ kadınların bulunduğu platform adına konuşma yapan Eğitim Sen Kadın Sekreteri Özlem Ergun Açanal konuşmasında şunları söyledi;

“8 Mart tarihi, emekçi kadınların 1857 yılında “eşit işe eşit ücret”, uzun çalışma saatlerine ve ağır çalışma koşullarına karşı ayağa kalktığı gündür. Bu ayağa kalkış, bu direniş bir katliamla sonuçlandı ama direnişin bastırılmış olduğunu söylemek mümkün değil.Çünkü emekçi kadınlar bir kez yerinden doğrulmuş, insanca, onurlu ve eşit yaşamın mümkün olduğunu görmüştü. Onlar tüm kadınların özlemlerine dile getirmişler ve eyleme dönüştürmüşlerdi bir kere. Aradan tam 156 yıl geçti.Yüzlerce yıldır konu kadın olduğunda akla ve dile ilk gelen sözler ezilmek, ikinci sınıf vatandaş olmak, daha çok sömürü, şiddet, yok sayılmak, taciz, tecavüz ve cinayet oluyor. Savaşın şiddettin normalleştirmesine, kadınlar ve çocuklar üzerindeki baskısına karşı! Barış için ellerimizi, yüreklerimizi birleştirelim diyoruz!
Biz, kadınların yaşamına, çalışıp çalışmayacağına, ne giyip ne giymeyeceğine, doğurup doğurmayacağına karar vermeye çalışan erkek egemenliğine ve AKP iktidarına karşı!
Karar da yaşam da bizim diyoruz! Kadınla erkeği eşit görmediğini söyleyen, en az üç çocuk doğurun deyip kadınları kuluçka makinesi yerine koyan kadın düşmanı başbakana karşı!
Kadın, yaşam, özgürlük diyoruz! Her gün beş kadın öldürülürken buna karşı önlem almayan, kadın düşmanı siyasetiyle şiddet ve kadın cinayetlerinin artmasına neden olan iktidara karşı!
Tacize, tecavüze, şiddete hayır diyoruz! Çıkarılmak istenen kürtaj yasasıyla kadınların yaşamları ve bedenleri üzerinde denetim kurmaya çalışan yasalara karşı!
Kararda bizim, beden de bizim diyoruz! Kadınlar kürtaj olmasın, tecavüze uğrasa da doğursun ya da kendini öldürsün diyen kadın düşmanı bakanlara karşı!
AKP elini bedenimden çek diyoruz! 4+4+4 ve kıyafet yönetmeliğiylekız çocuklarını gericiliğe mahkum etmeye çalışan, eğitimlerini kesintiye uğratarak çocuk gelinliğin önünü açan eğitim sistemine karşı!
Eğitim haktır, engellenemez diyoruz! Kadın emeğini değersizleştiren, istihdam yasalarıyla kadınları esnek, güvencesiz çalışmaya ve taşeron, çalışmayamahkum eden yasalara ve patronlara karşı!
Kadın, erkek birlik, iş, ekmek özgürlük diyoruz! Gözü dönmüş çocuk tecavüzcülerini koruyan, gerçek ceza yaptırımları uygulamayan AKP yargısına karşı!
Yaşasın kadın dayanışması diyoruz! Kürt olmak, kadın olmak Roboski ‘den Van’ a uzanan direniş hattında hapishaneye konulmak anlamına geliyor. Dilimiz ve kimliğimizle toplumdan yalıtılmaya karşı!
Jin jiyan azadi! Kadınlara dost görünüp ikiyüzlü politikalar uygulayan, her gün şiddete uğrayan ve öldürülen kadınlar varken erkeklere sığınma evleri açacağız diyen, ikiyüzlü bakan Fatma ŞAHİN’e karşı!
Kadınız, örgütlüyken güçlüyüz diyoruz! Kadını eşit yurttaş olarak görmeyen, aileye ve evliliğe mahkum eden erkek egemen zihniyetlere karşı!
Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa diyoruz! Emeğimize sahip çıkıp, sosyal yıkım yasalarına, emperyalist ve kapitalist sistemin krizini teğet geçirenlerin yalanlarına, biz kadınları güvencesiz ve geleceksizliğe itenlere karşı! Eşit işe eşit ücret diyoruz. Çanakkale’de hala Kadın Milletvekili ve Kadın Belediye Başkan adaylarının konuşuluyor olmamasına karşı!
Siyasette, yönetimlerde biz de varız diyoruz! Geleneksel dinci gerici ve piyasacı yeni rejim kadın düşmanı AKP’nin de anayasasının da kadını özgürleştirme olasılığını bulundurmadığını ilan ediyoruz!
Emekçiyiz,Kadınız AKP’ye Karşıyız! Kısaca, tüm ulus, inanç, cinsiyet ve cinsel yönelim kimliklerine eşitlik ve özgürlük istiyoruz!Dünyanın erkek gücünü biz değiştireceğiz. Tırnağımızla kaza kaza da olsa bunu gerçekleştireceğiz.Ve bunun tek bir yolu var. Bir araya gelen kadınlar. Zincirlerden kurtulmak, sömürüsüz, eşit, özgür ve barış dolu bir dünya için YAŞASIN 8 MART, YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!”

Konuşmanın ardından özel günlerde çelenk ve çiçek sunmak için değil; dünyayı değiştirmek üzere yola çıktıklarını, inatla ve her şeye rağmen direndiklerini, her şeye rağmen susmadıklarını, kadına yönelik şiddete, baskıya ve bütün ataerkil tahakküm biçimlerine rağmen sokaklarda, alanlarda olduklarını sloganlarla ve şarkılarla dile getiren kadınlar patriyarkaya, kapitalizme, militarizme, homofobiye, heteroseksizme, milliyetçiliğe ve savaşa karşı mücadelele ettiklerini belirtti. “Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa” diyen Çanakkale Kadın Platformu hak ve özgürlükleri için mücadelelerinin süreceğini vurguladı.

Çanakkale’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Sabah saatlerinde ise Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin öncülüğünde Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törende bir araya geldiler. Baro Başkanı Bülent Şarlan, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcilerinin katılım sağlayarak kadınlara destek verdiği törene, Türk Anneler Derneği ve Türk Kadınlar Birliği gibi kadın örgütleri de katılım sağladı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden bir araya gelen kadınlar, Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk koydu, saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı’nı söyledi.

Törende bir konuşma yapan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Uluşal, kadınlar için 8 Mart tarihinin önemine değinerek; “Ülkemizin ve dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların geçmişten bugüne taşıdıkları gücü, gösterdikleri direnci, mücadeleyi bilmekte, anlamakta, onu günümüzde özellikle her 8 Martlarda yinelemekte yarar var diye düşünüyorum. Ama hala ne yazık ki dünyada kadınların, kadınlıklarıyla vurulduğu günümüzde 1857 yılında başlayan mücadele 8 Martların tüm dünyada kadınların siyasi – ekonomik ve sosyal başarılarının dile getirildiği, birlik ve dayanışma günü olarak ve de “kadın bayramı” olarak kutlanmasını gönülden diliyoruz. 8 Martlar, toplumsal cinsiyet eşitliği isteyen kadınların 1857 yılında başlattıkları mücadele gününün temsili tarihidir. Yasalarla sağlanan toplumsal cinsiyet eşitliği erişe bilinir bir durumdur. Toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmak ve ayrımcılığa karşı duyarlı olmak temel önemdedir. Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşların, Sivil Toplum Kuruluşların, hepimizin sorumluluğu vardır. Biz Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak şuna inanıyoruz ki; bu anlamda attığımız her adım, ulaşabildiğimiz her kadın bir iyileşmedir, sorumluluğumuzun örneğidir. Bilincin yükselmesidir. Farkındalık yaratmaktır. Kadınız haklarımızın farkındayız diyoruz. Tüm kadınlarımıza ve siz değerli katılımcılarımıza, verdiğiniz destek için yürekten teşekkür ediyorum” dedi.

Günün alam ve önemine ilişkin bir konuşma yapan Çanakkale Barosu avukatlarından Güneş Pehlivan ise dünya ile birlikte Türkiye’nin kadına karşı şiddetin arkasında karanlık bir sürece girdiğini ifade ederek;

“8 Mart; eşit işe eşit ücret, adil çalışma süreleri ve doğum izni haklarını elde etme mücadelesinde ağır kayıpların verildiği, bu başkaldırıdan alınan ilhamla kadınların yaşamın tüm alanlarında maruz kaldıkları ortak ezilmişlik ve savaşımı simgeleyen; kadın sorunlarına çözüm önerilerinin, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik her türlü şiddete son verilmesi taleplerinin dile getirildiği gündür.
Erkeklerin insanlığı, kadınların ise dişiliğiyle tanımlanması, toplumlarda, erkeğe ayrıcalık ve kadına ayrımcılık algısını pekiştirmektedir.
Kadına karşı ayrımcılık, genel olarak ayrımcılık olgusunun bileşeni olup öncelikle insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını tahrip eden bir yanlış zihniyet sorunudur. Ayrıca, aile içinden başlayıp aile üstüne çıktığı için bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş ve nihayet baskının uç biçimi, bir ötekileştirme, fakat kadınsal olmaktan öte bir erkek sorunu kimliği ile bireysel, toplumsal ve yasal mücadele alanına girmiştir.
Yasalarla sağlanan hakların yönetmeliklerle geri alındığı,
Usulüne uygun olarak iç hukukumuza girmiş uluslar arası sözleşme hükümlerinin uygulanmadığı,
Teoride sahip olunan hakların, uygulamadaki zafiyetler nedeniyle ihlal edildiği,
Yasal yükümlülüklerin değil bilimsellik ve hakkaniyet dengelerinden yoksun geleneksel değerlerin geçerliliğini koruduğu; dolayısıyla bilimsel ahlakın değil ‘ahlak dogması’nın prensip edinildiği toplumlarda kadının insan haklarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik devlet politikaları ve yasal mevzuat düzenlemeleri sorunun çözümüne yönelik evrimini tamamlayamamış ve sonuçsuz kalmışlardır.
Bu nedenlerle,
Türkiye’nin 1985 yılında kabul ettiği Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), 2000 yılında imzalanan Pekin İhtiyari Protokolü, 2011’de onaylanan Kadınlara Karşı Her Türlü Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Kanun hükümlerine rağmen şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama riski bulunan kadınlar, şiddet öncesi ve sonrasında etkin şekilde korunamamaktadırlar.
Cedaw Sözleşmesinin 12. ve 14. maddelerinde özellikle düzenlenen aile planlaması ve sağlık hizmetlerinden kadının yararlanma hakkı, Türkiye’nin uygulamak yükümlülüğünün bulunduğu Birleşmiş Milletler’in Nairobi Stratejileri’nde ve Pekin Deklarasyonu’nda altı çizilen kadının bilinçli olarak ve özgürce kendi bedeni ve sağlığı üzerinde karar vermek hakkına sahip olduğuna dair düzenlemeler, Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun hükümlerine rağmen; kadının kendi sağlığı ve bedeni üzerindeki kararları sorgulanmakta, uygulamada, hastanelerde bu kararlar yerine getirilmemekte, yasal düzenleme hükümlerine aykırı olarak kadının iradesi dışında üçüncü kişi iradeleri aranmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 100 sayılı Sözleşmesi, Anayasa’nın 10. maddesi ve CEDAW’a atıfta bulunan İş Kanunu hükümlerine rağmen, işverenin eşit davranma borcunun uygulamada yerine getirilmediği, çalışan ebeveynler için çocuk bakım hizmetlerinin yetersiz kaldığı, İş Hukuku açısından tanınan hakların iç hukukta işleyen bir mekanizmaya kavuşmamasının yanında kadın emeğinin çoğunlukla ücretlendirilmediği muhakkaktır.
Türkiye’nin taraf olduğu bir çok uluslar arası sözleşme, devletlerin;
Her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrine veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek;
Kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlara karşı toplumsal cinsiyet rollerine dayalı şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konuların eğitim kurumlarının resmi müfredatları ve bunun yanı sıra spor, kültür ve eğlence tesisleri ile medyada yaygınlaştırılmasına yönelik gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünü düzenlemiştir.
Uygulamada ise gündelik hayatın bir parçası olan kitle iletişim araçları cinsiyetçi rolleri pekiştirmekte, kadın kimliğini zedelemektedir ve bu anlamda denetim mekanizmaları yetersizdir. En yaygın ve güvenilir pazarlama tekniği olarak kadın cinselliğinin kullanılması nedeniyle spor, kültür ve eğlence sektörleri cinsiyet rollerinden bağışık tutulamamıştır.
Kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitlik mümkün olmamıştır.
Tek bir toplumsal grubun hakları dahi ihlal ediliyorsa, bu ihlal diğer gruplara da sıçrayacak ve toplumsal barış sağlanamayacaktır. Bu bağlamda ayrımcılık, bir kadın sorunu olmaktan çok, bir insan/lık sorunudur, insan hakları krizidir.
Bu nedenlerle;
Karar alma mekanizmalarında ayrımcı politikalar yerine cinsiyet eşitliği ve eşit temsil konusunda yasal düzenlemeler yapılması,
Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlemesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yapılacak seçimlerde tüm partilerin aday listelerinin cinsiyet eşitliğine göre düzenlenmesi,
Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması, eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte hayata geçirilmesi,
Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılması, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık haklarından yararlanılmasının sağlanması,
Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ebeveyn eğitim programları başlatılması,
Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim mekanizmasını kurarak, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesi,
Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılması, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılması,
Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanması ve ivedilikle caydırıcı yasal tedbirler alınması talepleriyle;
Kadın ve erkeğin kadının insan hakları bilincine varma ve bu hakların mücadelesine katılması toplumsal sorumlulukları gereğidir.”

diye konuştu.

SAĞLIK SEN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLADI
Sağlık Sen Çanakkale Şubesi tarafından yapılan açıklamada; “Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir araya gelmiş bulunmaktayız? denildi. Yapılan yazılı açıklamada; “Biz biliyoruz ki; kadınlarımızın özel bir güne sahip olmaları önemli bir ayrıcalıktır, ancak; kadınlarımızın, sadece bir gün için hatırlanılması sosyal ve çalışma hayatı içinde karşılaştıkları sorunlarının çözüme kavuşturulması anlamına gelmemektedir. Kadınlar, tarih boyunca üretimin her aşamasında yer aldıkları halde gerek ekonomik, gerek toplumsal gelişmelerden yeterince pay alamamış ve dünyada en fazla dışlanan ve yoksullaşan kesim olmuşlardır. Kadın olmanın, özellikle de gelişmekte olan bizim gibi ülkelerde zorluğu yadsınamaz bir gerçektir. Kadınlarımızın, gerek çalışma hayatında, gerekse günlük hayatta üstlendikleri sorumluluklarının yanı sıra, sahip oldukları toplumsal statü gereği yerine getirmek zorunda oldukları yükümlülükler, kadının hayatını olabildiğince zorlaştırmaktadır. Bu ise kadına psikolojik ve fiziksel yıpranmışlık olarak yansımaktadır. Sağlık alanında hizmet vermenin zaten yoğun ve yıpratıcı olduğunu, istihdam noksanlığı sebebiyle mevcut sağlık çalışanlarının iş yükü ve nöbet sayılarındaki artışın tükenmişliğe ve yaşam kalitesinde düşüşe sebep olduğunu, kadın çalışanların erkek çalışanlara oranla daha yüksek düzeyde tükenmişlik yaşadıklarını geçen yıl yaptırdığımız Sağlık Çalışanları Tükenmişlik Araştırması’nda belirtmiştik. Sağlık çalışanı olmak yeterince zor ve yıpratıcı iken, bir de kadın olmanın getirdiği toplumsal sorumluluklar eklendiğinde, kadın sağlık çalışanlarımızın yaşam standartlarının istenilen seviyeye gelmesi zorlaşmaktadır. “8 Mart 1857 tarihinden bu yana değişmeyen hak, özgürlük, insanca yaşam, daha iyi çalışma şartları ve daha iyi ücret mücadelesinin verildiği ‘Dünya Kadınlar Günü’ ülkemizde de 1977 den günümüze kadar 8 Mart tarihinde kutlanmaktadır. Kadın; annedir, kardeştir, abladır, yardır, eştir. Kadın sahibidir evladının sahibidir vatanının, evinin, eşinin, işinin. Kadınlarımız hakkının verilmesini bekleyen değil, hakkını almasını bilen olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Dünyada Hiçbir ulusun kadını, ben Anadolu kadınından daha çok çalıştım, ülkemi kurtuluş ve zaferlere taşıdım diyemez? sözünden çıkarak tüm Kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun”

ANNELER DERNEĞİ ZÜBEYDE HANIMI UNUTMADI
Türk Anneler Derneği her yıl olduğu gibi bu yılda 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanımı unutmadı.

Türk Anneler Derneği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Zübeyde Hanım’a karanfil bıraktı. Dernek Başkanı Belgin Akpınar önderliğinde buluşan dernek üyeleri karanfil bırakarak Zübeyde Hanım için saygı duruşunda bulundu. Etkinlikte konuşan dernek başkanı Belgin Akpınar; ” Bugün 8 Mart dünya kadınlar günü. Kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularında BM İnsan Hakları Bildirisi İnsan Hakları Sözleşmesi gibi konular daha insanlık tarihinin ufkunda bile görülmemişken Türk Kadınına haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk ü örnek bir lider almışlarsa kadın hakları adına uğraş ve savaş verenlerde onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca tarihin hiçbir döneminde hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve ön görüşlü olmamış onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir. Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına ne mutlu ona sahip olan Türk Milletine. “Beni herkes unutsa bile Türk anaları beni unutmayacaktır. Çocuğunun beşiğini sallarken beni, benim adımı rahmetle anacaktır. Bebeğine ninni söylerken beni zikredecektir. Çünkü ben ona erkeğini verdim. Medeni nikâhla tek eşliliğini verdim. Yalnızca Türk anaları o dünyanın en vefalı yaratıkları benim adımı rahmetle ve minnetle anacaklardır. Sonsuza kadar minnetle anacağız Atatürk’üm sonsuza kadar? dedi.

ELDER GECESİNDE BİRLİK MESAJLARI YÜKSELDİ
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlama programı çerçevesinde Elder Kadın Danışma Merkezi’nin Anafartalar Oteli’nde düzenlediği temsili kına gecesinde konuşan Merkez Başkanı Nilgün Özkan, kadınlar için düzenledikleri gecenin açılış konuşmasında şunları söyledi: “Örgütlenme serüvenimiz 1998yılında Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Toplum Merkezi bünyesinde yürütülen kadın insan hakları eğitim programı ile başladı eğitime katılan bu 100 kadın kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarımıza çözüm üretebilmek için örgütlü bir şekilde mücadele etmeye karar verdik ve 20 Nisan 1999 da derneğimizi kurduk ve 2 yıl sonrada kadın danışma merkezimizi açtık. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadınlar fiziksel cinsel psikolojik ekonomik şiddete maruz kalıyor ve öldürülüyor. Ülkemizde son 7yılda kadın cinayetleri %1400 artmıştır. Türkiye de suç oranı en düşük 2. İl olmasına rağmen ilimizde 2012 yılı ilk 6 ayında toplam 252 vaka olmuş şu ana kadar 700 kadına koruma tedbiri çıkarılmıştır bu vakalar az gibi görünse de düşündürücüdür. Bu nedenlerle derneğimizin en önemli misyonu her kesimden siyasi görüşten etnik kimliğine bakmaksızın tüm kadınlara kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarına çözüm üretmek ve yardımcı olmak bu nedenle dün olduğu gibi bugün ve yarında Atatürk ilkelerine bağlı laik bir kimlikle hiç bir siyasi görüşü temsil etmeksizin bütün kadınlara eşit ve adaletle yaklaşmak ve yardımcı olmak. Başta valiliğimiz ve belediyemiz olmakla birlikte tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Birazdan izleyeceğiniz defile ve bugünlere nasıl geldiğimizi anlatan belgeselimiz valiliğimizin desteği ile gerçekleşmiştir. Morabbin Parkı’nda gördüğünüz sizler için küçük tezgahlarımız… Oraya çıkan tüm kadınlar için bir dünya çünkü bu proje hayata geçirilirken ev eksenli çalışan kadınlarımızın önce kendine öz güvenini sonrada aile bütçesine desteklemek içindi. Bunun gibi pek çok alanlarda festivallerde pazar alanlarında ki yerlerimiz belediyemizin desteği ile gerçekleşmektedir. Dün Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü elinde doğduk bugün ise zorlandığımız her konuda desteğini bizden esirgemeyen Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve uzmanlarına, ben bir kez daha huzurunuzda başta valiliğimiz, belediyemiz ve kamu kurum ve kuruluşlara basınımıza kadın bakış açısına sahip Anafartalar Otelinin sahibi müdürü ve tüm çalışanlarına hayata geçirdiğimiz günden beri gelenekselleşen kına gecemizde bizlerden desteğini esirgemeyen siz kadınlar derneğim adına hepinize ve herkese teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyor 8 mart dünya kadınlar gününüzü kutluyorum” dedi.

[Medya Hedef & Ç!]

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir