1339 Hektar Ormanlık Alan Yok Olacak!

17 Aralık 2016

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu, Çanakkale’deki termik santral gerçeğini acı bir tabloyla tekrar gün yüzüne çıkardı. İstatistiki verilerin derlenmesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mevcut ÇED raporlarından faydalandıklarını belirten Bozoğlu, “Çanakkale yaşanmayacak bir yer haline gelecek, yaklaşık 1798 futbol sahası büyüklüğünde ormanlık alan termik santraller ile kaplanacak. Ben bu şartlarda Çanakkale’de yaşamak istemezdim” dedi.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu, Truva Otel’de düzenlenen “Çanakkale Çevre Sorunları ve Termik Santraller” konulu basın toplantısında çarpıcı bilgilere yer verdi. Çanakkale’deki çevre sorunlarına bu sefer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın resmi ÇED raporları üzerinden farklı bir perspektif ile yaklaşan Bozoğlu, termik santraller nedeniyle Çanakkale’de yılda 40 milyon ton kömür yakılacağını ve bunlar sonucunda 7 milyon tona yakın atık kül sorunu olacağını dile getirdi.

“Çanakkale’nin Gözden Çıkarıldığını Biliyoruz”
Konuşmasının başlangıcında Kasım 2015 yılında gerçekleştirilen Paris Konferansı’na değinen Bozoğlu, NASA tarafından ölçülen sera gazı emisyon değerleri hakkında konuştu. 2015 yılında ölçülen sera gazı emisyon değerlerinin 402.23 ppm olduğunu, fakat bu konferanstan bir yıl sonra ölçülen sera gazı emisyon değerinin 404.42 ppm’e ulaştığını söyleyen Bozoğlu; “Yapılan anlaşmaya rağmen sera gazları emisyonunda ki artış devam etmektedir. 2020 yılında Paris anlaşmasının yürürlüğe girmesi planlanmaktadır. ABD, Çin, Hindistan ve AB’de anlaşmayı onaylamış ve yürürlüğe girme koşulları sağlanmıştır. Türkiye ise Nisan 2016 da anlaşmayı imzalayarak küresel iklim değişikliği ile mücadele için olumlu bir adım atmıştır. Fakat TBMM henüz anlaşmayı onaylamamıştır. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak Paris İklim Anlaşması sürecini takip etmekte ve daha sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmak için çalışmalar yapmaktayız. Türkiye iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili yaptığı çalışmalar arasında ulusal bildirimler yayınlamak da yer almaktadır. Ülkemiz en son İklim Değişikliği 6. Bildirim Raporunu yayımlamıştır. Bu rapor referans alındığında 320.763,5 Kton CO2-eşd olan emisyonmiktarı enerji kaynaklıdır ve toplam emisyonun %67,8’i gibi yüksek bir dilime sahiptir. Bu bilgiler ışığında düşünüldüğünde sera gazı emisyonlarını düşürebilmek adına fosil yakıt tüketimine dayalı enerji üretiminden kaçınmak gerektiği açıkça görülmektedir. Ayrıca Oil Change International’ın Kasım 2016 yayımladığı Carbon Trap: How International Coal Finance Undermines The Paris Agreement (Karbon Kapanı; Paris Anlaşmasının altında yatan kömür finansı) raporuna göre Paris Anlaşması’nın hedeflerinin yerine getirilebilmesi için henüz açığa çıkmamış fosil yakıtların yeryüzüne çıkarılmaması gerekmektedir. Enerji üretimin büyük bir payı olan termik santraller ise fosil yakıt kullanması sebebiyle bu emisyonuna büyük katkı sağlamaktadır. Buna rağmen planlanan projelere bakıldığında ülkemizde yapılması planlanan bir çok termik santral projesi bulunmaktadır. Çanakkale bölgesi özelinde bakıldığında, planlanan termik santral projelerinin yoğunluklarına bakıldığında sağlıklı bir planlama sürecinin yürütülmediği görülmektedir. Mevcut termik santrallere ek olarak 18 tane termik santral daha planlanmaktadır. Çanakkale’nin gözden çıkarıldığını biliyoruz. Konumlara bakıldığında termik santrallerin çok yoğun biçimde bulunduğunu ve bu yoğunluğun Paris Anlaşması’nın şartlarını yerine getirmekten çok uzakta olduğu görülmektedir” dedi.

“Yenilenebilir Enerjiden Çok Fosil Yakıtlar”
Türkiye’de bulunan kaynaklara göre kurulu güç rakamlarını paylaşan Bozoğlu, fosil yakıtlara olan eğilimin daha fazla olduğunu belirterek; ”Termik santralller ile ilgili bu yaklaşımın İklim değişikliği nedeniyle getireceği felaketler göz ardı edilemeyecek büyüklüktedir. Öyle ki, Türkiye’de 2014 yılında gerçekleşen ve rapor edilen afet sayısı 500 iken, en sıcak yıl olan 2015’de bu sayı 731’e çıkmış, maddi ve manevi kayıplar yaşanmıştır. Su kıtlığı, kuraklık, tarımsal üretimde gerileme, deniz seviyesinin artışı ile toprak kaybı, yağış rejimindeki değişim nedeniyle oluşacak felaketler, sel, hortum gibi sorunlarla karşı karşıya gelinecektir. Bu felaketlerin önlenebilmesi için fosil yakıt kaynaklı enerji üretiminin yerine sera emisyonu olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin artması gerekmektedir. Türkiye’de fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi %60’a dayanmıştır” dedi.

1798 Futbol Sahası Büyüklüğünde Ormanlık Alan Tehlikede!
Çanakkale ilinde yapılacak olan termik santraller ile ilgili konuşmasını sürdüren Bozoğlu, özellikle termik santrallerin kaplayacağı alan hakkında şunları söyledi; “ Termik santrallerin kaplayacağı toplam ormanlık alan miktarı 13.387.281,67 m2 yani yaklaşık 1339 hektar (Yaklaşık 1798 futbol sahası) olarak verilmiştir. Planlanan santrallerin ÇED raporlarında kesilecek ağaç miktarları net olarak belirtilmemiştir. Yalnızca planlanan 3 santral projesi kapsamında kesilecek ağaç miktarı 48.449 adet olarak verilmiştir.Diğer termik santrallerin de ormanlık alanda yapılacağı bilinmesine rağmen bu konuda herhangi bir açıklama ÇED raporlarında bulunmamaktadır. Yok olan bu ormanlarla birlikte karbondioksit tutma ve oksijen üretim kapasitesinin azalacağı su götürmez bir gerçektir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı tarafından 2014 yılında hazırlanan “Türkiye Orman Varlığı” raporuna göre ülkemizdeki asli ağaç türlerine göre toplam orman alanı 21.678.134 hektardır. Bu orman sahalarında tutulan karbon miktarı 1.565.139.456 ton ve üretilen oksijen miktarı ise 38.742.666 tondur. Yani 1 hektarlık orman alanı başına yıllık tutulan karbon miktarı yaklaşık 72 ton ve yıllık üretilen oksijen miktarı ise yaklaşık 1,8 tondur. Bu bilgilerden yola çıkılarak hesaplanacak olursa Çanakkale ilinde termik santraller için kullanılacak olan orman miktarı yaklaşık olarak 96408 ton CO2 tutma kapasitesine ve 2410.2 ton Oksijen üretme kapasitesine sahiptir. Ayrıca termik santralde yakılacak kömürden elde edilecek 1 MWh elektrik üretimi için 1 ton CO2 havaya salındığı öngörülmüş olup bu kapsamda Çanakkale İlinde planlanan santrallerin tamamının işletmeye geçmesi ile birlikte yılda salınacak CO2 miktarı 104 milyon 375 bin ton olacaktır. Sera gazları salınım miktarları artarken aynı zamanda yutak alanlar olan ormanların azaltılması sera gazı emisyonlarında ciddi artışlara sebep olacaktır. Bu çift yönlü artış yine akıllara Paris İklim Anlaşmasını getirmektedir. Yine Çanakkale’de yapılması planlanan ve mevcut termik santrallerin ÇED raporlarına göre Çanakkale’de yılda 39 milyon 794 bin 192 ton kömür yakılması planlanmaktadır. Bu miktar kömürün yakılması ile birlikte yılda 6 milyon 843 bin 912 ton kül açığa çıkacaktır. Bu denli yüksek miktarda oluşacak olan küllerle ilgili bir kümülatif etki çalışmasının yapılmadığı raporlarda açıkça görülmektedir” dedi. Ayrıca Balıkesir – Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda en önemli sorunun göz ardı edildiğini ifade eden Bozoğlu, bu plan ile termik santral yolunun açıldığını söyledi.

“Çanakkale’de Hava Kalitesi Daha da Kötüleşecek!”
Toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından paylaşılan hava kalitesi ölçüm rapolarını da değerlendiren Bozoğlu; ayrıca Çanakkale’nin Çan ilçesinde gerçekleşen hava kirliliği hakkında bilgiler verdi. Bozoğlu bu konu ile ilgili verdiği verilerde;”Dünya sağlık örgütü ve Avrupa Birliği tarafından da; kükürt dioksit, azot dioksit, azot oksitleri, partiküler madde, kurşun, benzen, karbon monoksit, ozon, arsenik, kadmiyum, nikel, benzo(a)piren ve ozon gibi kirleticilerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekliliği ortaya konulmuştur. Ülkemizdeki yönetmelikte de bu kirleticilerin ölçülmesi, değerlendirilmesi ve önlemler alınması zorunludur. Bu sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ve yerel yönetimlere aittir. Ülkemizde belirlenen sınır değerler Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerlerle uyumlu değildir. Bunun yanında, PM 2,5 gibi akciğer hastalıklarına neden olan kirleticiye dair de herhangi bir kısıtlama mevzuatımızda yer almamaktadır. Ölçüm sonuçlarına göre Çanakkale Merkez ve Biga bölgesinde kirlilik olmakla birlikte, Bakanlık indeksine göre sorun olmadığı beyan edilmektedir. Biga bölgesinde yoğunlaşan termik santrallerle birlikte bu durumun değişeceği ve havakalitesinin kötüleşeceği su götürmez bir gerçektir. Öte yandan, Çanakkale Çan ilçesinde hava kirliliği yoğunlaşmaktadır. Yeni termik santral projesi ile birlikte bu kirlilik oranı da artacaktır. Partikül Madde sınır değeri yıl içerisinde 177 gün aşılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü çalışmalarına ve AB mevzuatına göre 35 gün aşılması durumunda acil önlemler alınması gerekmektedir” dedi.

“ÇED Raporları Çelişkilerle Dolu”
Termik santraller ile ilgili verilerin toplanmasında ÇED raporlarını incelediklerini belirten Bozoğlu, aynı bölgede yan yana olan termik santrallerin ÇED raporlarında bile farklı içerikler bulunduğunu söyledi. Çevresel Etki Değerlendirme süreci ve sonrasında oluşturulan ÇED raporlarının içeriklerinde olması gereken başlıca bilgilerin 16 maddeden oluştuğunu söyleyen Bozoğlu, çoğu raporda bu bilgilerin eksik olduğunu ifade etti. Bozoğlu konuşmasının sonunda;” Bazı termik santral ÇED raporlarında sosyal etki değerlendirme çalışması, toprak analizi, atık ısı modellemesi v.b. yapılmışken bazılarında yapılmamıştır. Bu çelişkiler, ÇED raporlarının benzer bir perspektifle yeterli teknik detayda incelenmediğinin yani malumun ilamıdır. Özetle, dünyanın yok oluşuna katkı vermemek adına termik santraller projeleri acilen sonlandırılmalıdır. Hali hazırda devam eden ancak yetersiz olan enerji tüketimimizi azaltacak, verimliliği arttıracak ve kayıp ve kaçakları engelleyecek çalışmalar daha fazla desteklenmelidir. Yenilenebilir, temiz ve kuşkusuz yerli enerji üretim biçimlerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Paris Anlaşması’nın meclisimizde kabul edilmesi için vakit kaybedilmemelidir. Odamız, bu kapsamda yapılacak çalışmalara katkı vermeye devam edecektir. Derdimiz, ülkemizdeki mevcut durumun fotoğrafını çekmek ve karar vericilere, siyasetçilere ve kuşkusuz milletimize bilgiyi ulaştırmaktır. Aynı zamanda da sağlıklı çevrede yaşama hakkımızı hep birlikte sahiplenmektir. Dileriz, yaptığımız ve yapacağımız çalışmalar iklim değişikliğine karşı ülkemizde yapılacak çalışmalara ışık tutar” diye konuştu.

Hicri Nalbant

Enerjinin Üretilmesi Sorun, Gönderilmesi Diğer Bir Sorun!
Ayrıca toplantı sonunda konuşan CHP İl Genel Meclisi Gurup Başkan Vekili Hicri Nalbant, Çanakkale’deki termik santraller hakkında paylaşılan bilgileri değerlendirdi. Bozoğlu tarafından açıklanan bilgilerin ÇED raporları dahilinde olduğunu söyleyen Hicri Nalbant, aslında Çanakkale’de 50 milyon ton kömür yakılacağını, bunun sonucunda 10 milyon tona yakın kül çıkacağını vurguladı. ÇED raporlarında yerli kömür nereden çıkarılırsa santral kurulabileceğini söyleyen Nalbant;” Aldığımız bilgilere göre Çan ilçesinin Muratlar köyü ve Halilağa’da kömür ruhsatı alanlarının genişletildiğini öğrendik. Buralarda ya yeni bir santral kurulacak yada mevcut santrallere kömür çıkarılarak gönderilecek. Çanakkale’den termik santraller ile 16 bin megavat enerji çıkarılacağı açıklandı. Fakat biz bunun 19, 20 bin megavat olmasını bekliyoruz. Çanakkale’nin bir başka sorunu daha var. Biz Çanakkale’nin ihtiyacı olan enerjiyi 840 megavat olarak biliyorduk. Elektrik Mühendisleri Odası ile konuştuk ve Çanakkale’nin enerji ihtiyacının 280 megavat olduğunu öğrendik. Bizim şu anda kömürden elde ettiğimiz enerji ise 2000 megavat, kurulacak termik santraller ile 16 bin megavattan fazla olacak. Bu enerji ne olacak peki, batıya temiz enerji olarak gidecek. Yani, Çanakkale kalorifer kazanı görevi görecek. Peki bu enerji nasıl batıya gidecek, yüksek gerilim hatlarıyla gidecek. Şu anda Biga ve Lapseki’ye denizin altına çekilen iki hat var. Bu hatların sayısı santraller çoğaldıkça artacak, bu hatların bir bölümü de Bursa’ya gidiyor. Orman alanlarında üzerinden yüksek gerilim hat geçmeyen hiç bir alan kalmayacak. Trakya’ya enerji geçirdiğimiz zaman, tarım alanları üzerinden gerilim hattı geçecek. Lapseki’de yüksek gerilim hattı iptal davasında kazandık. Tarım arazisi üzerinden hat geçiriyorlardı yerini değiştirdik. Oradaki bilirkişi raporlarında, yüksek gerilim hatları manyetik alan oluşturduğu ve altında kalan bitkilerin genetik yapısı bozulduğu belirtiliyordu. İmarlı sahalarda ise başta çocuklar olmak üzere insanların sağlığının olumsuz şekilde etkileneceği yazıyordu. Üstünde yüksek gerilim hattı olan yerlerde, insanların psikolojisi bozuluyordu. Çanakkale’de üretilen enerji sorun ve onun kullanılacağı alan en az onun kadar sorunlu. Böyle büyük felaketler ile karşı karşıyayız.Siyasetçiler yenileri kurulmasın diyorlar, fakat Çırpılar ve Helvacılar yeni santral için uğraşıyorlar. Özellikle iktidara yakın siyasetçiler bu konuda bir şey yapmıyorlar. Ben bunlara ikiyüzlülük yapıyorlar diyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Termik Santrallerle İlgili Çalışmamız Tamamlandı
Çanakkale Tabip Odası Başkanı Güleda Erensoy, toplantı sonunda yaptığı konuşmada ise Tabip odası ve Çanakkale Üniversite Hastanesinde, Çanakkale halk sağlığı ve göğüs sağlığı bölümünün 3 yıldır yaptığı çalışmanın sona erdiğini duyurdu. Bu proje ile termik santrallerin insan sağlığına olan etkilerini net bir şekilde vurgulayacağını söyleyen Erensoy; ”Proje sonuçlandı ve yakında açıklanacak. Bu proje ile Çan ilçesindeki termik santrallerin akciğer hastalıklarına etkisini net bir şekilde gösterebileceğiz. Termik santrallerin insan sağlığı üzerindeki etkilerine yardımcı olacak” dedi.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir